Aşk Sensiz S/ağır - 7

Doktorlar sabah viziti için odaya girdiklerinde Barış'ın içinde tarifsiz bir heyecan vardı. Klinik şefi ;

-Günaydın Barış bey bugün nasılsınız?
-Çok iyiyim . Hepinize teşekkür ediyorum...
-Dur bakalım hemen teşekkür etme.
-Hayrola, bugün beni taburcu edecektiniz?
-Etmesine edeceğiz de Berrak hanım gelene kadar çıkmanıza izin vermeyeceğiz.

Şef bunları söylerken gülüyordu.
-Tamam tamam, tabi ki onu bekleyeceğim.
-İyi o zaman. İlaçlarınızı da yazdık. Hepsini düzenli kullanın ve 10 gün sonra da kontrole gelmeyi ihmal etmeyin.
-Merak etmeyin doktor bey. Çok dikkat edeceğim size söz veriyorum dedi..

Doktorlar çıkınca yavaşça yerinden doğruldu.
Pijamalarını çıkartıp günlük kıyafetlerini giymeyi düşünmüştü ama direk hastaneye getirildiğinden evden temiz kıyafet aldırması mümkün olamamıştı. Gene de kalkıp saçlarını düzeltti, elini yüzü yıkadı ve hastanenin berberini çağırtıp traş oldu.

Camın kenarındaki masaya doğru ilerledi ve yavaşça sandalyeye oturup dışarıyı seyretmeye başladı.
Bir süre sonra oda kapısının açıldığını fark etti.

-Ooooooo bakıyorum çok çabuk ayaklanmışsınız .

Gelen Berrak'tı ve o yüzündeki sıcacık gülümsemesiyle yanına geliyordu.

-Hoş geldin güzel kızım, nasılsın bakalım?
-Siz beni bırakında söyleyin bakalım siz nasılsınız?
-Bomba gibiyim Berrak .
-Belli belliiiiii... Eeee hadi bakalım kaçalım buradan.
-Kaçalım kızım...
-Hadi koluma girin .

Barış Berrak'ın koluna girdi ve usul adımlarla koridoru geçtiler. Asansörle aşağıya indiler ve kapının önünde duran arabaya bindiler.

Arabayı Berrak kullanacaktı.

-Nerde oturmak istersiniz?
-Senin yanında güzel kızım.
-Hadi o zaman geçin bakalım.

Berrak arabayı yavaş kullanıyordu ve sarsmamaya özen gösteriyordu. 30 dakika sonra Barış'ın evine vardılar. Barış tek katlı müstakil bir evde oturuyordu.

-Sizi eve bırakayım. İhtiyaçlarınıza bakayım ve hemen alışveriş yapıp geleyim.
-Hayır hayır dedi Barış. Sen beni eve bırak ve işine git. Gerisini ben hallettirtirim. Evin temizliğine gelen kadına haber verdim. O gelip alışverişimi yapar.
-Peki o zaman dedi Berrak.

Birlikte eve girdiler. Berrak hemen pencereleri açıp odayı havalandırdı.

-Evi dolaşabilir miyim?
-Tabi kızım ne istersen yapabilirsin.

Berrak odalara şöyle bir göz gezdirdi ve geri döndü. Evin girişindeki bahçeye baktı.

-Ohhh bu harika dedi...
-Pazar günü hava da güzel olacak. Sıkı bir kahvaltı bizi bekliyor.
-Evet Berrak. O günü sabırsızlıkla bekleyeceğim.
-Ben de efendim dedi Berrak.
-O zaman hadi bana müsaade dedi ve sarılıp öptü Barış'ı.
-Her şeyi ama her şeyi öğrenmek istiyorum. Olur mu?
-Tamam kızım söz sana her şeyi anlatacağım.

Berrak kapıyı kapatıp çıkınca Barış'ta bahçeye bakan pencerenin yanına gelmişti.

-Güle güle git Berrak. Yollarda dikkatli ol emi!
-Olurum olurum siz beni merak etmeyin. İyi bakın kendinize.
-Tamam tamam bakarım haydi işin rast gitsin dedi ve el salladı Berrak'a.

Sanki yıllar öncesine de el sallamıştı...


***

Pazar sabahını iple çekmişti. Sabah erkenden kalkıp duşunu almıştı ve en güzel kıyafetlerini giymişti. Berrak'ın gelmesine en az 2 saat vardı ama Barış çoktan hazırdı.
Yardımcı kadına talimatlar yağdırıyor ve her şeyin eksiksiz olması için azami gayret ve dikkati gösteriyordu.

-Beyaz örtüler ve bez peçeteler koy masaya. Çay sürekli sıcak kalsın. Sürekli masayı izle ve Berrak hanım bir şey isterse hemen yerine getir.
-Hayırdır Barış bey, neden bu kadar heyecanlısınız?
-Kızım geliyor da onun için.
-Kızınız mı? Benim bildiğim sizin iki oğlunuz var.
-İyi işte bir de kızım oldu. Hem sen işine baksana! Kek çok güzel olmalı, poğaçaları sıcak sıcak servis etmelisin. Aman Selma hanım göreyim seni kızıma mahcup etme beni.
-Tamam Barış bey siz merak etmeyin ben her şeyi en iyi şekilde hallederim.
-Yağmur yağmaz değil mi?
-Ne yağmuru Barış bey her taraf günlük güneşlik içiniz rahat olsun sizin.

