Mecazlarla İlgili Söz Sanatları
Mecaz; yol, geçecek yer, gerçeğin zıddı gibi anlamlara gelir. Edebiyatta mecaz; bir sözcüğün ya da sözün asıl anlamıyla değil, bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamının dışında bir anlamda kullanılmasıdır.
Mecaz sanatları sözün gerçek anlamı dışında kullanılmasıyla yapılan sanatlardır. Mecaz, söze canlılık, çekicilik, güzellik ve daha etkili bir güç kazandırmak için yapılır. Dilimiz mecazlar bakımından çok zengindir. Bunun bir yansıması olarak mecazlı sanatlar edebiyatımızda çok kullanılmıştır.
Edebiyatımızda kullanılan mecazlarla ilgili söz sanatları:
- Teşbih Sanatı (Benzetme)
- İstiare Sanatı (Eğretileme)
- Kinaye Sanatı (Değinmece)
- Mecaz-ı Mürsel Sanatı (Ad Aktarması)
- Teşhis Sanatı (Kişileştirme)
- Tariz Sanatı (İğneleme, Söz dokundurma, Taş Atma)
- İntak Sanatı (Konuşturma)
1) Teşbih Sanatı (Benzetme)
Sözü daha etkili duruma getirmek için aralarında ilgi bulunan iki unsurdan güçsüzü olanı güçlü olana benzetmektir.
Benzetmenin 4 unsuru vardır:
- Benzenen: Nitelikçe daha güçlü olan varlıktır.
- Benzetilen: Başka bir şeye benzetilen varlıktır.
- Benzetme Yönü: Benzetmenin hangi yönden yapıldığını anlatır
- Benzetme Edatı: Benzetmede benzerlik, eşitlik, karşılaştırma… ilişkisi kuran edatlardır.
Bu öğelerin kullanılıp kullanılmaması açısından da 3 çeşit benzetme vardır:
a) Tam (Ayrıntılı) Benzetme:
Tam benzetmede öğelerin tamamı kullanılır.
Örnek:
Ahmet keçi gibi inatçıdır.
Benzenen: Ahmet
Benzetilen: Keçi
Benzetme Yönü: İnatçılık
Benzetme Edatı: gibi
Örnekte Ahmet, inatçılık yönünden keçiye benzetilmiştir. 4 unsuru da barındıran bu tür benzetmeye "tam benzetme (teşbih)" denir.
b) Teşbih-i Beliğ (Güzel benzetme):
Benzetmenin temel öğeleriyle (benzeyen ve kendisine benzetilen) yapılır. “Benzetme yönü” ve “benzetme edatı” kullanılmaz.
Örnek :
Göz yaşı encümünü rehber edinmezse eğer
Şeb-i gamda eremez âşık-ı güm-râh sana (Necati)
(Yolunu şaşırmış âşık, eğer gözyaşı yıldızlarını kılavuz edinmezse, gam gecesinde sana ulaşamaz.)
Benzetilen : gözyaşı
Kendisine benzetilen : encüm (yıldızlar)
“Gider oldum kömür gözlüm elveda” gibi sözler dizeler birer “teşbih-i beliğ” (güzel benzetme) dir.
c) Temsili Teşbih:
Kendisine benzetilen, benzeyenin tüm özelliklerini kendine toplarsa, bu tüm benzetmeye “temsili benzetme” denir. Örneğin Tevfik Fikret’in ünlü “Çınar” şiirinde vatan çınara benzetiliyor.
Hani bir gün seninle Topkapı’dan
Geliyorduk; yol üstü bir meydan
Bir çınar gördük, enli, boylu, vakur
Bir ağaç: hiç eğilmemiş, mağrur.
Koca bir gövde belki altı asır
Belki ondan daha fazla, dalgın, ağır
Kaygısız bir ömür sürüp gelmiş.…
Söyle ey garip vatan, bildir;
Çektiğin hangi kanlı seyyiedir…
(Çınar, Tevfik Fikret)
Bu şiirde, vatanın özellikleri çınar üzerinde toplanmıştır. Böylece “temsili benzetme” yapılmıştır.
2) İstiare Sanatı (Eğretileme)
Benzetmenin asıl unsuru olan benzeyen ve benzetilenden yalnızca biri kullanılarak yapılır.
a) Açık İstiare: Benzeyenin bulunmayıp yalnızca benzetilenle yapılan istiaredir.
b) Kapalı İstiare: Benzetilenin bulunmayıp yalnızca benzeyenle yapılan istiaredir.
Örnekler:
— Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor. (Açık İstiare)
— Ay, altın ağaçlardan yere damlıyordu. (Kapalı İstiare)
— Ülkemizde üniversiteden mezun olmuş pek çok fidan artık iş de bulamıyor.(Açık İstiare)
— Bahar gelince bir ağızdan şarkılar söyler kuşlar.(Kapalı İstiare)
— Bugün gökten inciler yağıyordu.(Açık İstiare)
— Beşiktaş, Fenerbahçe kalesine gol yağdırdı.(Kapalı İstiare)
— Genç adamın sözleri, kızın yüreğini yakıyordu.(Kapalı İstiare)
— Sanat, hür bir ortamda boy atar.(Kapalı İstiare)
Kurban olam, kurban olam,
Beşikte yatan kuzuya.(Açık İstiare)
3) Kinaye Sanatı
Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanmaktır. Kinayede daha çok mecaz anlam kastedilir.
