Ah O Gözler

Tolga fakültenin koridorunda hızlı hızlı koşuyordu. Sınava geç kalmıştı. Tam amfiye girecekken, acelecilik ve dikkatsizliğiyle koridordaki kalabalığa çarptı. Bu çarpmanın etkisiyle Tülin'in elindeki kitaplar koridora yayıldı. Tolga eğildi, utanarak, sıkılarak kitapları yerden topladı. Doğrulurken Tülin'e göz göze geldiler. Kısa bir an uzun bir asır gibi oldu.

?Affedersiniz, kusuruma bakmayınız, tamamen benim dikkatsizliğim, sınava geç kalmıştım da,

Bu arada Tolga Tülin'in gözlerindeki acıma hissiyle karışık masumiyeti gördü. Tülin'de Tolga'nın gözlerinde yaşama sevincini, sevgiyi gördü. Bir anda sınavı unuttular. Dünyaları bir hoş oldu. Uyarılar üzerine sınava girdiler. Tülin'de aynı amfide sınava girdi.

Tülin'in de aynı sınıfta olması, zaman zaman çeşitli dersler vesilesiyle bir arada bulunmalarına neden oluyordu. Tolga Tülin'in o gözlerindeki bakışı hiç unutmadı. Dört yıl boyunca bu bakış sayesinde arkadaşlıklarını ilerlettiler. Sonunda fakülte bitti. Ailelerinin de uygun görmesi neticesinde evlenmeye karar verdiler.

Düğün, dernek vs. üç ayın içerisinde evlendiler. Göreve başladılar. Tayinleri bir Anadolu kasabasına çıktı. Ekonomik şartlar, hayatın karmaşası, stres vs. aralarındaki o ilk karşılaşmalarındaki bakışı soğutmaya başlattı. Artık gözler masumane ve acıyarak, sabrederek, sevgiyle bakmıyordu. Birinin gözleri ak derken diğerinin ki kara diyordu. Gözleri adeta velfecriyi okuyordu. Zaman zaman şeytanca, düşmanca bakışlar oluyordu. O ilk bakış da unutulmaya yüz tutmuştu.

Hayat artık onlar için ''Çekilmez'' hale gelmişti. Eş dost kim ne dediyse ikisine de laf anlatamadılar. Malum ya ikisi de Üniversite mezunuydu ya her şeyin en iyisini onlar biliyorlardı. Ebeveynlerini toprak bile ayıramamıştı, bunun farkında bile değillerdi. En basit problemde bile ah o ilk bakış nerede! Ah o gözler hangi âlemde kalmıştı?

Nihayet kararlarını verdiler anlaşarak severek ayrılmaya, 'Severek ayrılmak' ne demekse seven adam ayrılır mı? Hiç mi düşünmezler? Akıl etmezler, seven adam ilk bakışı unutmaz. Seven adam sabreder, vefalıdır. Sadıktır. Kim ne derse dersin onlar için boştu.

Duruşma günü geldi. Hâkim son bir kez her ikisine de ayrı ayrı sordu;

?Bakınız ikinizde aklı başında kültürlü insanlarsınız. Dönüşü olmayan bir yoldasınız. Sonra pişman olmayınız. Evet, oğlum, kızım son sözünüz nedir? İkisi birden anlaştıkları gibi birbirlerine bakamayarak şunları ifade ettiler;

?Hâkim bey! Ah Onun o gözleri var ya, bütün bunlara o sebep oldu. Gözler var ki hakikati söyler gözler var ki gerçeği gizler, her ne kadar 'Gözler yalan söylemez deseler' de ah o zalim gözler, neler gözler, bu gözler hayatımı karattı. Bu gözlerle hak ve hakikat için baksaydım. Hak ve hakikati görürdüm. Gözler var ki hakkı görür, hakkı söyler. O gün nefsim için bu gözlerle bakmıştım. Bu gözler hak ve hakikati gizlemişti. Şimdi de nefsimin bakış cezasını çekiyorum. Ah o gözler yaktı beni, ah benim nefsim için bakan gözlerim yaktı onu. Ben ne diyeyim hâkim! Ben o gözlerim kurbanı oldum.



25.08.2008

HEPSİ HİKAYE
"Dedemden, Babamdan, Benden"

07 Eylül 2008 2-3 dakika 6 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 10 yıl önce

    Değerli Yazarım, Güne düşen güzel öykünüzü kutlarım. Güzelliği fiziksel unsurlarda aramak mutsuzluğun ilk adımlarındandır.Zira gerçek güzellik insanın içindedir.Atalarımız yüz güzelliğine kırk gün,huy güzelliğine kırk yıl doyulmaz demişler.Ne kadar doğru öyle değil mi? Bence ömrünü geçireceğin insanın yüzüne değil,kalbine bakmak gerek.Tatlı bir dil,hoşgörü ve sadakat uzun evliliklerin temel taşlarındandır.Tartışmalar olacaktır tabiki ama usulünce ve belli bir mantık çerçevesinde.Ömür denilen zaman o kadar kısa ki,göz açıp kapayıncaya kadar geçip gidiyor.Bu kısacık zamanı kavgalarla veya başka olaylar ile heba etmek, o kaçınılmaz sona yaklaştıkça büyük pişmanlıklar yaşatır.İşte o zaman "keşke" demenin hiç bir anlamı kalmaz.

    Her zaman gerçek güzelliklerin gölgesinde olmanız dileği ile...

    👍😙