Acı Kuyu-1

?Yolların boyunda biter üzerlik,
Böyle m'olur Suvermez'de gözellik
Yeni muska çıkmış yare nazarlık
Nazar muskan ben oluyum gadın gız.?

Gecenin sessizliğini bozan bu kaba havayı Dumbala'nın Ceylan ne güzel söylüyordu.Püsküllü kuyusunun hatılına oturmuş, Akşam üzeri kuyuya su almaya gelen kızların kendi aralarında konuşmalarını hem de kendisine manalı bakışlarını düşünüyordu.Gökkız da gelmişti.Bir defa da olsa bakmamıştı.Suyunu doldurmuş gitmişti.Bu düşünceler beynini kemiriyordu.Niçin böyle olmuştu?Göğsünün içinde taa derinlerde bir yerde bir ateş vardı.Bütün vücudunu yakan bu ateşten nasıl kurtulacaktı.
Askere gitmeden önce Gökkız'la konuşmalarını hatırladı birbirlerine söz vermişlerdi.
Askerden gelince annesini gönderip istetecekti.Evlenip bir yuva kuracaklardı.Askerden geldiğinde bütün verilmiş sözlerin hayal olduğunu gördü.Gökkız'ı başkasına vermişlerdi Dındırık'la evlendirmişlerdi.Gönlündeki sevgi yumağını gün geçtikçe kin sarmaya başlamıştı.Elinde değildi birbirlerine söz vermişlerdi.Ama sözünden dönmüş başkasıyla evlenmişti... Oturduğu hatılın üzerinden kalktı.Gece yarısı olmuştu ağır adımlarla yürümeye başladı.Eve doğru gidiyordu.Evde hiç kimse kalmamıştı. Annesi Dumbala, bacıları yaylaya göçmüşlerdi.En az orada üç aya yakın kalacaklardı. Yayla zamanı geldiğinde Suvermez köyü hemen hemen boşalıyordu.
Emirdağ yaylaları gözlerinin önüne geldi.Bu sene Çiğillipınar'a konmuşlardı. Çiğillipınar da en güzel yurtlardan birisiydi. Yemyeşildi adını bu yurda veren pınarın suyu yüksek kayaların bulunduğu bir tepenin yamacından,kayaların arasından hiç kesilmeden akıyordu.Suyu hem tatlı hem de soğuktu.
Sofadan içeri girdi.Evin içi karanlıktı çakmağını çıkarıp yaktı.Gaz lambasının bulunduğu pecegaşına doğru yürüdü lambayı yaktı.Odanın içini çiğ gaz kokusu sardı.Lambanın camı ısınınca gaz kokusu kesildi fitili biraz açtı odanın içerisi aydınlanıverdi.Mindere oturdu bir yorgunluk çökmüştü üstüne hiçbir şeyden tat alamıyordu,içinde bir sıkıntı vardı.Uyku uyuyamıyor,hiçbir yerde duramıyordu.Gökkız gözlerinin önünden hiç gitmiyordu.Bir sigara yaktı derin bir nefes çekti.Ciğerlerinin yandığını hissetti.Sanki sigaranın dumanı bütün dertlerini alıp götürecekti,ama olmadı olmuyordu.Günler geçtikçe dertleri daha çok artıyordu.
Gökkız testileri sofadaki sergene koyarken,Kocası Dındırık da sofaya çıkmıştı.
Suyu nereden getirdin diyerek sertçe çıkıştı.Püsküllü kuyusundan dedi usulca Gökkız.Bir daha o kuyuya gitmiyeceksin,Gılçık emminin kuyusundan al suyu dedi Gökkız, Dındırık'ın gözlerine bakarak; O kuyunun suyu acı içilmiyor. Acı, macı oradan içerik bundan sonra suyu...! Birkaç gündür Dındırık'ın morali bozuktu.Emmisinin karısı Miyase köydeki dedikoduları Dındırık'a söylemişti.Dumbala'nın Ceylan Askerden gelmiş,Püsküllü kuyusunun başından ayrılmıyor,devamlı oralarda geziniyordu.
