Yüksek Ölçekli Sefalet Füg'ü

Ruhumun mola verdiği ve hiçbir yağmurun yağmak istemediği
ışıksız günler için biriktirdiğim meleklerin aniden yok olduğu zayıf zamanlarımda
düş mezarlığında gömülü deneyimli hançerlere gizlice
davetiye gönderen göğsüme burdan son kez sesleniyorum:



Bu umudunu yarı yolda bırakanlar kentinde
Ağrılarımdan uzak dur!




Günbatımı taklidi yapan ara sokaklarda, sürekli koşup ama hep aynı yerde kalmanın
hasarlarını karşılamak için geceleri görgü; tanıklarına dublörlük yapıyorum.
Her yanım sis içinde.



Üzerinde; duygulanmak yasaktır yazan eskimiş tahta bir tabelayı
İsa'dan izin alıp çarmıh gibi sırtımda gezdiriyorum.
Çünkü biliyorum; açığa çıkmış acı, acı değildir.




Sen hikâyenin dışında kalan bir yıldızda yüzüğünü unutmuştun ve sana benden önce dokunanların izlerini silmek için, etrafı korkuluk ve kargaşalıklarla kuşatılmış, kokusu elinden zorla alınmış çiğdem tarlalarında kendini yolculuk sanan yürüyüşler topluyordun, görmeden boynu kırılmış günebakanların güneşe yolladığı mektupları... Ve bütün veda işçileri nal darbeleriyle eşlik ederken saygıdeğer ayaklarına; sana en uzun süre yenilme rekoruma aldırmadı hiçbir gerçeklik. Teşekkürler hayat'ım.




Işık taşıyıcısı: kendinizden uzaklaştım




Yaşından büyük duran bir gemideydik. Bütün köpek uzmanları, savaş uzmanları, barış uzmanları; insanın kalbine değmeden geçen bütün sanatlar, pasifistler ve Dadaizm, sadece ağızdan yapılma yüzleriyle; kendinden olmayanı kovmak ve yok etmek üzerine bildikleri tüm sözleri yelken yapıp yol almaktaydılar. Rüzgâr bile onların rüzgârıydı.



Ve ülkem; ölü annem.



Pencereleri kapalı anlaşılmamış köylerin yanağında
Sürekli kanatılan yara gibi asılı duran birkaç önemsiz sözcük;


Karanlığın olmadığı bir yer söyle, çocuk
görevlerini tamamlamış gemiler oraya gitsin



Yani bir insanı, efsane ihtiyacı karşılanmamış
başka bir insanla temizlemek



Yani yasama, çürütme, polis; sefalet tiryakiliği;
depresyona seyahat biletleri



Yani çirkin binalar, dilencilerle süslenmiş kaldırımlar,
kaliteli dünya yorgunluğu



Yani karşında bütün günahları örten o kocaman ölümlü kapıdan
izdiham yaratmadan girip çıkan, küçük uyumlu yaralarıyla oynaşmaktan
yürekleri körleşen kusursuz söz davulcularının gürültüsünden



Yani seninle bir daha aynı öyküde
asla buluşamamak;

Ne korkunç bir bataklık!




Birileri, elini akreplerle dolu taşın altına koyup sakıncalı sözcükler ararken
Hey, o renk buralı değil, yakalayın der birileri
ve birileri çiklet şairlerini överken, ismimi üzerimden sıyırıp attım.
Kendimden uzaklaştığımı sandığım, uyandırma servisi olmayan
bu mutsuz mutlular uygarlığında
dilim daha fazla dönmüyor, sen dön istersen.




Yani, bir gün kitaplar insanları yakacak, ey! sevgili hüznüm,
Yakacak!




27 Mart 2013

24 Eylül 2013 2-3 dakika 6 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (3)
  • 12 yıl önce

    Metin Bey yazı olarak eklendiği için belirtmek istediğim bir kaç nokta var yazınızda ;

    Ruhumun mola verdiği ve hiçbir yağmurun yağmak istemediği ışıksız günler için biriktirdiğim meleklerin aniden yok olduğu zayıf zamanlarımda düş mezarlığında gömülü deneyimli hançerlere gizlice davetiye gönderen göğsüme burdan son kez sesleniyorum:

    çok uzun bir cümle,arada virgül olsaymış en azından .

    ya da

    Sen hikâyenin dışında kalan bir yıldızda yüzüğünü unutmuştun ve sana benden önce dokunanların izlerini silmek için, etrafı korkuluk ve kargaşalıklarla kuşatılmış, kokusu elinden zorla alınmış çiğdem tarlalarında kendini yolculuk sanan yürüyüşler topluyordun, görmeden boynu kırılmış günebakanların güneşe yolladığı mektupları..

    virgül var ama yine de çok uzun bir cümle.

    İyi bir şairsiniz severek de okuyorum şiirlerinizi ama yazı olunca konu uzun cümleler yorucu olabiliyor ve cümlenin başındaki anlamı kaybedebiliyor okuyucu.

    Sevgiyle kalasınız.

  • 12 yıl önce

    Kutluyorum kalemmi. Yureginize saglik

  • 12 yıl önce

    tebrik ederim arkadaşım...👍