Zangocun Elinden Savrulur Rüzgar

Görünmeyen izlerin şehrine varır geceleri ayaklar. Görkemli hapsoluşlara tutulur yorgun zihinler ve ezeli yalnızlıklar kalabalık ayazlarla buluşur tenhada.
...

Hoyrat kahkahaların gölgesine tutunan spontane gülüşler düşer karartıların üzerine ve açılır deli dolu yalnızlığın kanatları. İsyanlar çıkar bir damla ışıkla, loşluklar arasında. Hapsolur çoğu karelerde ışığın görkemli varlığı sonsuzlukta. karanlığın sapkın gözleri dökülür paradoksal düzlemlerin ötesine

Karartma sancılı gecelerden kopan nöbetler bir insafın gölgesinde dillenir. Saltanat dalgası, gören gözlerin içinde eğleşir. Bir tutam yalnızlık çalınır sonsuzluğun üzerine ve dalgalar ulaşır hazin sonlar bulvarına.
Orada bir çözülmeyle bin gölge süzülür tenhadan. Yürekli akşamların cüretkar yalnızlığı ile karşılaşır yüzler. Çürümüş yosun kokuludur tüm düşler ve çürümüş yalnızlıktır özeti. Ağlak bir senfonidir pirimadonnanın dilinde. Güzellikler uyur karanlıkta derin maviliklerin dizlerinde...

Donar ağlayan umutlar sızlaşan kederler ölüm gölgeli sağanaklara dalar nefesler her gece. Bir ağıtta ıslanır hepsi. Çığlıklar dolusu yakamoz düşlerinin ekseninde kaybolur. Korkmaz ölümlerden, zaten ölmüş olanlar. Ölümsüzlüğün şerbetini içerler kana kana savrulur tufan yangınlarında bedenleri geceleri...

Karartı dolusu uğultu telaş içinde yollanır karanlığın geride kalan koynuna
hayatın dolu dizgin anılarına sığınır zaman zaman başlar. Büyük hırpalanışlardır insani yazgının üzerine. Dokunuş dolusu görkemdir eller... Bir hapsoluşa sığınır, bazen de bir hapsoluşu azat ederler koynunda. Dokunuştur, avutur eller.


Zaman, zamanın içinde avunur
...



Düş rüzgarlarının narin yeli, konar gidip küçük ışıkların oynaştığı pembe bulutların üzerine. Uyur narin periler geceleri karanlık kol gezerken kuytuda.


Narindir düş perilerinin elleri. Yalnızlıktan arta kalır gecenin çözümleri. İlikler ömre cefayı asasının ucuyla karanlığın elleri.


Koşulsuz teslimiyetlerin altın çağını vurur zaman. Kendisini kaybetmişlerin soluğu dokunur her yana senfoniden bozma bir yalanla.
Yok olan zamanların kıratı yüksek yangıları duvar diplerinde kendisinden gidenlere ağlar. Toprağın bereketli elleri avutur koynunda gün ışığından uzaktaki hayalleri. Dualar duyulur sessiz dudaklarından ve sancılanan tüm ağrıların katline bir dokunuştur adamın elindeki çan, vurur sabaha bir kala. Havalanır zangocun elinden rüzgar, buğulu bir esintidir. Aşkın suretiyle tanışır.

Bu döngü her sabah havalanır. Yeni doğan günle çözülür esaretin elleri. Şehrin üzerine kar yağar geceleri.
Sabahları kar topu oynar kocaman adamlar.


Karanlığın görkemli sağanağı çekilir kuytuya, sabahın heybetli güzelliği dokunur gelip bir kız çocuğunun yanağına.
Pembe toz bulutudur yukarıdan bakar. Küçük bir tebessüm vardır dudağında.
Zamansızdır bazı gidişler ve dönüşler.

Şehrin sokaklarında kalabalıktır sabahları bulvarlar...
...

01 Kasım 2013 2-3 dakika 19 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (4)
  • 10 yıl önce

    Her yeni gün yeni bir umut, yeni bir başlangıç bir sonra ki güne merhaba diyebilmek güler yüzle, hayat gülümseyebilmek. Bu yazıda yer yer psikolojik tahlillere yer vererek yazı epey geniş tutulmuş. Başarılı bir deneme kutlarım içtenlikle Maide hanım...👍

  • 10 yıl önce

    çok teşekkür ederim sağolun 👍 saygılar esenlikler 👧👧👧

  • 10 yıl önce

    Kelimeler hoş bir ezgi gibi kulağımda dans ediyor. Kaleminiz dert görmesin.👍

  • 10 yıl önce

    imgelerine hayranım...hakedilmiş bir övgü bence..dua ile...