Veda

Döndü arkasını ve gitti. Sonra kokusunu getirdi rüzgar. Gözyaşlarım yerçekimine karşı koyamadı. Zaman durdu. Ben onu izledim. O gitti. Insanlar hiç fark etmediler onun gittiğini. Bir daha hiç gelmeyeceğini. Bekledim. Kokusu burnuma doldu. Topuk sesleri kulaklarıma... Her bir adımında yüreğime çöken bir ağırlık. Gitme demelimiydim? Ama gözleriyle çoktan size veda eden bir kişiyi sözlerinizle ne kadar ikna edebilirsiniz ki? Derin bir nefes almak istedim. Nefes almak ve onu unutmak. Ciğerlerim bu fikre hazır olmasa gerek. Hiçbir hava taneciği içime nüfuz edemiyordu sanki. Yüreğimde yanan ateş bambaşkaydı. Ve son sahne... O binanın köşesinden dönüp gitti. Binanın orda olmasından bile nefret ettim o an. Geriye aklımda anılarım, elveda derken gözlerime bakamayan o inci tanelerinden süzülen yaşların görüntüsü vardı. Ağlıyorsa üzgündür değil mi, en az benim kadar üzgün? Ne kadar ayakta durduğumu bilmeden orada öylece gelmesini bekledim. En sonunda hava kararınca anladım. Gitti. Ayaklarıma sözüm geçse bende oradan hemen ayrılacaktım ama yorgundum. Eve geldiğimde gece olmuştu herhalde. Onun olmadığı bir ev. Onunla var olan ve artık yenileri eklenemeyecek anılar olan ev. Onsuz soğuk burası. Ama geçer değil mi? Öyle denir ya hani ZAMAN... Geçiriyormuş. Dindiriyormuş acıları. Peki şimdi hangimiz daha çok sevmiş olduk? Bittiğini hissedip git demeyi göze alamayan ben mi, ağlayarak elveda diyen o mu?

04 Ekim 2015 1-2 dakika 17 denemesi var.
Yorumlar