Aile Bağları

İki kardeş, apartmanlarında oturan aynı kadına aşıktı. Birbirlerine ne kadar belli etmemeye çalışsalar da, dışarıda kadınla karşılaştıklarında ikisinin de gözlerinde sanki şimşekler çakıyor, kadına selam vermek için adeta yarışıyorlardı. Kadın erkek kardeşlerin kendisine besledikleri duygulardan habersiz,onların verdiği selamı iyi niyetle düşünüyor ve onlara,güneşle yansıyan ela gözleriyle bakıp,al dudaklarıyla tatlı bir tebessüm ediyordu.Kadının bu hali ise iki kardeşi mum gibi usul usul eritiyordu.




İki kardeşin büyüğü Haluk, hukuk fakültesi ikinci sınıfa,küçük kardeş, Haldun ise üniversiteye hazırlanıyordu. Anneleri ve babaları onları iyi yetiştirmek okutup tahsil sahibi etmek için terlerin en helaliyle çalışıp didiniyorlardı. Anne ve babalarının bu fedakarlığı karşısında, onların çabalarını ve emeklerini karşılıksız bırakmamak ve onları utandırmamak için onlarda büyük mücadele veriyorlardı. Anne ve babaları oturdukları apartmanda kapıcılık yapıyorlardı. Hafta sonu iki kardeş onlara yardım ediyorlardı.




Haldun Asuman hanımın zilini çalıp çöpü alacak ve bir şey sipariş edip etmeyeceğini soracaktı. Lakin abisi Haluk ondan evvel merdivenleri çıkıp,kardeşine yetişti ve kardeşinin eve gidip ders çalışmasını söyledi. Haldun biraz şaşkın ve içinden kızarak, hızla merdivenlerden aşağıya indi. Haluk elleri titrek zile uzandı. Zili art arda çalmak zorunda kaldı. Sonunda Asuman hanım kapıyı açtı,selam vererek elindeki çöpü uzattı. Ekmek süt ve gazete siparişini verdi. Haluk biraz lafı uzatmak için bahaneler aradı ama kadın oldukça aceleci ve hararetliydi. İçeriden bir erkek sesi kadına sesleniyordu. Kadın üzerindeki saten sabahlık ve ayağında pembe tüylü sivri topuklu terlikleriyle içeriye bir cilveyle gidiverdi. Haluk saçlarından boşalan sıcak terleri,çöp poşetleriyle dolu elleriyle silmeye uğraşıyordu. Her ne kadar kadere ve imana inansa da, şu an halinden biraz utangaç, içinde uçuşan kelebekleri sessizce kovalıyordu. Ayaklarının kesilmiş gücüyle merdivenleri zar zor indi. Çöpleri boşalttıktan sonra,markete varıp tüm verilen siparişleri aldı ve tek tek kapılara dağıttı. Sıra Asuman hanımın kapısına geldiğinde, alev alev yanan yüreğiyle cesaretini toparlayıp elini ikinci kez zilli çaldı. Kapıyı açan Asuman hanımın eline siparişleri uzattı ellerinin titrediğini fark eden Asuman hanım, kendisinin rahatsız olup olmadığını sordu.



-Bir şeyim yok Asuman hanım,sanırım biraz yorgunluktan....

Bu tedirginliği Asuman hanımı biraz şaşırtmıştı doğrusu, ama aklına kötü şeyler gelmiyordu. Haluk eve geldiğinde kendisini derse bir türlü veremiyordu. Haftalar sonra iyi olan dersleri düşüşe geçmişti. Aradaki bu not farkı bütün hocalarını hayrete düşürüyordu. Öteki hafta servise kardeşinin çıkmasını,kendisinin ders çalışması gerektiğini söyledi. Aslında farkında olmadan kardeşine büyük kötülük yapıyordu. Bu duruma oldukça sevinen Haldun yüklü bir bayram harçlığı almış küçük çocuklar gibi sevinçle Önce Asuman hanımın zilini çaldı. Asuman hanım bu sefer kapıyı oldukça erken açtı. Haldun gözlerinde umutla çakan şimşekli bakışlarıyla, Asuman Hanım'ın neye ihtiyacı olduğunu sordu. Bu kibar gencin tutumundan memnun kalan kadın,gencin saçlarını okşayarak teşekkür etti ve tek tek siparişini verdi. Haldun bu zamana kadar hiç karşılaşmadığı bu tavırla, kalbinin de bazen şımarmaya ihtiyacı olduğunu düşündü. Koşarak marketin yolunu tuttu ve Asuman hanım bu sefer çok şey istemişti. Haldun mecburen önce onun istediklerini aldı ve elleri dolu poşetlerle Asuman Hanım'ın kapısına geldi, kadın Haldun'un çok yorulduğunu fark etti.