Ceylan askere gitmeden önce Gökkız'a havas olmuştu.Birbirlerini yavuklu bellemişlerdi.Bunları bildiği halde; Dındırık, Arifgızına, Gökkız'ın anasına dünür salmıştı.Ali beylerden olmanın avantajı vardı.Zengindiler, Tarlaları,avlularında koyun sürüleri,çobanları,bekarları vardı.Maddi sıkıntıları yoktu.Gökkız için arifgızına verilecek başlık parası hazırdı.Arifgızı, Gökkız'a sormamıştı hemen vermişti Dındırık'a Başlık parası kesildi.Takıları hazırdı, altın cebeler bohçalardan çıkarılmış,beşi bir yerde ısmarlandı kuyumcuya.Söz kesilmiş,Gökkız'ın başı bağlanmıştı.
Salı günü Emirdağ pazarında; Pırtıcı Hanim'in dükkanında buluştular. Üç kat saya kestirildi. Birisi kutmudan,birisi Mor kadifeden biriside Çuhadan.Şekercilerin dükkandan beş sandık sade lokum,beş kutu bisküvi, on kilo fıstık.on kilo kaba şeker alındı. Bir de gelin kız için ayakkabıcı Kara Mehmet'e iskarpin ısmarlandı. İki hafta sonra pazara nişanı yapılmış, bir ay sonra da düğünü yapılmıştı. Ceylan askerden geldiğinde sevdiği kızın; Gökkız'ın Dındırık'la evlendiğini duymuş, deliye dönmüştü. Bir sefer de olsa Gökkız'la konuşabilseydi, isteyerek evlendim dese yüreğindeki sıkıntılardan bir parça da olsa kurtulacaktı.İçini kemiren bu sorulardan kurtulması için Gökkız'la konuşması lazımdı.
Aradan bir hafta geçmesine rağmen Gökkız Püsküllü kuyusuna su almaya gelmiyordu.Ceylan bekliyordu gelse de konuşsam,bana sevmediğini ikrar etse,bundan sonra bu köyde artık duramayacağımı,buralardan çekip gideceğimi yüzüne söylesem biraz rahatlayacağım diye düşünüyordu.Aklına bir fikir geldi,bu gece bu işi halletmeliyim diyerek püsküllü kuyusunun başından ayrıldı.
Gece yarısını çoktan geçmişti,Ceylan sırtında bir çuvalla çavuşlu mahallesine giden yolda sessizce ilerliyordu.Gılçık'ın kuyunun başına geldi sırtındaki çuvalı hatılın üzerine yavaşça koydu,etrafını dinledi kimseler yoktu. Kuyunun kapağını yavaşça açtı çuvalı ters çevirdi biraz bekledi kuyunun derinliklerinden kuvvetli bir sesin geldiğini duyunca kapağı yavaşça kapattı,hızlı adımlarla geldiği yoldan uzaklaştı.
Ceylan eve geldiğinde soluk soluğa kalmıştı,sofadan içeri girdi lambayı yakmadan,el yordamıyla yatağını buldu.Öylece uzandı,uyumak istiyordu,uyuyup her şeyi unutmak istiyordu.
Gökkız testilerle sofadan içeri girdi,Dındırık biraz önce Atkuyusu'ndaki bostan tarlasından gelmiş,susamıştı.Bi gupa su ver susadım.Gökkız suyu uzattı Dındırık bir yudum aldı,almasıyla suyu tükürmesi bir oldu. Nereden aldın bu suyu? Gılçık emminin kuyudan dedi.
Dındırık kalktı kaynı Ceppik'i buldu beraber kuyunun başına gittiler,cebinden bir ayna çıkarttı kuyunun içine doğru tuttuğunda suda bir karartı gördü; Ceppik'e döndü evden urganla çengeli getir dedi. Ceppik evden urganla çengeli getirdi ,urganın ucuna çengeli bağladı kuyuya saldı çengelin suya değdiğini hissetti kuyunun içinde daireler çizdirmeye başladı,bir taraftan çevirirken ağır ağır yukarı doğru çekmeye başladı.Çengelin ucu bir şeye takılmıştı.Dikkatlice urganı çekmeye başladı.Kuyudan dışarıya çıkan nesneyi gördüklerinde gözlerine inanamadılar. Büyük bir çoban köpeği ölüsüydü.Şişmiş,dağılmaya başlamıştı.Çok kötü kokmuştu...
Kaynı Ceppik'e döndü ; eve git abandan tabancayı iste, mermileri de al ,Atkuyusu'na gidelim orada atış talimi yapalım.

05 Kasım 2008 6-7 dakika 8 öyküsü var.
Yorumlar