Arjanti / Günaydın İstanbul

Ertesi sabah Muazzam Hanım gözlerini İstanbul'da açtı. Tüm çocukları yanındaydı ve yeniden hepsiyle bir arada olmaktan mutluydu.

En büyük oğlu Eğitim Enstitüsünde, onun küçüğü İTÜ Yüksek İnşaat Mühendisliğinde, ortancası Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde, dördüncüsü Vefa Lisesi birinci sınıfında ve en küçükleri Vefa Lisesi Orta bölümü son sınıfına devam ediyordu.
Üçü üniversitede okuyan beş erkek çocukla yeni bir hayata günaydın dedi Muazzam Hanım.

*
Muazzam Hanım Trabzon'da uzun yıllar sürdürdüğü terziliği İstanbul'da yapmayacaktı. Biriktirdiği paralarla çocuklarının tahsillerini tamamlatacaktı. En büyük isteği hepsinin üniversite mezunu olmasını sağlamaktı.

Yetmişli yıllar ülkede sağ-sol olaylarının alevlenmeye başladığı dönemlerdi. En büyük oğlu Eğitim Enstitüsünü bitirmiş ve Ağrı Kız Öğretmen Okuluna tayin olmuştu. Muazzam Hanım ilk göz ağrısını yaşlı gözlerle uğurladı.

*

Okulların devre tatiline yaklaştığı günlerden birinde Babür Öğretmen sınıfa girmek için öğretmenler odasından çıkmıştı. Zil çalmıştı ve bu nedenle hızlı adımlarla sınıfına doğru gidiyordu. Birden merdiven başında hıçkıra hıçkıra ağlayan bir öğrenciyi gödü.
-Kızım neyin var senin?
-Söyleyemem öğretmenim.
-Çabuk söyle bakayım bana neden ağlıyorsun sen?
- .....
-Hadi kızım derse geç kalacağım söyle neden ağlıyorsun?
-Öğretmenim az önce Coğrafya öğretmenim beni harita odasına gönderdi. Tam odaya girmiştim ki o da arkamdan girdi ve odanın kapısını kitleyip beni zorla öptü. Bağırırsam rezil olacağımı söyledi. Sonra göğüslerimi ellemeye başlayınca ben de var gücümle tekme atıp hemen odadan kaçtım.

-Tamam kızım sen şimdi git elini yüzünü yıka ve öğretmenler odasında beni bekle.
-Peki öğretmenim.

Babür öğretmen hemen öğrencisinin sınıfına yöneldi. Coğrafya öğretmeni derse başlamıştı. Kapıyı çalmadan içeri girdi ve ayakta ders anlatan öğretmenin suratına tokadı patlatıverdi. Öğretmen de öğrenciler de şoka girmişlerdi.

Hiçbir şey söylemeden sınıftan çıktı ve öğretmenler odasına geri döndü. Öğrencisi hala ağlıyordu. Kızı alıp okul müdürünün yanına götürü ve olan biteni aktardı. Okul müdürü hemen olaya el koydu ve müfettiş talebinde bulundu.

Bir süre sonra okula gelen müfettiş konu hakkında araştırmasına başladı. İki gün sonra emniyete yapılan bir ihbarla öğretmenlerin dolapları arandı ve Babür öğretmenin dolabında bulunan bir kitap nedeniyle hakkında soruşturma açıldı. İhbarı yapanın kimliği açıklanmasa da bunun kim olduğunu anlamak hiç de zor değildi!

Bir hafta sonra Coğrafya öğretmeni başka bir okula sürüldü. Üç gün sonra da Babür öğretmen Siirt Öğretmen Okuluna gönderildi.

*

12 Mart 1971 Askeri müdahalenin ardından başta Fakir Baykurt olmak üzere TÖS üyesi öğretmenler gözaltına alınmaya başlandı.

*
Hemen her hafta Babür'den mektup almaya alışkın olan Muazzam Hanım son on beş gündür mektup gelmemesinin nedenini bir türlü anlayamamıştı. Günler günleri kovalıyor ama Babür'den haber alınamıyordu.

Tam bir ay sonra gelen haber Muazzam Hanım'ı yıkmaya yetti. Babür TÖS davasından gözaltına alınıp Ankara Mamak askeri cezaevine gönderilmişti. Muazzam Hanım o gece o kadar çok ağladı ki...
Sabah uyandığında evdeki iki oğlu annelerini görünce şaşkınlıktan dillerini yutacak gibi oldular. Muazzam Hanım'ın saçları bir gecede bembeyaz olmuştu.

*

On gün sonra Babür'den bir mektup geldi. Olan biteni anlatmıştı. Muazzam Hanım hemen Ankara'ya gitti ve Deniz Gezmiş'lerin de avukatlığını yapan Halit Çelenk'e ulaştı. Halit Bey tek kuruş talep etmeden Babür'ün de avukatlığını üstlendi.

Muazzam Hanım her Salı gecesi otobüsle Ankara'ya gidiyordu. Sabah sekiz gibi oto garda oluyor ordan da hemen Mamak cezaevine geçiyordu. Her hafta bir tepsi su böreği ve bir tepsi de Burmalı tatlısı yapıp oğlu ve koğuş arkadaşlarına götürüyordu. Fakir Baykurt, Dursun Akçam, Uğur Alacakaptan, Mümtaz Soysal gibi aydınlarla aynı koğuşu paylaşıyorlardı.

