Suç Prensi Joker Karakteri Hakkında Bilinmesi Gereken Gerçekler

— min. okuma: 4-5 dakika
Suç Prensi Joker Karakteri Hakkında Bilinmesi Gereken Gerçekler

Çizgi roman ve sinema dünyasının efsane kötüleri arasında akla gelecek ilk karakterlerden biri olan Joker, oldukça korkunç bir yapıya sahip olmasına rağmen büyük kitlelere kendini sevdirmeyi başardı. Peki ya bu kadar kötü bir karakteri neden seviyoruz ve her defasında başarmasını istiyoruz? Sanıyoruz ki bu da yaratıcının sırrı ve karakterin ne kadar derinlikli bir şekilde işlendiği ile ilintili bir durum… İşte Joker karakterini daha yakından tanımanızı sağlayacak gerçekler…

1. Joker’in ilk ortaya çıkışı, bir Victor Hugo karakterine dayanıyor.

1928 yılında Paul Leni tarafından çekilen The Man Who Laughs filmi, Victor Hugo’nun 1869 yılında yayımladığı aynı adlı eserinden ilham alarak sinemaya uyarlandı. Romantizm ve korku dolu bu sinema filminin başrol karakterlerinden biri olan Gwynplaine, Conrad Veidt’in etkileyici performansıyla beyazperdeye adeta damgasını vurarak halen daha kült olarak nitelendirilen yapımlar arasında listelenmeye başladı. Kendinden sonra gelen pek çok eseri etkileyen film, Batman’ın yaratıcılarının da dikkatini çekmiş olacak ki Gwynplaine karakteri Joker’e büyük oranda ilham verdi. Hatta filmin adı olan Gülen Adam, Joker’in bazı çevirilerinde doğrudan eser ismi olarak alındı. 

2. Joker, ilk başlarda yalnızca tek bölümlük bir karakter olarak kurgulandı.

Evet, yanlış duymadınız! Fakat Batman çizgi romanları içerisinde Joker karakteri öylesine çok sevildi ki, ilerleyen dönemlerde yaratıcılar Joker’i solo çizgi romanlarda dahi kullanmayı tercih etti. Siyah beyaz ve sessiz bir sinema filminden esinlenen Joker kahramanı, birçok çizgi roman, dizi, film ve çizgi filmde Batman’in en azılı düşmanı olarak kullanıldı.

3. Joker’in Batman ile aralarında bir sevgi – nefret ilişkisi var.

Bunu hem Batman’in çizgi romanlarından hem de sinema filmlerinden kolaylıkla anlamak mümkün. Eğer daha önce bu durum dikkatinizi çekmediyse, tekrardan bu yapıtlardan birini tükettiğinizde bize hak vereceksiniz. Hiçbir zaman Batman ya da Joker karakterleri birbirlerini öldürmeye yeltenmedi. Ortadaki rekabet sanki yalnızca güçlerini birbirlerine ispat etmek ile sınırlıydı. Ayrıca 2019 yılında vizyona giren Joker filminde iki karakterin geçmişlerine vurgu yapılarak aslında kardeş oldukları gibi bir boyut getirildi.

4. Joker karakteri, Batman ile tamamen paralel bir şekilde tasarlandı.

Dilerseniz kardeş olduklarını düşünün, dilerseniz herhangi bir düşman ilişkisi yaşadıklarını… İlk çizgi roman ürünlerinden bu yana Joker ile Batman çok keskin çizgiler ile birbirlerine zıt kahramanlar olarak çizildi. Pek çok çizgi roman eleştirmeninin de değerlendirdiği üzere, Joker için Batman’in karanlık bir yansıması demek yanlış olmayacaktır diye tahmin ediyoruz.

5. Joker sadece Batman’in düşmanı değildi; Süpermen ile de savaştı.

Fakat bu macerayı yalnızca sıkı çizgi roman geek’leri hatırlayacaktır. Daha sonra video oyunu olarak da uyarlanan ve içerisinde Joker, Batman, Lex Luthor, Dick Grayson, Wonder Woman gibi süper kahraman karakterlerin yer aldığı Injustice: Gods Among Us çizgi roman serisinde Joker, bir bölümde Süpermen’den de dayak yedi. O kareler çizgi roman hayranları adına halen unutulmaz anlar olarak resmedilmektedir.

6. Joker, Batman’in anne ve babasını öldürmüştür.

Çizgi romanlarda her zaman Batman, yani Bruce Wayne ile Joker’i neredeyse aynı yaşlarda görmüşüzdür. Fakat Joker’in solo filminde ilk defa bu yaş skalası değişmiş, Bruce Wayne karakteri Joker’den çok daha küçük olmuştur. Joker filmini izleyenlerin de hatırlayacağı üzere Joker karakteri Batman’in anne ve babasını öldürmüştür. Hatta bu sahnede meşhur inci kolye detayı yine es geçilmemiştir.

7. Şimdiye dek Joker’i canlandıran tüm aktörler metot oyunculuğu yaptı.

Bunlar arasında en büyük Joker performansı gösterdiği kabul edilen Heath Ledger’dan en başta söz etmek daha doğru olacaktır. Ledger kendini rolüne öyle kaptırdı ki, Christopher Nolan imzalı Batman filminde patlama sahnesi dahil olmak üzere birçok doğaçlama sahnesi gerçekleşti. Benzeri bir şekilde Joaquin Phoenix de hikayeye oldukça önemli katkılarda bulundu. Hatta rolü gereği Phoenix’in Robert De Niro ile çekimler dışında hiç konuşmadığı; sette yaptığı doğaçlamalar ile De Niro’ya epeyce zor anlar yaşattığı da biliniyor. Joaquin Phoenix sırf Joker çekimleri için 52 kilo vererek istikrarını ortaya koydu.

8. Joker’in gerçek ismi her zaman bir muamma oldu.

Kimileri Joker’i Jack Napier adı ile tanıyor. Bu isim hatırlayacağınız üzere 1989 yılında büyük ses getiren Tim Burton yapımı Batman filminde, Jack Nicholson tarafından canlandırılan Joker’de karşımıza çıkmıştı. Fakat Heath Ledger’ın Joker’i canlandırdığı Batman filminde, Joker’in ismini hiç duyamamıştık. Todd Phillips’in çektiği Joker filminde ise karakterin ismi Arthur Fleck olarak belirtilmişti. DC Comics henüz resmi olarak Joker’in kimliğini kesin bir dille doğrulamadı. Büyük olasılıkla da hiçbir zaman doğrulanmayarak bu konu bir şehir efsanesi olarak kalacak, hatta belki de Joker’e yeni yeni isimler yapıştırılacaktır.

İlgili Bağlantılar

Paylaş:
Yorumlar