Amerikalı 6

-Hayır seni temin ederim böyle düşünmeyeceğim.
-Suat abi nasıl söyleyeyim bilmiyorum ama ben gündüzleri bu dünyada geceleri başka dünyada yaşıyorum.Yani daha evvel dediğim gibi geceleri uyuyunca bilinçleniyorum. Sizinde başınıza geldi mi böyle bir şey?
-Hayır ben yorgunluktan rüya bile görmem.
-Ama ben görüyorum,hatta bu rüyadan da farklı bir şey.Uyuduğumda ruhum bedenimden çıkıyor ve ben bunun farkına varıyorum.Hani insan rüyalarında başka mekanlarda başka insanlarla olur ya bende öyleyim ama biraz farklı,sanki asıl hayat orası...olması gereken hayat.Sınırsız,özgür,bağımsız .Bize ayak bağı olan bu bedenden bağımsız...Bu beden pek çok yönden bağımlı biliyor musunuz.Her şeyden evvel beslemek gerekiyor,bu gövdeyi bir yerden bir yere götürmek için hem zaman hem de enerjiye ihtiyaç var.O hayatta öyle bir şey yok. Bağımsızsın,sen ne isen o'sun.Ne olmak istersen de o.
-Nasıl anlamadım.Örneğin sen kendini nasıl görüyorsun?
-Nasıl görmek istersen.Ben kendimi çok yakışıklı ve zeki görüyorum
-Peki kim var orada ?
-Şu ya da bu diyemem çünkü burada emsalleri yok.Ama hepside iyi insanlar.
-O gördüklerinde mi insan?
-Bilmiyorum ben öyle görüyorum
-Peki bunun bizim olayla ne gibi bir alakası olabilir biraz da ondan bahset.
-Aslında ben de bilmiyorum.Ama son zamanlarda sürekli bunu görüyorum
-Neyi?
-Bu mezarı...Her şeyi ile teferruatı ile.İnanılmaz ölçülerde bire bir.
-Bu mezarın neyini görüyordun?
-Bu görmekten de öte bir şey,yaşıyordum desem daha doğru olur.
-İnan seni anlamakta güçlük çekiyorum.
-Ben de kendimi anlatmakta güçlük çekiyorum.Komutan bu boyutta zaman diye bir şey yok .Buraya defalarca geldim. Yolları mezarı ezbere biliyorum.Oysa ki ben gerçekte buraya ilk kez geliyorum.Bunun başka bir açıklaması var mı?
-Hayal gücün çok kuvvetli olamaz mı?
-Dedim ya bana inanmıyorsunuz
-Peki anlat...bu olay ile ilgini anlat.
-İnanın bilmiyorum.Tek bildiğim şey buraya gelmem gerektiği.Çünkü sürekli buralardaydım. Burada esrarengiz bazı şeyler oluyor.Sordum biliyor musunuz?
-Ne sordun?
-Oradaki arkadaşlara bu durumun sebebini sordum
-Ne dediler?
-Buraya gelmem gerektiğini.Burada bilinmesi gereken bir şeyin olduğunu ve benim yardımıma ihtiyaç olduğunu
-Ama bunun ne olduğunu bilmiyorsun.Peki uyuduğunda ne olacağını biliyor musun?
-Hayır ben medyum falan değilim.Sadece ruhumun esiriyim.Aslında hepimiz öyleyiz de farkında değiliz.
-Bu cinayetin varlığından haberin var mıydı?
-Yoktu.Keşke olsaydı.Belki önleyebilirdik.Suat başçavuşum bu adamın kim kim olduğunu bulabildiniz mi?
-Evet,o köyden bir vatandaş.Pek çok suçtan sabıkalı.Çok kere cezaevine girmiş çıkmış.Halen tarafımızdan aranan bir suçlu.
-Hangi suçtan arıyorsunuz.
-Hangisini söyleyeyim.6136 mı istersin ya da tarihi eser kaçakçılığı mı.Hepsi var.Sen bu adamı sağken hiç görmedin değil mi?
-Hayır görmedim.
Suat başçavuş dosyadan bir fotoğraf çıkarttı.Erkan'a uzattı.
-İyi bak
-Hayır görmedim görsem tanırım.Şimdi ne yapacaksınız.?
-Sen misafirimizsin bir süre.
-Yani tutukluyum öyle mi?
-Eh öyle de diyebiliriz.
-Komutanım bu yaşadıklarım sanki bir kabus gibi,uyanmak istiyorum.
-Uyuyunca mı uyanacaksın
-Bilmiyorum aklım çok karışık.Kavram kargaşası yaşıyorum.
O sıra Erkan'ın aklına cebindeki yüzük geldi.Elini cebine attı.Yüzüğü bulamadı.Aklına yüzüğü mezardayken Suat başçavuşa verdiği geldi.
-Yüzüğü ben size vermiştim değil mi?
-Evet bende.
Suat yüzüğü cebinden çıkarttı.Masanın üstüne koydu.İncelemeye başladı.
-İkizkenar bir üçgene benziyor.Ortasında da bir haç var.Muhakkak bir şey ifade ediyor.

O sırada açık olan kapıdan içeri Orhan başçavuş girdi.Elinde bazı evraklar vardı.Masanın üstüne bıraktı.
-Bunlar bizim hazırladığımız bazı krokiler ve tutanaklar,şu zarftakiler fotoğraflar,ayrıntılı raporu da yarın sabah elinizde bilin.Ben gidiyorum.Başka bir olay ihbarı geldi.
-Sag ol Orhan kolay gelsin.
Suat başçavuş yanı başında durmakta olan telefona uzandı.Kısa bir konuşma yaptı.Ardından ayağa kalktı.
-Hadi bakalım gidiyoruz
Dışarı çıkarken yardımcısına seslendi.
-O köyün muhtarını karakola çağırın ben birazdan geleceğim
Ford minibüs kapıda onları bekliyordu.Şoföre seslendi
-Gidelim
-Üniversitenin kazı çalışması yaptığı yere.
Araç virajlı yolları tırmanmaya başladı.Yol boyunca konuşmadılar.Kazı alanına geldiklerinde öğrencilerin öğle yemeği için çardak altında toplanmış olduklarını gördüler.Tek katlı ahşap bina önünde,kazı alanından toplanmış yüzlerce irili ufaklı kabartma taş yatıyordu.Suat başçavuş kalabalığa seslendi.
-Afiyet olsun gençler.
-Sağ olun buyurun beraber olsun.
-Teşekkür ederim arkadaşlar ben kazı komiserini arıyorum.
-İçerde odasında olacak.
Yolun sağında solunda yatan beş köpeğin arasından geçtiler.Hepside sokak köpeği olan bu hayvanlar yemeğin bitmesini bekliyorlardı Sıyrılacak artıkları yemek için büyük bir iştah ve arzu ile bekleşiyorlardı..Kimisi uyuyor gibi yapıyor tek gözü ile aşçının gel işaretini bekliyor kimide hiç oralı değilmiş gibi miskin yatıyordu.Aralarından süzülerek içeri girdiler.Sağdaki ilk kapıdan içeri başını uzattı.
-Kolay gelsin
-Oooo komutan hoş geldin,buyur
-Ne yapıyorsun böyle?
-Çalışıyorum ne yapayım.Hangi rüzgar attı sizi böyle?
-Anlaşılan sizin olandan bitenden haberiniz yok
-Ne olmuş ki?
-Sizin araştırma yaptığınız kaya mezarlardan bulduk bir tane.Tabi içinde bir ceset.
-Nerede?
arkası yarın

22 Şubat 2010 5-6 dakika 39 öyküsü var.
Yorumlar