Alış Veriş Defteri

Yaşamınızda hiç alışveriş defteri tuttunuz mu? Ya da şöyle sorayım. Hiç alış veriş defteri gördünüz mü? Bir deftere yazılıp yazılmadığını bilemeyeceğim ama özellikle memurların maaşı aldıklarında ev kirası şu kadar, bakkal bu kadar, manav bu kadar diye hesaplar yaptıklarını bilirsiniz, en azından birkaç filmde görmüşsünüzdür.



Bizim tuttuğumuz alış veriş defteri hiçbir yönüyle bir bütçe defteri değildi. Aynı evde dört öğrenci bir arada kalıyorduk ve kendimizce oluşturduğumuz kurallarla çok güzel de bir düzen kurmuştuk. Defterimiz de bu sistemin bir parçasıydı.



Her gün birimiz nöbetçi olurdu ve o gün o kişi yapılacak bütün işlerden sorumluydu. Yemek yapmak, bulaşık yıkamak, çay yapmak, temizlik yapmak. Bu yapılacak işler için alışveriş yapmak ve alışverişin finansal kaynağını sağlamak o günkü nöbetçinin görevleriydi. Ertelenemez, değiştirilemezdi. Sadece eve sonradan katılan iki arkadaştan birine yemek yapmayı öğrenene kadar geçen sürede, bir diğer arkadaşa da topraklı ıspanak ve tencerede salçalı suyun üzerinde yüzen yemyeşil taze fasulyeler faciası nedeniyle geçici bir süre için yemek-bulaşık değişimi hakkı verilmişti.



Alış verişi yapan kimse deftere ad ve soyadının baş harflerini koyduktan sonra aldığı malzemeleri ve tutarını yazardı. Sadece defter üzerinde, alacak verecek durumunu hesaplamanın zamanı hakkında bir kural bulamamıştık. Birimiz sürekli harcamış ve parası bitmişse, birimizin parası gelmişse, birimizin canı sıkılıp yapacak başka işi kalmamışsa gibi bir çok durumda hesap yapılıyordu. Çoğu zaman hesap yapılsa bile işin içine nakit akışı giremiyordu. Bu nedenle hesaplamanın arada bir yapılmasının sadece yapılacak işlemleri azaltmaktan başka bir işlevi kalmıyordu zaten. Çünkü hesap makinemiz yoktu ve sayfalar sürecek bir işlemin sakıncaları olabilirdi.



Bu defterin yaşantımızda çok büyük etkileri oldu. Defterdeki isim kısaltmalarına öyle bir alıştık ki bir müddet sonra onları kullanmaya başladık:
-Naber lan RES
-İyidir DEYE
-Duydun mu METE bir kızla konuşuyormuş.
-Ulan bu BEKE yine geç kaldı. Aç kaldık yine.
-Abi ya bu TEKE yine karnabahar yapmış.


Televizyonlarda bir dönem fırtınalar estiren BBG evindeki alış veriş listesi kavgaları bizde hiç yaşanmadı. Bizim evi gözetleyen de yoktu zaten. Bizim defterimizde parfüm, deodorant gibi şeyler hiç yer bulamadı. Aldıklarımız hep aynı şeylerdi ve ilk satırı yazan arkadaş en çokharf kullanan, en çok parmakları yorulan kişi olurdu. Ondan sonrası denden işaretiyle hallolurdu.



Özellikle sınav dönemlerinde yumurtadan harikalar yaratıyorduk ki bugün düşünüyorum da biraz uğraşsaydık yumurtadan o bir türlü bulamadığımız sevgilileri bile yapabilirdik. 15-20 gün boyunca yumurta yediğimiz için yumurtayı çeşitlendirmek uğruna katmadığımız hiçbir şey kalmamıştır. Unuttuğumuz her hangi bir nesne kaldıysa ondan özür dileriz.



Et ve et ürünleri de bizim evin yolunu en ayrıntılı posta adresi ile bile bulamadı, bulamazdı da. Arkadaşlardan birisinin çok olağan dışı bir nedenle güveç yapıp fırına gönderdiği gün, o kapalı kaplardan, patlıcan, kabak, fasulye gibi sebzelerin arasından çatallarımızı en dibe kadar batırarak aradığımız et parçası çıkabilseydi bir milat olabilirdi.



Bu gün orta direk insanların yöneldiği, kırmızı ete nazaran daha ucuz olduğu için tercih edilen tavuk eti de, tavuklar muhtemelen Nuh'un gemisinde unutulup kaldığı için o dönemlerde bulunmazdı. Sucuk, pastırma, kaşar peyniri, pizza, hamburger, cips, döner gibi bir sürü yiyecek de bizim dönemimizden sonra, cep telefonundan önce icat edilmişti.



İnsanlar yaşadıkları zamana ait bazı anıları saklamalı diye düşünüyorum. Bazen anlatmanın yeterli olmadığı zamanlarda belgeler çok önemli olabiliyor. Şu anda aynı evi paylaşan sevgili gençler siz siz olun böyle bir defteriniz varsa saklayın. Yoksa da tutmaya başlayın. Aynı defterde yer almanın imzaya, resmiyete bağlı olmayan dayanılmaz mutluluğunu duyacaksınız ileri ki yıllarda. Arkadaşlarınızı gülümseyerek anımsayacaksınız. Onların isimlerinin önünde bir sıfat olmayacak. Bizim alışveriş defterimizde isimlerin karşılarında en çok yazılı olanlar çay, ekmek, zeytin, peynir, makarna gibi sadece temel gıda maddeleri idi, sizinkiler biraz farklı şeyler olabilir. Ama hep ihtiyaç duyulmuş, duyulan şeyler olacaktır mutlaka.




Böylece arkadaşlarınızı da hep ihtiyaç duyulan şeylerle birlikte anımsamış olacaksınız. Bizim yazdığımız formatda yazarsanız, yazıldığı gibi de okursanız o ihtiyaç duyup aldığınız her şey karşısında yazılı olan arkadaşınızın değerini anlatmış olacak.




Ekmek gibi, tuz gibi, şeker gibi.

19 Aralık 2013 4-5 dakika 21 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    anlamlı ve güzel bir konu...teşekkürler efendim...😙