Yunus'a

Tıkırtı ve beşik...
Öylesi dar dehlizleri aşmış sesinde ve oldum olası kinayesinden sarsılan melodiyle
tanıdım onu. Şol cennetin ırmağıydı yıkanan gözlerinde, yoğun bir hülyanın içinde şiirlere dert yakan hayat, akıyor o ulvi çemberin somut çeperine.

Düşünmek ne zor bir insanı
Arifler, ariflerden öte pak. Güneş o huzuru anlatamaz, rüzgâr üşütür belki ne mum ne yıldızlar
İşte o kadar münzevi...

Kalanı tartamadı Anadolu. Yazmanın en zor olduğu dönemden bugünlere koştun. Yarınlar ağırlayacakken itibarını şimdiye nazaran hangi lisandı sarıçiçeğe sorduğun ve neyin tedaisiydi duyduğun, duyurduğun.

Zor zanaat yazmak, zor...
Yaratan vardı bilahare yaratılan. Yaradılışın hikmetiyle öncesini bulan sonrasını aydınlatan
Mizacın
Yazdın yazamadın okudun dört kitabın diliyle, hain ateş, kahrolası ateş, bir gül dokunuşu ile can evinden harmanladı şiirlerini
Ateş yaktı bin adedi, nefes doğurdu bin adedi
Ateş-nefes
Kavidir nefesin yunus
Bu dert sana da bana da yeter

Hoca Hüdavendigar (Mevlana)
Yazınca Mesnevi'yi, en çok senle ben sevindik,
Lakin sen benden yana idin, bu iki buçuk numara gözle zordu okumam, ne dedin; hoca lafı uzatmış arkadaş,
Biz olsak;
"Ete kemiğe büründüm
Adem oldum göründüm derdik"

Can Yunus ne çok severim seni...

Lütuftur düşünmesini bilene evren
Gönül zarsız, gönül o dünya, gönül senin ezeliyeti görüp ebediyeti kapsadığın böyledir alnındaki yakamoz ,
Sürüklüyor bizi tasavvuf sularına,
Divane âşıklar gibi...

İlhamını irfana adayan şair
Bilmem neresinde yapsan hatasını tükenir mi hazinen
Kulakları sağır
Ve cepleri akrep nice beden
Ve şair
Ve şiir...

Tartışılmakta mezarın, öylesi sevilmek bir milletçe... Akif gibi kabullenir seni can'ların...
'Ölen hayvan imiş / Âşıklar ölmez'

Ah Yunus sen nasıl sarı sultan kapısında yüzünü cem ederken eşiğe,
Biz saf olmuşuz sinende yazar dururuz, gökten dua ile inen soframız yok gayri,
Senden almışız az biraz gönül yaz der gayri yazarız...

Yazacağız,
Nûr içinde yat,
Sevgiyle kal...

27 Şubat 2010 1-2 dakika 21 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (11)
  • 14 yıl önce

    Anadolu'nun içinde aşkı aramanın tam zamanı.Yezitlerinklol gezdiği Anadolu'da gerçrk erenlere gidelim.Onlarla hasbihal olalım.Göreceğiz ki yüzyıllar öncesinin Anadolu'su bugünden daha aydın.""ilim ilim bilmektir/ilim kendin bilmektir/Sen kendini bilmezsen/Bu nice okumaktır."Kendini bilmeyenlerin her yerde sükse yaptığı hengameye .İsyan etmemek elde miEy Anadolu dostları ! Yalvarırım,kalkında görün halimizi...İkilik yok birlik var/YANLIZ BUNDA DİRLİK VAR./yANLIZ BUNDADIR FELAH./lAİLAHE iLLELLAH."Bu dizelerin sahibi kimdir dersiniz.İşinize gelmezse unutun gitsin.Ama Yunusları,,Taptuk Emreleri bana kimse unutturamaz.O'nlar bu toprağın hayat pınarları.Akışları sonsuza dek sürecek.Onlardan ilham alıp şiirler yazacağız.Sevgili dosta da sevgilerimi gönderiyorum.Sanki yüreğimi okudu.Kalemin daim olsun sevgili dost.