Her akşam televizyonun başına geçip ajansı dinliyordu.
'Anayasayı tağyir tebdil ve ılgadan...' yargılananların adları sayılıyor ve Babür öğretmen hakkında da 15 yıl hapis cezası isteniyordu.'
Muazzam Hanım yine de metanetini korumaya çalışıyor ve diğer çocuklarının morallerinin bozulmamasına azami gayret gösteriyordu.

*

Aradan altı aydan biraz fazla bir süre geçmişti. Oturdukları apartmanda sadece dört numaralı dairede oturan Hayriye hanımlarda telefon vardı. Acil durumlarda onun kanalıyla görüşme yapılırdı.
Muazzam Hanım ortanca oğluyla alışverişe çıkmıştı ve evde sadece küçük oğlu vardı.
Apartmanın aydınlatma boşluğundan seslenen Hayriye Hanım'ın sesini zorlukla duymuş ve hemen mutfak camına koşmuştu.

-Hakan koş size telefon var.
Hakan koşar adımlarla dört katı indi ve hemen telefona sarıldı.
-Alo buyurun.
-Kimsiniz?
-Ben Hakan Ergüney. Siz kimsiniz?
-Ben Babür öğretmenin arkadaşıyım. Babür bugün tahliye oldu, haber vereyim dedim.
-Çok teşekkürler...

Hakan sevinçten havalara uçuyordu. Hemen apartmanın girişine çıktı ve annesiyle abisinin dönüşünü beklemeye başladı. Haberi annesine direk söyleyemezdi. Muazzam hanımın yüksek tansiyonu vardı ve aşırı heyecandan çok etkilenebilirdi.
Tıp fakültesinde okuyan abisi artık stajyer doktordu. Önce ona söylemeliydi.

15-20 dakika sonra annesiyle abisi sokağın başında göründüler. Hakan sevinçten yerinde duramıyordu. Az sonra onlarda apartmanın girişine gelmişlerdi. Hakan'daki gariplik ve coşku Muazzam Hanım'ın hemen dikkatini çekmişti.

-Ne o Hakan? Bu ne coşku böyle oğlum. Abin hapiste ama sen gülebiliyorsun!
-Ya anne bilmeden konuşma öyle.
-Neyi bilmiyorum ki ben.
-Yukarı çıkalım o zaman söyleyeceğim.

Annesi merdivenleri ağır ağır çıkardı.

-Hadi anne sen önden çık yavaş yavaş, ben de abimle bakkala fırına gidip ekmek alayım.
-Geç kalmayın ha! Gel de ne söyleyeceksen söyle bakalım.
-Tamam anne gecikmeyiz.

Hakan abisiyle sokağa çıktı.
-Abi bil bakalım ne oldu?
-Ne oldu Hakan çabuk söyle.
-Abim tahliye olmuş, bu gece evde olacakmış.
-Nerden duydun ki sen?
-Arkadaşı telefonla aradı.

İki kardeş sevinçle birbirlerine sarıldılar.

-İyi ettin anneme hemen söylememekle. Eve girsin de ben ona alıştıra alıştıra söyleyeyim.

Beş dakika sonra eve döndüler. İçeri girdiklerinde Muazzam Hanım salonda onları bekliyordu.

-Neymiş bakalım söyleyeceğin, hadi bekletme de söyle bakalım?
-Abim söyleyecek sana anne.

Abisi önce annesini salondaki tek kişilik çek-yata oturttu.

-Anne şöyle otur da anlatayım.
-Ne oldu kötü bir şey mi var?
-Yok anne tam tersine çok iyi bir haber var.
-Hadi o zama ne bekletiyorsunuz beni.
-Anne abim tahliye...

Cümlenin devamını getirememişti. Muazzam Hanım oracıkta bayıldı. Hemen tansiyonunu ölçtü ve gerekli müdahalede bulundu.

Yirmi dakika sonra Muazzam Hanım kendine gelmeye başladı.

-Bak bu şaka falansa ikinizi de öldürürüm.
-Anne bunun şakası olur mu? Bu gece gelecek abim.

O gece Muazzam Hanım ve dört oğlu gözlerini kırpmadan Babür öğretmeni beklediler. Sabaha karşı 05.30 da zil çalınca hepsi birden kapıya koştular.

Babür en alt kattan sesleniyordu.

-Ben geldimmmmmmmmmmmmmmm...

Hakan çıplak ayakla evden fırlamış ve merdivenleri üçer beşer atlayarak abisine koşmuştu.

-Abimmmmm şükürler olsun geldin.
-Şişşştttttt ağlama bakayım. Bir daha da ağladığını görmeyeyim.

Daire kapısına geldiklerinde Muazzam Hanım oğluna öyle bir sarıldı ki... Uzun süre kimse onları ayıramadı...



SÜRECEK...

13 Haziran 2012 7-8 dakika 45 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    👍👍👍Yorumsuzum👍👍👍

    😙😙😙Devamını merakla bekleyeceğim😙😙😙