Yalnızlıkla Yazdım

Biten tutkulu bir sevdanın ardından içinizde bitmeyen bazı şeyler vardır. Hani boğazınıza düğümlenip size nefes aldırmayan... Hangi yöne baksanız size onu hatırlatan bir şeyler çıkar karşınıza, hani onunla hiç alakası olmayan şarkılar, şiirler hatta film replikleri...



Kısaca unutmak istedikçe içinizdeki o nefes aldırmayan bazı şeyler direnir size karşı. Artık hiçbir cümlede onunla yan yana gelmese de adınız, onsuz da anılmayacaktır acılarınız, yaralarınız. Nitekim bu sancılı süreçte ayakta kalmanın tek yolunu size yine acılarınız öğretecektir... Velhasıl yaralarınızı da artık seveceksiniz, yaralayandan ötürü.



Sevmek demişken, sevgi, hissiyat içerisinde kudreti kanunlaşmış olan histir! İçinizdeki dört duvarları aşıp, tutsaklığınıza son verip, yeni, üstelik gönüllü bir tutsaklık başlatmaya muktedir olandır! Ve sevgi taklidine en çok rastlanılan histir. Taklitler aslını yaşatır, demiş olsalar da siz buna kanmayın efendim. Taklide kanan ''sevilen'' aslını her lahza öldürür aslında! Öyleyse yapılması lazım olan; taklitlere kanmadan birbirini bir ömür sevecek gönülleri bir arada tutmaktır. Aksi halde birileri sevginin aşkın yavşak gülüşlerle sefasını sürerken siz cefasını ya okur ya da yazarsınız. Şu an olduğu gibi belki de...



Neyse ne diyordum ben? Biten tutkulu sevdadan bahsediyordum evet... Hiçbir çoğul cümlesinde özne olmayı bırak, sıradan bir bağlaç bile olamayıp, yapayalnızlığa ötelenen birinci tekil zamir olmak, sevdanın yalın değil, terk edilme halidir... Oysa sevgi neydi? Sevgi emekti.(!) - Hadi oradan! Sevgi dedikleri bugün birine, yarın ikisine hatta üçüne göz diken gevşeklerin kucağına oturmuş, benliğini kaybetmiş ve belli sınıfsal ayrımlara gitmiş durumda artık! Sanırım bu durumda harcanan en büyük emek de olsa olsa ''hahah, euehue'' diyen yavşak gülüşlerdir..

Bu gülüşlere de neden taktım bilmiyorum.Aslında benim aklımda farklı şeyler vardı ama nerden nasıl buralara geldi bu konu anlamadım.Hükmedemiyorum bazen parmaklarıma.Neyse aklıma gelmişken yazmak istiyorum,hani şu ''yan yana'' kelimesi var ya? ha işte o kural olarak ayrı yazılırmış.Anlamına,doğasına ne kadar da aykırı bi durum değil mi? kelimenin tüm cakası yazıya dökülene kadarmış.Dilde yanyana dese de yazıda ayrılıyorlar aslında.Sanırım biz de bu kelime gibiyiz onunla.Düşlerimde yanyana fakat düşlerimden düşünce, bütün fiyakamız kayboluyor. Yazımdaki hafif hırçınlık tavrı da tam olarak bundan kaynaklanıyor olabilir.Malum sürekli ötelenmenin ve hiç yalnız bırakmayan yalnızlığın bende bırakacağı birtakım izler olacaktı.

Bu izlere dair bir şey paylaşmak istiyorum yine şu an aklıma gelen..

Geçenlerde bir arkadaşım, benden aşk, sevgi, mutluluk temalı bir şiirimi istedi. Sanırım sevdiğine yollayacaktı. Tabi konu şiir olunca yok demek yakışmaz. Akşam eve gelip bilgisayardaki şiir arşivime bakmaya başladım arkadaşa yollamak için,170 küsür şiirim içinde birtane mutluluk konulu şiir bulamadım! O an kendime bi yuh çektim, sonra bu durumda olmamdan tiskindim.
İnsan bu kadar mı mutsuz olur kardeşim bu ne ya? diye bi tepki vermekten alamadım kendimi. Sonra düşündüm,insan ne hissederse onu yazar, benim de hissettiklerim bunlarmış,aslında bunların hiçbiri de şiir değil yaşantılarım'mış dedim.(Mutluluğu sadece birtek kişiye veya tekbir olguya (aşk) bağlamak da ne kadar doğru tartışılır tabi..)Ben mutluluk cümleleri yazmadığım gibi hiç kimsenin mutluluk cümlesi de adımı zamir olarak karşılamadı şimdiye dek ve fiil'i mutlu sonla biten hiçbir cümle de özne olarak göstermedi beni.(Sanırım bu da benim ayıbım!)
Ben hep köprü görevi üstlenip ezilen bağlaç oldum sanırım ya da anlatım bozukluğuna yol açıyorum diye hem cümlelerde hem de ifade ettikleri yaşamlarda sırıtmamak adına satır dışına atıldım hunharca.

Şimdi ben şu yazıdan sonra yeni kararlar almak üzere kendimi gaza getirmekteyim. Evet ben her yazımın bir ceset olduğunu düşünüyorum ve içimde öldürdüklerimi yazımla gömerek farklı bir benlik çıkartıyorum ortaya. Bu yazıdan sonra da öyle yapacağım..(vallahi yalan! hep yazdığımla kalıyor, hiçbir kararımın arkasında duramıyorum) Son olarak yüzümde sırıtan yalancı aptal mutluluk ifadelerini de karalıyor ve bu yazımdaki ötelenmemin ve kendimi kendi içime defnetmemin sebebi olan tüm kara kalemlere teşekkür edip kara gözlerinden öpüyorum.
Eyvl.

Yalnızlık ile yok olup giderken
sevgi çığlıklarım,
Bir katre ümitle canlanırdı aslında,
kalbime unutturduklarım.
Aslında çok ağrıma gidiyor bakmayın,
her seferinde yaşam diye;
Ölüme k'attıklarım!

30 Ekim 2014 4-5 dakika 7 denemesi var.
Yorumlar