Marjinal Şair Küçük İskender’in Yazdığı 5 Aşk Şiiri

— min. okuma: 5-6 dakika
Marjinal Şair Küçük İskender’in Yazdığı 5 Aşk Şiiri

Gerçek ismi Derman İskender Öven olan ve edebiyatımızın marjinal şairi olarak tabir edilen Küçük İskender, başta şiir yazmak üzere pek çok sanat dalı ile ilintili bir yaratıcıydı. Çok sayıda kitap çıkaran ve deneme, öykü, roman, inceleme, günlük gibi farklı edebi disiplinler için de çalışmalar yürüten İskender, 1997 yılında Ağır Roman, 2003 yılında ise O Şimdi Asker filmlerinde oynayarak oyunculuk performansı ile de bizleri oldukça etkiledi. 1980’li yıllardan günümüze kadar aktif olarak sanat camiasında tanınan ve çok üretkenliği ile nam salan küçük İskender, ne yazık ki kanser hastalığı sebebiyle 3 Temmuz 2019 tarihinde hayata veda etti.

Eğer şimdiye kadar küçük İskender’in şiirleri ile tanışma şansına sahip olmadıysanız, yahut tekrar tekrar okumak istiyorsanız sizlere şairin aşk üzerine yazdığı birbirinden güzel eserleri bir araya getirdik. İşte küçük İskender’in yazdığı en duygusal aşk şiirleri…

5. Sevmiştim Seni

Bir organ nakli gibi sevmiştim seni;
Çürük gözlerine bağışlanan ellerim,
Yırtık dudaklarına bağışlanan şiirlerim..
Darmadağın kadınların,darmadağın ettiği erkekler gibi
Sevmiştim seni...
Çok eskitilmiş bir aşkın hatırlanması,
Sevgilinin resmi karşısında çocuksu bir iç kanaması
Aslında işin açıkçası;
Rüzgarın fırtınaya dönüşmesi gibi
Hayatına yönelik bombalı bir saldırı gibi
Geriye çekilirken herkesi öldürmek gibi
Sevmiştim seni...
Ruhum kan kaybederken nasıl tutarım seni şimdi deniz gibi,
Neticesi olmayan herhangi bir sebep gibi
Ortalık yerde durup dururken
Sevmiştim seni...
Atlara kalırsa çoktan kaybettik savaşı,
Mızraklar kırıldı, kalkanlar delindi, ganimetler paylaşıldı.
Kasaba meydanında birbirini dövmekten
Yorulan iki kovboy gibi,
Bir tabancanın namlusuyla tetiğiyle,
Kendisinden farklı,
Kendisinden ayrı,
Bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi,
Aynı bedene sıkılan iki el kurşun gibi,
Katille kurban rasında o birkaç saniyelik telaşla
Sevmiştim Seni...

4. De Gülüm

De gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
İstanbul darmadağın olacak, saçlarım
darmadağın. Hepsi, darmadağın!
üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
hem de çelikten toprağını dele dele hayatin!
de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
sevgi, bitmiştir güven!
güven bana gülüm!
sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır
hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!
göreceksin gülüm! Bekle!
hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere
hainlere, ezilmelere alışacak..
göreceksin-sevinçten ağlayacaksın gülüm-ki
iste o vakit bana-doğrudur! -
sair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!
bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!
ölüm inananlar için sessizce
kara kaplı kitaplardan çıkartılacak..
göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!

3. The Crow

Balıkların aşkları hüzünlüdür,
Çünkü onlar sevgilileriyle
elele tutuşamazlar.
Belki de o uzun kollarıyla
en güzel sevişmeleri
yalnızca ahtapotlar yaşar.
Gerçek denizciler,
kara görününce sevinmezler,
çünkü onlar deniz insanlarıdırlar.
Kara onlar için siyahtır,
ölümdür,
ölümlüdür.
(........)
Balıkların ölümleri hüzünlüdür, çünkü onlar gömülmezler.
Bizde ölülerimizi gömmeyiz.
Onları yemek, onlarla beslenmek trajedimizdir.
Yarasalar, başaşağı uyusalar da düşmezler.
Gerçek düşler, düşmez.
Bizler, cenaze nedeniyle açığızdır adeta.

2. Alkolü Bırak Beni Bırakma

Deniz kenarında durup karşı kıyılara bakarak
yeni bir kıta keşfeden kaşif tanımıyorum aslında!
O yüzden terk etme beni!
O yüzden gözleri yerde yürüyen çocuk olma!
Kırmızı ışıkta geçme aklımdan geceleri!
Bana ölümden söz etme mektuplarında
Bir sırrı tutar gibi tut ellerimi
Bir sırrı ağzından kaçırır gibi söyle beni sevdiğini...!
O yüzden terk etme beni!
Hayat denilen ameliyata alınırken
Dudaklarından ağzıma ver soluğun narkozu!
Baygın düşelim koşan atları seyrederken
Fenalık geçirelim bir balıkçı lokantasında
İki yudum rakı arasında!
Çok usta iki satranç oyuncusu gibi oturalım
yatağın başucuna sen ayakucuna ben
bağdaş kurup!
O yüzden terk etme beni!
Parmaklık olsun bedenin
hapsolduğum bu korkunç acıda
İçimde ters takla atan sonbahar
diye tanıştırayım seni arkadaşlarımla!
Kimse memnun olmasın el sıkıştığına
konuştuğuna tartıştığına dövüştüğüne seninle!
Cinli Bebek! bir oyuncağın yedek parçası
gibi dur hep hafızamın tozlu raflarında!
alkolü bırak! beni bırakma.

1. Ustaçırak

Ölüm mü, ölüm, hayatın gençken çektirdiği yakışıklı resimler
hafif bir gülümseme yerleşmiş mavi taş çeşme gözlerine
içelim, diyor/ yağmurun, terkettiği manitadır gökyüzü!
Öyle çok ki imgeleri, şaşkınlığa düşüyorum
- abi, diye fısıldıyorum rakı kadehi kanyonundan,
hiç mi sevdalanmadın sen?! ...duruyor :biri vardı elbette, diyor
sen ortaya bir karışık salata daha söyle,şöyle rast makamı bir salata
Gecenin Orhan'ları, Ferdi'leri, Müslüm'leri gibidir bak yıldızlar!
sen daha gençsin, çükünden önce sustalı tuttun
bekaret kanından önce haybeci kanı gördün!
Benden sana nasihat oğlum
sevdiğini anladın mı çekip vuracaksın hiç acımadan :aleme namın,
kullandığın aletin şık ışıltılarıyla çığ gibi bir aşkla inecek!
dinecek göğsünde dört başı mamur bir şimşek gibi dolanan hiddet!
Sevdiğimin gözleri .. hükümet gibiydi
sevdiğimin elleri .. anlatsam, ellerinden utanırsın!
sevdiğimin elleri .. ellere yağmur olup gitti!
Harcadım allah seni inandırsın......
kan ağladım kan tükürdüm kan yutkundum günlerce......
on yıl yattım mapushanelerde, bambaşka alemlerin parlak
güvertesinde!
sen ortaya bir büyük daha söyle, şöyle .. boş ver lan, ağlama

Paylaş:
Yorumlar