Yaşamak Üzerine
Yapay bir dünyanın içindeyim.Her şey bana sahte geliyor,içimdeki derinlik bile sahte.Aştığımı düşündüğüm derinliğimin bir yalan olduğunu fark ettim.Belki bu bir yanılgıdır fakat her yanılgının bir haklılık payı vardır.Ölümü arzulamak,her zaman yaşama sevincini kaybetmekten dolayı değildir.Bu sancı bir kader gibi.Doguştan bize verilen bir isim gibi.Yaşamın maddi ve manevi koşulllarında ki bir zorunluluk gibi.İlk ışıkların penceremden yüzüme vurması,sevdiğim kediler,okuduğum kitaplar,seviştiğim kadınlar,ellerimle okşadığım mor menekşeler ,yüzüne bakmaya kıyamadığım ailem bunların bir anlamı olmalıydı.Unutma ,ölüm arzusu her zaman yaşam sevincini kaybetmekten olmaz.Beynimde bir ur ve bir iç savaş.Zihnimde cevapsız sualler.Zihnimden tiksiniyorum.Çıkmaz sokakları hatırlatıyor bana ve büyûdükçe ölen paradoksları.Ezber bozan bir dünya vardı beynimde.Şimdi tüm şehirler yenilmiş,ben yenilmişim.
Yaşam diyorum dostlarım. Ben artık inancımı güneşsiz bir göğe kuşadım.Umudumu dalında çürüten bir Tanrı.Onun da bir suçu yok.İnsanlar diyorum,kopardılar bayram sabahlarımı bir çiçek gibi.Onların da bir suçu yok.Kitaplar diyorum bilincime vurulan en sert darbeydi bu hayatta.Onların da bir suçu yok. Ya ruhumu öldüren ve cesetimden reçete okuyan bu düzen.Onun da bir suçu yok.Anladım tek suçlu benmişim.
Bağırsam içimdeki dehşeti.Çatlar kadim Güneş.Can çekişir Neolitik ana.
İnsanlar benden hep bir denge bekledirler.Nedir denge?ölümün sudan ucuz olduğu bu hayatı elimde çekirdek ekranlardan izlemek mi?
Kaosu rutin görmek mi?Takımı bozulmamış tabaklar,kurulu düzenler bunu mu beklediniz benden.İstemen eksik kalsın!
Aslında bakarsanız dostlarım ben bir ekonomistim.En azından akademik kariyerim öyle diyor.İşim daha çok rakamlarla.İlginçtir ve belki de doğaldır ;rakamlardan hiç ihanet görmedim.Kim beni kelimelerle tanıştırdı,ilk buluşmamız nasıldı?Oysa Ne rakamlar meşhurdur,ne de kelimeler meşru.
Ôvünmek için söylemiyorum dostlarım; hep müfredat dışıydı bakış açım.İşte bu yüzden Ne zaman ruhumu ve bilincini açsaydım;gülerlerdi bana.İnce bir ip üzerinde yürüyen bir palyaço misali fakat kızmazdım ya ben onlara erken ya da onlar bana geçti.Kavuşamamak gibi bir şey,bir hasret türüydü.
Son olarak dostlarım; soruyorlar bana,bilmem kaç kilometrelik bir uzaklıktan; iyi misin diye.
Yaşıyorum ya yaşamasına İyi demek,keyfi bir yalan .Dünya zifiri bir karanlık
Solgun bir kızıllık içindeyim
İyi demek ,uykusuz kaldığım kitaplar için çok fazla fakat şuramda tam kalbimde bir ses var Umut,iğne deliğinden geçince Umut olur.O ses,bilincimin bahçesi.Kaybetmekten korkuyorum
Umut kesilmez doğacak günden, gün doğmadan neler doğar! "Her şey çok güzel olacak..."