Kinayenin Ögeleri:
Meknibih:Kinayenin lafzı
Meknianh: Kinayenin delâlet ettiği mana
Kinaye Örnekleri:
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.(Atasözü)
Gerçek Anlam: Ateşin olmadığı yerde duman da yoktur.
Mecaz Anlam:Kimi küçük belirtiler, işaretler suç niteliğindeki olayların habercisidir.
— Gül dikensiz olmaz.(Atasözü)
Gerçek Anlam: Her gülün dikeni vardır.
Mecaz Anlam:Her sevilen şeyin bazı pürüzlü, sevgiye engel olan yanları vardır.
Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.(Mehmet Âkif Ersoy)
Bu dizelerde“ocak” sözcüğü kinayeli kullanılmıştır.
Gerçek Anlam: Ateş yakılan yer
Mecaz Anlam: Aile
— Mum dibine ışık vermez.
Gerçek Anlam:Mum bulunduğu yere ışık veremez.
Mecaz Anlam:İnsanlar başkalarına bol bol yaptığı yardımı çevresindekilere ya da kendi yakınlarına yapmaz.
—Hamama giren terler.
Gerçek Anlam:Hamam sıcak olduğundan hamama giren insan terler.
Mecaz Anlam: Bir işe girişen kimse, o işin güçlüklerini ya da giderlerini göze almalıdır.
Anlam Yönüyle Kinayeler
1.Öğücü kinayeler
2. Ayıplayıcı kinayeler.
3.Çirkini güzel gösteren, kabalığı hafifleten kinayeler.
4.Çok vasıtalı kinayeler.
5.Az vasıtalı kinayeler.
6. Vasıtası ve gizliliği az kinayeler.
Kasıt Yönüyle Kinayeler
1. Müfred Kinayeler: Kasdedilen mana sadece bir tane ise.
2. Mürekkep Kinayeler: Birden çok mana kastedilmişse.
3. Gizli Kinayeler: Kasdi zor anlaşılan kinayeler.
4. Açık Kinayeler: Kasdi kolay anlaşılan kinayeler.
5.Nispet Kasdıyla Yapılan Kinayeler: Sıfatın tamlanana yüklendiği kinayeler.
4) Mecaz-ı Mürsel Sanatı (Ad Aktarması)
Benzetmeamaç güdülmeden bir sözün ilgili olduğu başka bir söz yerine kullanılmasıdır.
— İşe alınman için dün şirketle görüştüm.(İnsan)
— Yarın sınıfı 9/H sınıfı yapacak.(Öğrenci)
— Toplantıya Milliyet gazetesinin güçlü kalemleri de geldi.(Yazar)
— Nihatın golüyle tüm stat ayağa kalktı.(Seyirci)
— O evine çok bağlı bir insandır.(Ailesi)
— Bu olay üzerine bütün köy ayaklandı.(Halk)
— İstanbul’dan kalkan uçak az önce Adana’ya indi.(Havaalanı)
5) Teşhis Sanatı (Kişileştirme)
İnsan dışındaki canlı cansız varlıklara insan özelliği kazandırmaktır. Her teşhiste aynı zamanda kapalı istiare vardır.
— Güzel gitti diye pınar ağladı.
— Menekşeler külahını kaldırır.
— Bu akşam sonbahar ne kadar serin,
6) Tariz Sanatı (Taş Atma, Taşlama)
Söylenen sözün ya da kavramın, gerçek ya da mecaz anlamı dışında tamamen tersini anlatma sanatıdır. Bir başka deyişle, birini küçük düşürmek onunla alay etmek ya da iğnelemek için sözün ters söyleyerek amacımızı belirtmedir. Örneğin; randevusuna geç kalmış kişiye “Aman ne kadar erken geldiniz” diyerek onu iğnelemiş oluruz. Bir kişinin tembelliğini anlamak için de “Bu ne çalışkanlık! Dersek “tariz” yapmış oluruz.
Örnekler:
“Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden” (Eşref)
Ters Öğüt Destanı
Bir yetim görünce döktür dişini,
Bozmaya çabala halkın işini
Günde yüz adamın vur ser leşini
Bir yaralı sarmak için yeltenme
Her nereye gidersen eyle talanı
Öyle yap ki ağlatasın güleni
Bir saatte ki ağlatasın güleni
El bir doğru söylerse inanma
(Huzun)
Bu dörtlükte şair, okuyucuya öğüt veriyor. Yetim hakkını yiyen, halkın işini bozan, çevresini kırıp geçiren, kimseye yardım etmeyen birisini öğütlüyor. Ancak, dikkat edilirse şairin asıl amacı bunların tam tersinin doğru olacağını anlatmaktır. Şair, bu dörtlükte söylenenlerin tersini anlatmak istiyor.
7) İntak Sanatı (Konuşturma)
İnsan dışındaki varlıkları konuşturmaktır. Her intak sanatında teşhis sanatı vardır; ancak her teşhiste intak sanatı yoktur.
— Deniz ve Mehtap sordular seni: Neredesin?
Maymun şunu anlatmak istemişti fikrince:
Boşa gitmez kötüye bir ceza verilince.
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
İçimde kanayan yara gibisin.
Ey benim sarı tamburam!
Sen ne için inilersin?
İçim oyuk, derdim büyük
Ben onunçün inilerim
Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.
— Adam elini uzattı, tam onu koparacağı sırada menekşe: Bana dokunma! diye bağırdı.