Amerikalı 17

-Söyledim sana değil mi çirkin bebek.Ben konuşmayı çok sevmem dedim.Baştan söyleseydin belki kafanı gövdenden ayırmazdım.
Kadının dudaklarına yapıştı.Öptü,bir daha öptü.Arkadaşı yüzünü ekşitti.
-Oğlum seni anlatacak kelime daha icat edilmedi,sen literatürde yoksun ya...
-Benim eşim var mı lan dünyada...
-Yok kesinlikle yok.
-Yok tabi hadi gidelim.
-Bu başı götürmeyi düşünmüyorsun umarım.
-Neden olmasın?
-Öf ulan öf. Senin yüzünden yemeden içmeden kesileceğim be.Bırak o kelleyi.
-Patron o kadının kellesini istiyorum demedi mi?
-O bunu mu kastetti koca kafa?
-Bana bak benim canımı sıkma.
-Tamam koca oğlan sinirlenme,hadi gidelim.
Dışarı çıktılar,elindeki kelleyi bahçe çitinin üstüne oturttu.Arabalarına bindiler.Tenha yolda kayboldular.


KISIM 6

Hastanenin koridorlarında yürümeye başladılar.Jandarma eri koşarak Suat başçavuşun yanına geldi.
-Komutanım bu tarafta.
-Nerede?
-Şu odaya yatırdılar.
-Durumu nasıl?
-İyiymiş.Hayati tehlikesi kalmamış.
-Hadi göster bize
Jandarma eri önde diğerleri arkada koridoru kat ettiler.Solgun ışığın duvarlarda bıraktığı lekeli izler gün ışığının parıltısında bile birer hayalet gibi onları takip ediyordu.Suat oldum olası hastaneleri sevmemişti.Yorgun ve bezgin insanlar geçti yanlarından...Gece gündüz çalışan doktorlar,hemşireler,hasta bakıcılar...Duvarlar yorulmuş,insanın üstüne üstüne geliyor.Kaçıp gitmek geldi o an...belki de yok olurdu.Ne kadar da iyi olurdu.Şu insanlar ne kadar da anlaşılmaz mahluklar.Zaten ömür atmış yetmiş yıl.Bunun yarısını uyuyarak geçiriyor sun. Nedir bu mücadele ,nedir bu kıyım.Sen bu adamı neden öldürürsün,derdin ne,ne yaptı sana.Katili bulunca bu soruyu soracaktı ona.Neden kardeşim diyecekti derdin ne?Para mı. Ulan eşşoğlueşşek bu dünya sana mı kalacak ki tüm benliğini para hırsı sarmış.Parayla mı adam olacaksın.Öyle mi mutlu olacaksın.Yarın bir gün seni de biri gelip öldürmezse ecelin ile öleceksin ve gireceksin o bakmadan ezip geçtiğin kara topraklara...Senide çiğneyecekler.Bu toprak kimleri yutmadı ki.Bu dünya kimlere kaldı ki.Kim var bin yıl yaşayan.İşte bunları soracaktı o katile.İmkanı olsa tüm insanlara sorardı bu soruyu.Kim kimi öldürmek istese sorardı .Keşke tüm hakimlerde bunları sorsaydılar suç işleyenlere.Demek isterdi ki tüm insanlara ' ey ahali başını gök yüzüne kaldır ve bak.Bak da anla...yaşıyorsun.Şükret,çünkü sen varsın ve nefes alıyorsun,bu dünyada yer işgal ediyorsun,demek ki varsın.İnsanlığa faydalı bir şeyler yap.Ahırdaki inek de yaşıyor.Aranda fark olsun.Sen insansın,bırak kıyıcı olmayı,ıslah et kendini.Bir bir bunları söylemek isterdi işte.Niyazi'nin sesi ile irkildi.
-Ne oldu dostum daldın gittin öyle?
Suat derinden bir of çekti,cevap vermedi soruya.Eliyle boş ver işareti yaptı.Yol verdi arkadaşına ,açılan kapıdan içeri girdiler.Altı kişilik koğuşta yalnız başına yatıyordu Erkan.Uyuyor görünüyordu.Usulca yanına yaklaştılar.Başında sargılar vardı.Sargıların çokluğu baş üstünde bir baş daha yapmıştı.Niyazi Suat'a dönerek konuştu
-Bu uyanmaz daha.Baksana nasıl yatıyor,derin uykularda.
Suat başı ile onayladı.Başında bekleyen Jandarmaya tembihte bulundu.