  • Yunus, Anadolu' nun, bu bölge insanının rengi ne olursa olsun, başının tacı...

    "Zor zanaat yazmak, zor... " diyor mektupta, cesurdur Yunus, fikir ve insan istilası kol gezerken, çağından günümüze karmaşık kitaplardan ulaşan filozofların aksine, o fenerini kendi içine tutmuş, içindeki 'ben' i bulmuş ve bunu dile getirmiştir. "Bir be var bende Benden içeri"

    'Kara suyun aynası' na düştü mektup, evvel zaman içinde, Yunus nur içinde.

    Gönülden kutlarım...

  • 14 yıl önce

    [b] Yunuslama[/b] Yüzüm güleç gözüm yaşlı, dünya almaz seviyim ben Yüküm sevi yolum yaslı, yürüyorum Yunus'um ben Sen çıplaksan benim arım, sen aç kalsan kıvranırım Acı dolu benim bağrım, gülüyorum Yunus'um ben

    Sendeyim ben yoktur gayrım, sana gelsem kalksa ayrım İnsanlığa varsa karım, yağma olsun bütün varım Gel kalmasın insan yarım, mahşer gibi ses duyarım Vur yıkılsın kin duvarım, duruyorum Yunusum ben

    Az söyleyen sözden verir, düz söyleyen özden verir Her seveni bizden bilir, sevgi pişsin evir çevir Dünya bitmiş öfke zehir, tut nefreti yere devir Ben dökerim elbet erir, yağıyorum Yunus'um ben

    Sait Açıkgöz

  • Yazının muhteşemliğine diyecek yok . zaten o üslub ve ince eleyip sıkı dokuyuş var ya...

    "Sana da bana da yeter"

    Şairlik olarak da olur - diğer türlü de. Kim ne derse desin Mevlana' ile Yunus'u karşılaştırmayı bir gerizekalılık olarak gördüm. Tasavvufun iki ayrı kolu bu adamlar. Elma ağacıyla, armut ağacı karşılaştırılır mı sahiden?

    Mevlana

    Hallac benim ufkumu bilseydi beni Hallac öldürtürdü diyor.

    İnsanları çarpan kudreddeki dizeler vardır. yunus ismi gibi naif bir şair. Mevlana ise çok başka. Mevlana entegrallerde aynı yunus gibi. Ama o bir başka dağın zirvesi.

    Hoşgörü - ahlak vs. Her akla geldiğinde bunların tekrarlanması da bir başka mevzu. bunları diyeceğimize kalkıp kitaplarından faidelenmeli.

    Hakkını vermeli her okur bir şairin!

    Hasılı, Yunus bambaşka coğrafya. Ve bu toprakların İslam-ilham filozofu. Biraz anlayabilsek, hiç değilse ecnebilerin araştırıp bize satmaya çalıştıkları kadar!

    Özlemi aşılayan mermi gibi bir mektup!

    Saygılarım çetindir.

  • 14 yıl önce

    Yunus Emre Yaşadığı dönemde ve yüzyıllar sonrasında bile cahil halk diye adlandırılan kesimin dahi en az bir dörtlüğünü bildiği muazzam şair.Öyleki Hz.Mevlanayla karşılaştırılacak kadar benimsenmiş ve beğenilmiş.Yapılan münazaralarda kendisiyle Hz. Mevlana arasındaki farkın tasavvufu anlatma biçimi olduğunu vurgulanmış,Mevlana'nın 28.000 beyitle anlattığı tasavvufu o iki dizeyle açıklamış

    Ete kemiğe büründüm Adem oldum göründüm derdik"

    işte bu dizeler Yunus Emrenin tasavvufu açıklama biçimi ,hayret uyandıracak kadar sade bir o kadar girdap içerisinde.Böyle bir şaire yakışacak yazıyı sizin gibi bir üstad yazabilirdi ancak diye düşünüyorum ,Keyifle okudum saygımlarımla