Akan Kan

Akan Kan
Sinirleri bozulmuştu. Olan gelişmeleri artık sağlıklı bir şekilde değerlendiremiyordu.
Sinirlerinin bozulmuş haliyle parmaklarını doğradı yemek daha lezzetli olsun diye. Gelecek olan kişi kendisi için aslında oldukça kıymetli biriydi.
Ona yıllardır emek vermişti. Ona hep özenmişti. Tükenmişti. Her şeyi sunmuştu.
Onu ağırlamalıydı. Yine güzel ağırlamalıydı. Kendi imkanlarını zorlamalıydı. Onu çok sever, ona ne sunacağını ne vereceğini bilemez; o geleceği zaman hep bir heyecan yaşardı. Hep kendinden bir şey koyardı yemeklere. O sadece yerdi. Keyfini sürerdi. Ya da eleştirirdi.
Doğrama tahtasına bulaşan kanı tek elle çok zor temizledi.
Akan kanı zor durdurdu.
Kesik elini gazlı bezle iyice sardı sarmaladı ağrı kesicilerini yuttu.
Aynaya gitti baktı.
Yüzündeki acı ifadesini silmesi gerekiyordu.
Müziği açtı, sonuna kadar açtı.
Kendine yaşattığı bu eziyeti, acıyı unutması gerekiyordu.
Odanın köşesinde yürüyen böceğe baktı.
Mutfağa gitti.
Ocakta pişmekte olan tencereye yaklaştı tek eliyle tencerenin kapağını kaldırıp yemeğe baktı.
Parmakları fokurdayan suyun etkisiyle ileri geri hareket ederek sebzelerin arasında pişiyordu.
Güzel lezzetli bir etli yemek misafire sunulmak üzere hazırdı.
Tek eliyle tabağı hazırladı.
Sofrayı hazırladı.
Kendini hazırladı.
Kapı çaldı.
Kapıyı açtı.
Misafiri geldi. Kıymetli misafiri geldi. Kendinden emin tüm kibri ile kapıdaydı yine.
Onun o halini görünce yüzüne hızla bir tokat patlattı.
O yere düştü.
Hızla onun göğsünün üstüne sıçradı. O güzel göğüslerinin üzerinde; sıçradı, bir daha sıçradı.
Eğildi nefes alıp almadığını dinledi artık nefes almıyordu.
Onu orada bıraktı öylece.
Salona geri geldi hışımla yemekteki parmaklarını topladı.
Uyanış gibiydi.
Parmakları buzluğa koydu.
Polisi aradı.
Polis geldi. Kendiliğinden öldüğünü tespit ettikleri bu insanı kapıdan alıp gittiler.
Sabah buzluktan parmaklarını alıp eline yapıştırdı.
Bir süre sonra eridi, yumuşadı parmaklar yapıştırdığı yerden koptu yerinden.
Eskisi gibi olmadı eli. Bir gözü zaten yoktu ve kulağı ve başka organları da yoktu.
Kapının önüne bir daha geldi.
Kapının önünde sıçradı sıçradı, bir daha sıçradı.
Kapıyı hızla çarpıp odaya geldi.
Koltuğa oturdu ve hıçkıra hıçkıra ağladı.
2012

17 Eylül 2014 2-3 dakika 16 öyküsü var.
Yorumlar