Amerikalı 12

Suat başçavuş yaralının başında bir sağa bir sola koşuşturuyor etrafa emirler veriyordu. Olayın tek tanığı o koruyamadığı için ağır yaralanmıştı.Ölmesinden korkuyordu.Olay mahalline gelen ekiplere emirler veriyordu.Şişeyi kafaya vuran genç aptallaşmış etrafına bakınıyordu.Ambulans yaralıyı almış hastaneye doğru yola çıkmıştı.
Suat başçavuş muhtara bakarak sordu
-Kim bu çocuk?
-Bu ölenin amca oğlusu komutan,akrabası anlayacağın.
-Olacak iş mi şimdi bu.
-Valla öyle
O sırada plajdan kahveye doğru koşarak gelmekte olan küçük oğlan çocuğunu kimse fark etmedi.On,on bir yaşlarındaki çocuk muhtarın paçasına yapıştı.Bir köşeye çekti,kulağına bir şeyler söyledi.Muhtarın yüzü kireç gibi bembeyaz olmuştu.Komutana yaklaştı
-Komutan haberler kötü...
-Hayırdır ne olmuş
-Sahilde bir erkek cesedi daha bulmuşlar.
-Kimmiş?
-Bizim köylü...Mezarcı Mehmet.
-Neredeymiş?
-Kumsala çekmişler orada yatıyormuş
-Hadi gidelim muhtar buralar ısınmaya başladı iyice
Suat başçavuş arabasına bindi.Muhtarda ardından kendi arabası ile takip ediyordu.Mavi renkte devriye arabası ise en arkadan geliyordu.Plaja vardıklarında mayolu bikinili bir grup insanın gazete ile örtülmüş cesedin başında toplanıp merak gidermeye çalıştıklarını gördü. Devriye arabasından inen jandarma erleri kalabalığı uzaklaştırmaya başladı. Suat başçavuş cesedin başına geldi,eğildi,üstündeki gazeteyi battaniyeyi kaldırdı.Şişmeye yüz tutmuş cesedin alnındaki mermi deliği hemen göze çarpıyordu..Elbiseleri üstündeydi.Elini ceplerine soktu.Bir şey bulamadı.
-Muhtar bu adamı tanıyor musun?
-Tanırım bizim köylü.
-Ne iş yapar?
-Bunun belli bir işi yok.Üç gün bir işte beş gün ötekinde işte öyle harçlığını çıkartır.
-Evli mi çoluk çocuğu var mı?
-Yok kimi kimsesi yok.Anası babası da öleli çok oldu.
-Neden mezarcı diyorsunuz?
-Komutan iki sebebi var.Birincisi köyün cenazesi olursa kabristandaki mezarı bu açar.İkinci-
si ise bu tarihi eserlere çok merakı vardı. Define işi ile çok uğraşırdı.Gerçi bu güne dek bir bok bulduğunu ne gören ne de duyan olmuştur ya lakabı mezarcı işte...
-Bunun Süheyl'in öldürülmesi ile ilgisi olabilir.
-Olabilir komutan.
-Aynı köylü değiller mi sonuçta.Hacı hacıyı Mekke' de hoca hocayı tekke de bulurmuş.
-Doğru bulur onlar birbirini.Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?
-Sen beni bu mezarcının kaldığı eve götürsene.
Gözleri yardımcısı Edip'i aradı.
-Edip gel...Savcıya haber ver.Buranın emniyetini sağla.Olay yeri inceleme ekibine haber ver.Ben gidip şu adamın evini arayayım.
-Tamam komutanım Jandarma eri alacak mısınız yanınıza?
-İki kişi gelse yeter.Sen dikkatli ol ortalık karışmaya başladı.Karakola da haber ver hastanede yatan Erkan'ın yanına refakatçi göndersinler.
-Bunu ne yapalım?
-Kimi şu şişe vuranı mı?
-Evet .