-İstersen içeride biraz soluklan oldukça yorulmuşsun,sana soğuk bir şeyler ikram edeyim.


Haldun biraz tedirgin ama oldukça hevesliydi,bir an düşündü, fakat kadın çekinecek bir şey olmadığını söyleyince,içeriye giriverdi. Soğuk meyve suyunu, beyaz kırmızı kadife koltukta yudumlarken, Asuman hanıma evinin çok güzel olduğunu söyledi.


-Sadece evim mi güzel..

-Nasıl yani pek anlamadım.

-Ben çirkin miyim dedi kadın.

-Hayır efendim siz daha güzelsiniz.

-Okuyor musun.

-Evet üniversiteye hazırlanıyorum.

-Siz çalışıyor musunuz Asuman hanım.

-Evet özel bir şirkette çalışıyorum..

-Sohbet ilerleyen dakikaların farkına bile varmadan koyulaşıyordu.


Kadın Haldun dan büyüktü, ama onun alımlı halleri, kıvrımlı beli ve yumuşak elleri, şehvetli ela bakışları sanki genci yoldan çıkaracaktı az sonra.



Kadın işe gitmeyeceği için erken saatlerde başlamıştı alkol almaya, alkolün etkisi ve gencin yakışıklılığı ve mahcup hallerinden etkilenmesiyle yavaş yavaş, koltuğun iyice sağına sıkışan gencin yanına doğru yaklaştı. Yaklaştıkça genç daha da sağa doğru sıkışıyordu. Kadın genci kıskıvrak yakalamıştı. İlk defa bu heyecanı tattığı için biraz meraklı fakat oldukça utangaç haliyle sonra neler olacağını merak eden çocuk kendini, kadına teslim etmişti.



Kapı yoğun bir şekilde ısrarla çalıyor, ikisi de bu sesi duymazdan geliyordu. Fakat kapının zili çalmaya devam ediyordu. Nihayet yüzüne açılan kapının arkasında, kardeşini gören Haluk neye uğradığını şaşırmıştı. Siparişlerin gelmemesinden dolayı şikayette bulunan apartman sakinleri, merakla bekliyordu. Bu durumu Haluk onlara nasıl açıklayacaktı. Önce kardeşini sert kollarıyla dışarı çekti, gömleğini acilen giyip aşağıya inmesini söyledi. Kadın pişkin pişkin bakıyor ve cevap verme tenezzülünde bile bulunmuyordu, bu durum nasılsa ona göre oldukça basit bir hareketti. Lakin kapıcı ailesi de olsa, bu durum onları aşağılaştıran ve onurlarını zedeleyen bir şeydi. Haluk kadının karşısında sadece donup kaldı, hızla merdivenleri indi. Apartman sakinleri ne olup bittiğini henüz daha anlamadan, Haluk kardeşinin rahatsızlandığı açıklamasını yaparak kardeşini, hem ailesine hem apartman sakinlerine karşı aklamak zorunda kaldı. Kendisinden çok utanan Haldun ne kadar özür dilese azdı. Arzulu bir kadının rüzgarına kapılmış bir gençti. Haluk kendini kardeşinin yerine koydu, acaba aynı şey kendisinin başına gelseydi, kendini frenleyebilecek miydi, sonuçta o da bir erkekti.





Azimle sarıldı derslerine aklını sadece derslerine veriyor, dışarıda çalışarak ailesine ve kendine katkıda bulunuyordu. Artık hukuk fakültesinden mezun olmuş ve avukat çıkmıştı. Kardeşi ise mimarlık fakültesinde okuyordu. Anne ve babasıyla başka bir semtten ev almışlardı, artık ailesinin de kapıcılık yapmasına gerek kalmamıştı.



Aylar sonra apartmanlarına taşınan ve kapıcının üniversitede okuyan kızına aşık olmuştu. İki kelam bile etmeden çaldı kapılarını onurlu babası ve iffetli annesiyle istedi, İzzet efendinin kızı Zehrayı. Önce nişan ve bir yıl aradan sonra şerefli bir düğünle dünya evine girdiler. Kardeşi Haldun ise başarılı bir mimar çıkmıştı. Gençlik çağında yaşadığı ilk aşk sandığı şey ise, hayatının başındaki en büyük tecrübeydi. Aile çatısı içinde, paylaştıkları ve hiç bölünmedikleri şey ise, hayatındaki en kutsal aile bağıydı, ölene kadar kopmayacak, ölene kadar bağlı kalacaktı.

04 Ağustos 2013 6-7 dakika 19 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar