Uçan Balonlar

Küçükken elimizden kaçan uçan balonlar vardı ve nedense içindeki gazın kokusu o kaçtıktan sonra tüterdi burnumuza... O ağır ve usandırıcı bir kokuydu ama her fark ettiğimizde uçan balonları hatırlar gülümserdik.

Uçan balonlar ve uçurtmalar... Küçük birer plastik parçası olmalarına rağmen, hepimiz için çok özeldir eskiye dair. Tıpkı leblebi tozları, macuncular ve şeytan uçurtmaları gibi... Eski bir dostun yıllar sonra çıkagelmesi, diyecek çok şey varken sadece merhaba denilebilmesi gibi merhaba der ve süzülmeye başlarlar gökyüzünde.

O süzülen bir plastik parçası değildir biliriz, anılarımız umutlarımız ve geçmişimizde süzülür onlarla birlikte. Değerinin anlaşılması için ipinin kopması ya da uçan balonun elden kaçması gerekir... Düşen bir vazo gibi 'eyvah gitti' dedirtmesi...

O kopan ip bir dönemeçtir aslında, bizde ipi kopmuş bir uçurtma gibi savrulmaya başlarız hayatın dolambaçlı yollarında... Çocukluğumuz bir maraton yarışının ısınma turları gibi arkamızda kalır.
Kopan bir iple başlayan yarış, bizde ailemizin elinden kaçan bir balon olana kadar sürer...

Bizimle ikinci kez yaşadıkları çocuklukları, oyuncaklarımızı gördüklerinde döndükleri anılar, bizler evlerimizden ayrıldığımızda son bulur. İkinci kez kopar o ip ve onlarında yetişkinlikleri son bulur, yaşlanmaya başladıklarını hissederler...

Aniden bir uçan balonun kokusu tütmeye başlar buram buram 'bu kokuyu bir yerden hatırlıyorum' derler ama çıkaramazlar. Keskin cümlelerle yara aldıkları, düşüp kırılan bir vazo oldukları anlar vardır orada. Fakat 'eyvah gitti' diyenleri olmamıştır belki de, beklide bu yüzden hatırlayamazlar o kokunun adını...

Hatırlamak istemedikleri anılarla birlikte unutmuşlardır o kokuyu, boğazımıza yapışan leblebi tozunu, macuncuları ya da şeytan uçurtmalarını... Hepsi düşüp kırılan bir vazonun dağılan parçaları olmuştur.

İçimizdeki çocuk ile paha biçilmez, o olmadan yanından geçilmez bir şeydir hayat. Bu yüzden vazolara doldurmayın anıları. Bir ip bağlayın ucuna ve uçurun gökkuşağıyla birlikte semada. İpin kopmasını da beklemeyin üstelik, bırakın özgürce gezinsin rüzgarda.

27 Mart 2010 2-3 dakika 24 denemesi var.
Yorumlar