Amerikalı 9

Eli ile masasının üzerinde duran malzemeleri gösterdi.Sabri bey dikkat kesilmiş mezarlıktan çıkanlara bakıyordu.
-Bakabilir miyim?
-Elbete..
Hoca oturduğu sandalyeyi masaya yanaştırdı.Vazoyu eline aldı.Evire çevire incelemeye başladı.
-Muhtemelen milattan önce 500-600.yıllara ait.Bakın bunlar grafiti.
-Ne yazıyor okuyabildiniz mi?
-Dur bir bakayım.Tam olarak anlaşılamıyor ama burada ağaç bir tabletten ve onun önemin- den bahsediyor,önemli bir yazıt.Kral buyruğu gibi bir şey,bundan başka bir şey çıktı mı mezarda?
-İşte olanlar burada.Sanki bana heyecanlandınız gibi geldi.
-Nasıl heyecanlanmazsınız Suat bey bir yazıttan bahsediyor.
-Hocam ne yazıtı bu neden bahsediyorsunuz?
-Suat bey anladığım kadarı ile siz bu konuyu duymadınız.Bakın burada tarihe ışık tutabilecek bazı bilimsel gerçekler var.Ben on beş yılı aşkındır bu konu üzerinde çalışıyorum.Burada kayıp bir kent var.O dönemin önemli bir kenti.Bunun bulunması belki de tarihin yeniden yazılmasına yol açacak.
-Kazı komiseri de bundan bahsetmişti.Nedir bunu bu kadar önemli kılan?
-Bu kent Likya'lıların ticari başkenti. Ya da bu günün İstanbul'u diyelim.Bütün ticari anlaşmalar, sözleşmeler,hukukun temellerinin buralarda atıldığını en azından uygulandığını düşünüyorum.
-Tarihi eser kaçakçılarının ilgisini çeken şey nedir?
-Bakir olması...Elmalı sikkelerini duydunuz mu?
-Evet duymuştum
-İşte onlar kadar kıymetli paraların varlığından söz ediyoruz.Bununla beraber iki metre yüksekliğinde ve bir o kadar genişlikte altın kral heykeli.
-Her kim bu işin içindeyse bir servetin peşinde diyorsunuz.
-Kesinlikle muazzam bir hazine.
-Bunları elden çıkartmak kolay mı hocam
-Minareyi çalan kılıfını çoktan hazırlamıştır.Bunlara yurt dışında inanılmaz paralar veriyorlar. Böylece milli servetimizi satıyorlar.
-Koca tapınak Almanya'da değil mi
-Ya bak siz de biliyorsunuz.Adamlar taş taş götürmüşler ,şimdi de müzelerinin baş köşelerinde sergiliyorlar..Komutan milli servetimize sahip çıkmalıyız.Türkiye öyle büyük bir ülke ki,anlatmak için sözler yetersiz kalır.Bütün dünya kültürünün, uygarlığın başlangıç noktası.Bu gün muasır medeniyet deyip de ulaşmaya çalıştığımız Avrupa topluluklarının büyük çoğunluğu bu uygarlıkların mahsulü.Yani kısaca öyle diyelim.
-Bu altın kral heykelinin kayıp kentte mi olduğunu düşünüyorsunuz.
-Evet.
-Peki neden bulunamıyor.?
-Biz yıllardır arıyoruz,ama takdir edersiniz ki coğrafya çok büyük ve nereye el atsanız tarih fışkırıyor.Eşki çayı çevresinde ve vadisinde Likya'nın başkenti Xantos ile Pınara,Tlos ve Kaytanda kentleri doğu bölgesinde Arykanda,Myra,Limyra kentleri deniz kıyısında Telmessos Patara,Antipellos,Myra ve Antalya'ya kadar uzanan Phaselis gibi liman kentleri bulunuyor.Kuzey dogudaki Elmalı bölgesi bile Likya'nın sınırları içindeydi.Varın hesabedin ne kadar geniş bölge.
-Başkent Xantos ?mu?
-Evet bu Eşki çayı var ya o zamanlar doğal bir göl gibiymiş.Dolayısı ile ticari gemiler oralara kadar gidermiş.O zamanın en medeni kentleri yani.