-Yanında beklesin onunla sonra ilgileneceğim.Telsizim yanımda...
Cevap beklemeden arabasına bindi.Jandarma erleri de koşarak arabanın arkasına yerleştiler.Muhtar kendi arabası ile önden diğer araba arkada köy içinde ilerlemeye başladılar. Suat başçavuş düşünüyordu.Olaylar basit birer cinayet vakası gibi görünmüyordu.Organize olaylar birbirini takip ediyordu.Suat emindi ki bu olay Süheyl'in ölümü ile doğrudan ilgiliydi.
-Bu viran mı ev dediğin muhtar?
-Öyle...Pek ev sayılmaz zaten...Buraya bir yatmadan yatmaya geliyordur.
-Burası yıkılıyor yahu.
-Anasından babasından kalma tek göz hane işte ne olacak belki on yıl var ki buraya bir çivi çakılmıyordur.
-İyi hadi sen geçte bize yol göster.
Köyün kuzey yamacında bulunan tek odalı sundurmalı viran hanenin tahta kapısını açmak çok zor olmadı.Bükülmüş çivi ile tutturulmuş olan kapıyı muhtar zorlayarak açtı.İçerden dışarı doğru fışkıran keskin bir anason kokusu karşıladı onları.Eğilerek içeri girdiler.Sıvası dökül- müş yarı ahşap yarı kerpiç ev içerden daha beter görünüyordu.Yere serilmiş bir kilim,köşede tek ayağı olmadığı için duvara dayalı olarak duran bir masa,üstü ise içilip bırakılmış bira ve rakı şişeleri ile dolu,diğer köşede ise özelliğini yitirmiş,köpek döşeği gibi olmuş sünger yatak. Kapı arkasına çakılmış mıhlara tutulu üç beş çeşit elbise odanın tamamını oluşturuyordu.
-İşte komutan burası bizim oğlan burada yatardı.
-Alkolikmiş aynı zamanda.
-Evet genelde sarhoş gezerdi.
Suat jandarmalara seslendi.
-Arayın bakalım ne bulacağız.
Jandarmalar aramaya başladılar.Kapının arkasındaki elbiselerin ceplerini yatağın üstüne döktüler.Suat başçavuş cepten çıkartılanları incelemeye başladı.
-Bu nedir? Otobüs bileti.Nereye gitmiş.Komşu ilçeye.Ne zaman gitmiş,evvelki sabah. Bak muhtarım görüyor musun.Bu nedir?
Elinde tuttuğu resmi muhtara gösterdi.
-Bu kadın resmi ne ola ki muhtar.Dur bakayım arkasında bit yazı var.Ne diyor' Canım benim bu cansız resmime bak beni hatırla imza AHU' Allah Allah kim ki bu Ahu?
Muhtar söze girdi.
-Ver birde ben bakayım şu resme.
Muhtar resme uzun uzun baktı.
-Bu kadın şu ilerdeki Taşbaşı gazinosunun sanatçısı komutan şarkıcı yani.
-İyi de bizim mezarcı ile ne gibi bir işi olabilir ki muhtar.
-Bilmem belki sevinsin gariban diye vermiştir hayranı hesabına.
Suat başçavuş resmi cebine koydu.Ceplerden çıkanları incelemeye devam etti.Telefon rehberini buldu.Doğrudan S harfine gitti.
-Süheyl Uygar...bak muhtar kankisini baş köşeye yazmış.
Rehberi de cebine attı.Kalan kağıt parçalarına hızla bir göz attı.Kazdığı mezarlardan aldığı paraların çetelesini tutmuştu.Bulduğu tüm kağıt parçalarını delil poşetine doldurttu.,sonra inceleyecekti.Jandarmalar odanın altını üstüne getirmişlerdi,ancak işe yarar bir şey bulama mışlardı.
arkası yarın...

02 Mart 2010 5-6 dakika 39 öyküsü var.
Yorumlar