-Sakın başından ayrılma.Uyanınca benim haberim olsun.
Düşünceli,başları önde koridora çıktılar.
-Bu genç bize olayı ihbar eden şahıs,benim ihmalim sonucunda başına bu darbeyi aldı.
-Neden kendini suçluyorsun?
-Ben yanımda götürmesem şu anda yanımda yatıyor olmayacaktı.Ölen şahsın akrabaları cinayeti bu adam işledi zannıyla darp ettiler,bende engel olamadım,koruyamadım.
-Kendini suçlamaktan vazgeç.Olanların önüne geçemezsin. Sen ne düşünüyorsun,bu cinayeti bu çocuk mu işledi?
-Sanmıyorum.Ankara'da okuyan bir öğrenci...Bazı psişik veriler aldığını söylüyor.
-Nasıl yani?
-İşte bu cinayet mahallini rüyasında gördüğünü,onu buraya gönderenlerin olduğunu falan...
-Sen inandın mı ?
-Hayır bana mantıklı gelmiyor.Hatta saçma.Ama anlattıkları çok ilginç.
-Neler anlatıyor?
-Farkında olanlar diye bir gruptan bahsetti.Uyku halindeyken bilinçli olduğundan,olan bitenin tümünden haberdar olduğundan ...Kafa karıştırıyor senin anlayacağın.Biraz hasta gibi geldi bana,zaten tedavi görüyormuş.
-Suat ben bu işlerle uğraşan birini biliyorum.
-Nasıl?
-Profesyonel anlamda
-Yani medyum mu?
-Eh öyle de denilebilir.
-Yahu iyi diyorsun da pozitif bilimlerle sonuca gitmek varken nedir bu büyücüler medyumlar onu anlamadım.
-İyi de ne alakası var.Çözüm için herkesi ve her şeyi sorgulamak lazım.
-Neredeymiş bu adam?
-Kadın.
-Kadın mı bu medyum?
-Evet.Antalya'da...
-Nasıl irtibat kuracağız onunla?
-Ben onu bulurum,hatta ikna edersem buraya da getirebilirim.
-Ben bunun bir faydasının olacağını sanmıyorum.
-Bir denemekten ne çıkar.
-Tamam o zaman dostum sen git o kadını getir buraya.
-Getireceğim ve Erkan ile görüştüreceğim.
Hastanenin bahçesinde ayak üstünde yapılan bu konuşmadan sonra arabaya bindiler.Karakola dek bu medyumun ne gibi bir faydası olacağını tartıştılar.Suat
-Ben bunların deli zırvasından başka bir şey olmadığını düşünüyorum
-Olabilir,ama yinede dinlemek lazım.Bu tip insanlar bu yollara hayatlarını vermişler,baş koymuşlar.Elbette söyleyecek bir şeyleri vardır.
-Tamam dostum sen bu işe bak.
-Sen ne yapacaksın.?
-Bilmiyorum,odama gidip biraz düşünmeliyim.
Karakolun bahçesine girdiler.Niyazi arabadan indi ve kendi arabasına bindi.Ardına bakmadan süratle Antalya istikametinde kayboldu.Suat ağır aksak adımlarla odasına yürüdü.Güneş dağın ardına saklanmaya başlamıştı.Engin dağlar altın topu kucaklıyordu yine.Gün yine batıyordu batıdan.Yarın yine doğacak mıydı acaba doğudan.Yoksa her şey alışkanlıktan mı ibaretti. Güneş buradan battı diye yarında oradan doğacağım diye bir söz mü vermişti. Her şey alışkanlıklardan ibaret diye düşündü.Sadece kendi beklentilerimiz güneşin doğudan doğması ile ilgili. Düne bakarak...Oysa düne değil yarına bakarak düşünmeli,çünkü güneş yarın batıdan doğabilir.
-Doğsun anasını satayım.
Bu sözlerini yüksek sesle söyledi.Kapının girişinde nöbet tutan jandarmalar kendi kendine konuşan Suat başçavuşa bakıyorlardı.Suat aralarından geçerek odasına gitti.koltuğuna oturdu.
Kasayı açtı.Dolarları çıkarttı.Masanın üstüne yaydı.
-Ulan sizde bir iş var ama ne..ne...ne...
arkası yarın...

08 Mart 2010 6-7 dakika 39 öyküsü var.
Yorumlar