Selma hanım mükellef bir sofra hazırlamıştı. İçerden mis gibi kek ve poğaça kokuları geliyordu. Barış bahçeye çıkmış çiçeklerine göz gezdiriyordu.
-Ben yokken iyi bakmışsın çiçeklere Selma hanım teşekkür ederim.
-Sizin gibi olmasa da elimden geleni yaptım Barış bey.

Ve bahçe kapısının önünde bir araba durdu. Barış heyecanla o yöne doğru baktı. Az sonra Berrak elinde bir buket çiçek bir de küçük bir paketle kapıda görünmüştü.

-Hoş geldin kızım nerde kaldın böyle?
- 11 de buluruz demiştik ve saat tam 11 şu anda dedi Berrak ve yüzündeki o harika gülümsemeyle gelip Barış'a sarıldı. Sonra da yanaklarından öptü.
-Çok şıksınız efendim
-Eeee böyle güzel bir hanımefendiye ev sahipliği yapacağım. Tabii ki şık olmalıyım.

Karşılıklı gülüştüler. Barış Berrak'a bahçedeki masayı işaret ederek ;
-Hadi bakalım masaya ... Ben iyice acıktım.
-Ben de efendim...

Berrak ellerini Barış'ın beline dolamıştı.
-Biliyor musunuz ben sizi özledim.
-Ben de seni özledim Berrak. İyi ki geldin güzel kızım.
-İyi ki geldim dedi gülerek Berrak...

Masaya otururken Barış Berrak'ın sandalyesini geri çekmiş ve onun oturmasını sağlamıştı.
-Çok naziksiniz efendim
-Siz de bugün çok güzelsinizi bayan.
-Ooooo bugün yağmur yağmıyor ama iltifatlar yağıyor...

Selma hanım porselen demlikle çayları servis etmeye başlamıştı bile.
Barış sürekli Berrak'ı izliyordu.
-İyi ama siz sürekli bana bakarsanız ben sofradan aç kalkmak zorunda kalırım.
-Affedersin tatlım.

Barış çok acıktım demesine rağmen daha henüz bir şey yememişti bile. Bir iki yudum çay içmişti sadece.

-Bunların hepsini bana yedirmeyeceksiniz değil mi? Bakın sonra şişmanlar ve çirkin bir kız olurum.

Berrak Öyle içten ve öyle sıcak konuşuyordu ki...

Daha sonra farklı konulara girdiler ve uzun süren, sıcacık sohbetlerle bezeli harika bir kahvaltı yaptılar.

-Selma hanım son çayımızı yan bahçede içelim.
-Olur Barış bey siz geçin ben hemen getiriyorum.

Barış Berrak'a elini uzattı ve ;
-Hanımefendileri bana eşlik ederler mi? Diye muzipçe sordu.
-Bilmem etsem mi acaba? Diye cevapladı Berrak ve gülüştüler.

Yan bahçeye geçtiklerinde iki kişilik bir masa onları bekliyordu. Bembeyaz bir örtü ve bahçeden toplanan çiçeklerin doluştuğu bir vazo vardı masada.
-Ahhh dedi Berrak bunlar harika.
-Beğendiğine sevindim Berrak. Her çiçeği ben diktim ve onlara gözüm gibi baktım.
-Çok güzeller
-Senin kadar değiller...
Berrak bu söz üzerine tekrar yanaklarından öptü Barış'ı.

-İyi ki o gün sizle tanıştık. Gerçi pekte hoş bir tanışma olmamıştı ama. Gene de sizinle dost olmamızı sağladı.
-Evet Berrak aynen öyle oldu. İyi ki de oldu ama. Baksana harika bir kızım var artık.
-Şımartmayın beni lütfen...

-Hadi oturalım Berrak.
-İyi ama dikkat ettim siz ilaç içmediniz. Ben hemen alıp geleyim.
-Sen otur kızım Selma hanım getirir.
-Yooo hayır ben alır gelirim.

Berrak bir solukta ilaçları alıp gelmişti.
-Hadi bakalım önce bunlar içilecek. Sonra da upuzun bir sohbete geçeceğiz.

Barış ilaçlarını içerken söze nerden başlayacağını bilemiyordu. Oysa iki gün boyunca neyi nasıl anlatacağını defalarca düşünmüş ve planlamıştı.

-Evet Berrak upuzun bir sohbet bizi bekliyor.

Selma hanım çay fincanlarını masaya bırakıp sessizce geri çekilmişti. Barış sohbet sırasında yanlarına gelmemesini tembih etmişti...





Sürecek...

28 Mart 2011 7-8 dakika 45 öyküsü var.
Yorumlar (4)
  • 13 yıl önce

    Öykünün 7. bölümü tam bu havalara uydu🙂

    Bu bölümü sevdim,herşey güzel..

    Fırtına öncesi sessizlik,8. bölüm biraz hüzün olacak gibi..

    Gelsin devamı👍

  • 13 yıl önce

    8, bölüm heyecanlı olacak çok merak ettim Berrak Elçin le Barış ın kızı mı 👍👍👍Bu arada anlatım o kadar doğal ve içten ki kendimi o kahvaltı masasında çay içer gibi hissetim ...İnsan okumuyor yaşıyor gibi öyküyü...

  • 13 yıl önce

    Müthiş bir anlatım. Kutluyorum. Saygılarımla.

  • 13 yıl önce

    konuya hakimiyetin verdiği bir özgüven, etkili bir anlatımla birleşince böyle oluyor demek...

    içtenlikle kutluyorum.