Ben Şoförüm
Ben uzun yol kargo şoförüyüm bir çocuğum var, evliyim.Zamanımın çoğu yollarda geçer.ayda bir ya da on beş günde bir evime anca uğrarım.Eşim ile çok iyi anlaşırız ve eşim bana çok bağlıdır.
Eşimin bir arkadaşı vardı ve hemen her geldiğimde bizde olurdu.Ben gelince eşim gitmesini ister ancak o kolay kolay gidi vermezdi.Hatta kocasını da alıp getirir beraber geç saatlere kadar oturur sohbet ederdik.Bu komşuluk ve dostluğumuz o kadar ilerlemişti ki, aileden biri olmuşlardı adeta.Her sırlarımız birbirimizce bilinirdi.
Sohbetlerde eşimin arkadaşı benim ile sohbet etmeye çalışır ve eşimin kıskanmasına sebep olurdu.Eşim bu durumu sevmese de başka yakın arkadaşlık kuracak biri olmadığı için katlanmaya çalışırdı.Yine bir gelişimde sohbet esnasında onların memleketine yük götüreceğimi öğrenmişti.Uzun zamandır ailesini görmediğini söyleyip kendisinin de gelebileceğini söyledi.Daha ben cevap vermeden kocası da onu götürüvermemin iyi olacağını söyledi.Eşim bana ,ben eşime bakıp şaşkınlığımızı belirttik.Tabi ben şaşkın ama bir o kadarda isteksiz olabileceğini belirttim. Eşim sinirden kıpkırmızı olmuştu. Fakat kadının kocası hiç istifini bozmadan çok iyi olacağını söylüyorduBende yarın gece on iki gibi yola çıkacağımı ,şayet gidecek olursa o zamana hazırlanmasını söyledim.Yolculuğun gayet yorucu ve sıkıcı olabileceğini de tekrarlayıp bir kaç anımı anlattım.Ertesi gün akşam on bir gibi geldiler ellerinde küçük bir eşya valizi ve çıtı pıtı giyinmiş şekilde hazırlanmış.Hani derler ya''etekleri zil çalıyor''. Kelimenin tam anlamıyla öyleydi sanki.Eşim birer kahve getirdi içtik ve arabaya doğru yöneldik.Kocası bizi arabaya bindirdi ve biz hareket ettik.Yolda ilerlerken bir müddet ikimizde sessiz ve arada bir birbirimize bakarak sanki bir gariplikler yaşayacakmışız gibi tekrar yola bakıyorduk. Epey yol aldıktan sonra bana bu mesleğin çok zor olmalı diye söze başladı. Eşim ile olan özel hayatım hakkında sorular soruyordu. Ben de muhabbetin varacağı yeri az çok tahmin ettiğimden kaçamak cevaplar veriyordum.Bana bakıp bakıp hem gülümsüyor hemde iç çekiyordu.Sanırım üç saat falan yol gittik. Ben uykum gelmeye başladı dedim.O da o zaman bira dinlenelim hem sen hem ben az uyuruz dedi.zaten sıkıldık ikimizde dedi ve benim yüzüme bakıp onaylama mı bekledi.Ben güldüm ve tamam anlamında başımı salladım.Az ileride yol kenarında bir dinlenme yeri var orada konaklarız dedim.Parka aracı çektim ve arabayı stop ettim.Yalnız bir sorun var dedim ;arabada yatak tek sen koltukta uyursun dedim.ses etmedi ama onaylar gibi de durmadı yüz ifadesinde. Ben yattım üç beş dakika sessizce durduk ikimizde.Sonra o sessizliği bozdu ve rahat edemediğini o nedenle ayak ucuma gelmek istediğini belirtti.Tabi ben niyetini anlamıştım ama bilmezlikten gelip rahat edecekse gelebileceğini söyledim.
Birden koltuktan kalkıp poposunu ayağımın üzerine koyuverdi.Ben az geri çekip yerleşmesine müsaade ettim.Ayaklarım üşüdü senin örtünün altına koysam olur mu dedi ve gülümsedi..Bende neden olmasın dedim bir müddet sakince durduk.sonra benim ayaklarımdan tutup bacak arasına aldı ve kaç gün sıcak yer gördü ki bunlar az ısıtayım dedi ve kahkaha attı.Tabi ki ben her ne kadar olacakları tahmin etsem de hiç bilmezlikten gelip sakın yanlış anlama ama benim ayaklar gaz fren pedallarına basmaya alışkın olduğu için onu ürkütebileceğini söyledim. O da en samimi arkadaşımın kocasısın seni rahat ettirmek benim görevim çekinme dedi.iyice elleriyle ayaklarımı kavrayıp kendine doğru çekti.
Anladım ki kadın bana tamamen göz koymuştu.Ben ne kadar itiraz etsem de olanlar olacaktı. birden varacağımız yere daha çok olduğunu onun için bu ısınma işine ileri ki saatlerde yorulunca bakalım diyerek aracın direksiyonuna geçtim.Sabah beş civarı bir restoran önünde durduk.Beraber birer çorba yedik ve çayımızı da içip yola koyulduk sabahın ilk ışıkları ile memleketine giriş yaptık.Hele kahvaltıdan sonra ağzımızı bıçak açmadı desem yeridir.
Onu ailesinin evine bırakıp yükümü boşaltmaya gittim.Yeniden öğle sonra tekrar yük yükleyip evin yolunu tuttum.Eve geldiğimde olanları eşime anlattım. Her ne kadar bana güvense de oradan taşınmaya karar alıp iki gün sonra o beldeden taşındık.Anladım ki sık muhabbet çıkarsız olmuyormuş ve sonu mutlaka ayrılık getiriyormuş. Hep atalarımız boşuna bir şeyi kural haline getirip söz söylememişler.'' sık muhabbet tez ayrılık getirir''Anadolu muzun tecrübeli ataları mekanları cennet olasıcalar güzel yurdumun güzel insanları....
kamyoncu dostlarımızın anılarından bir kesit
Maalesef ahlaki değerlerini yitiriyor bazı insanlar Erdal bey
Çok ibretlik bir anı. Duyuyoruz böyle şeyleri. İslamda sedd-i zerai diye bir şey var bizler unutsak da. Yani kötülüğe giden yolları kapamak. Bu devirde de insanlarla ilişkileri kısıtlamak şart oldu maalesef bu bozulmadan dolayı. Kaleminize sağlık.