-Bu şehirler nasıl birbirleri ile irtibatlıymış?
-Komutan bak bu iyi bir soru.Şayet bir gün vaktiniz olursa ben size yerinde anlatırım. Kısaca şunu söylemek gerekirse bunların bulunduğu yerlerin yakınlarındaki hakim tepelerin hepsi birbirini görüyor.
-Dumanla mı yoksa?
-Yok hayır ama benzer.Ayna ve güneş ışığı yardımı ile.Kendilerine göre bir takım diller geliştirmişler ve anında haberleşiyorlarmış.O tepelerin hepsi sırayla birbirini görür.Buradan en uzak kent ile haberleşmek çok kolay arada yüzlerce kilometre olmasına rağmen.
-İnanılmaz bir şey.
-Daha bunlar bir şey değil siz su taşımak için kurdukları düzeneği bir görseniz ya da kanalizasyon sistemlerini hayran kalırsınız.
-Görmeyi çok isterim.Elin ecnebisi kalkıp taa nerelerden geliyor bizim insanımız ise kıçını kaldırıp yurdunu gezmiyor,anlaşılması çok güç.
-Daha buralarda açılmadık ellenmedik o kadar çok yer var ki.Örneğin tapınak,banka gibi
-Ne banka mı?
-Evet bu günkü anlamı ile banka ya da hazine dairesi diyelim.Bunun yanı sıra hamamlar, hamama giden özel yollar.geniş yollar muazzam dükkanlar.Bunların kalıntıları halen kumların altında yatıyor.Mısır'dan getirtilmiş mermer sütunlar.İki bin yıllık hurma ağacı var biliyor musunuz?
-Yok canım daha neler.Ağaç canlı mı?
-Elbette tam iki bin yıllık.Mısır'dan özel getirtilmiş.Muazzam bir ağaç,devasa boyutlarda.Buraları görmelisiniz.Çayın kenarında devasa bakliyat silolarının kalıntıları hiç dikkatinizi çekti mi?
-Yoo.
-Ya işte gördünüz mü.Hele hamamlarını göreceksiniz hayretler içinde kalırsınız.Özel ateş odaları.Kölelerin koğuşları.İnanılmaz.
-Buraları en kısa zamanda gezeceğim.
-Örneğin bir tapınağımız var ki çok enteresan.Tapınağın kuzey cephesinde anası ile beraber gömülü bebek var.O zaman bir gerekçe ile cezalandırılmış ve öldürülmüş bir aile.Bunlar halen kumun altında.Açılmak için zamanını bekliyor.İşte komutan ben bunların çalınmasın- dan korkuyorum. Çok üzülüyorum anlıyor musunuz bunlar milli servet
-Sizi çok iyi anlıyorum.Elimden gelen her şeyi yapacağım,bundan emin olun.
-Bu arkadaş kim Suat bey?
-O mu.O arkadaş bize cinayet olayının varlığını ihbar eden kişi.Erkan bey.
-Hoş geldiniz Erkan bey
-Sağ olun hocam bize kısa bir tarih dersi verdiniz
-Turist misiniz?
-Eh öyle sayılır.
-Nasıl buldunuz bu mezarı?
-Hocam anlatması uzun sürer.Garip bir hikaye bu.
-Anladım neyse beni bu çok ilgilendirmez değil mi komutan.
O sıra içeri bir Jandarma eri girdi.Sabri beye hitaben
-Sizinle adının Sami olduğunu söyleyen bir bey konuşmak istiyor.Kazı komiseriymiş herhal- de.
-Çağırır mısınız ?
Kısa bir bekleyişten sonra Sami bey içeri girdi.Suat Başçavuş Sami beye hitaben
-Hocam nasılsınız buyurun şöyle oturun.
Sami bey hocasının yanındaki bir koltuğa ilişti.Sabri beye dönerek konuşmaya başladı.
-Arkadaşlar kazı yerinde çalışıyorlar da hocam,sizinle buluşabilmek için gelip bir göreyim dedim.Nasılsınız?
arkası yarın...

25 Şubat 2010 5-6 dakika 39 öyküsü var.
Yorumlar