Bir Aşk Hikayesi ( 08.08.1943 ? 08.08.2010 )

Hatice, elindeki kâğıda baktı. Baktı, bir kez daha baktı. Kimselere göstermek istemediği gururun ışığı yansıdı kâğıda, gözlerinden. Uzun yıllardır hayalini kurduğu şey gerçek olmuştu. Mezun olmuştu. Artık öğretmendi. Hatice öğretmen di.

Elindeki kâğıda dalmış gitmişken bir kıpırtı hisset yanı başında. Başını kaldırmadan göz ucuyla baktı; o kâğıdın aynısını tutan genç bir adam duruyordu yanında.

1943 yılının o günlerinde cesaret edemedi dönüp bakmaya, yüzüne.

.../...

Mahmut, sevincinden çığlıklar atmak istiyordu. İzleyenleri mest ettiği Harmandalısını oynamak istiyordu. Okul bitmişti ve o artık öğretmendi. Öğretmen Mahmut. Elindeki kâğıda baktı, gururla. ' Bitti ' dedi içinden. Hemen eve gidip haber vermek istiyordu, ailesine. Telaşla döndü. Döndüğü anda burun buruna geldi genç kızla. İlk gördüğü; elindeki kâğıttı. Mezuniyet kâğıdı. Utandı Mahmut. Özür diledi sessizce. Yürüdü gitti.

.../...

Mahmut ve Hatice aynı okulda göreve başladılar. Birbirlerinden habersiz. Haberli olmaları bir şeyi değiştirmezdi zaten. Çünkü yasaktı o yıllarda; kızlar ve oğlanlar bakışmazlardı. Karşılaştıkları okul kapısından hafızalarında kalan tek şey; ellerinde tuttukları mezuniyet belgeleriydi. Ses, yoktu. Görüntü, yoktu.

.../...

Okuldaki amirleri ikisini pek yakıştırmışlardı birbirlerine. Durumu ailelerine açtılar. Aileler de uygun görünce, Mahmut ve Hatice'nin evlenmelerine karar verildi.

Evlendiler. 8 Temmuz 1943 tarihinde. 08.08.1943

Tesadüf oydu ki; Mahmut'un doğum günü de 8 Ağustostu. 08.08.....

Yıllar yılları kovaladı ve aradan altmış yıl geçti.

Mahmut ve Hatice'nin altı çocukları oldu.

Altmış yıl sonra.

Tam altmışıncı evlilik yıldönümlerini kutlayacaklardı ki....

Mahmut, aralarından ayrıldı.

Takvimler 08.08.2003'ü gösteriyordu.

.../...

Altmış yıl sonra yalnız kalmıştı Hatice. Yıllarını birlikte geçirdiği, beraber büyüdüğü, çocuklarını doğurduğu Mahmut yoktu artık.

Zordu Hatice için. Zordu alışmak, yalnızlığa. En önemlisi de Mahmutsuz hayata alışmak çok zordu.

2010 yılının bir gününde kızına şöyle dedi Hatice:
' Dün gece rüyamda babana bir mektup yazdım.'
Sordu kızı:
' Ne yazdın anne? '

' Seninle karşılıksız bir aşk evliliği yaptık. Evlenmemizi amirlerimiz ve ailelerimiz istedi. Güzel günlerimiz oldu. Tartıştığımız günlerimiz de oldu. Kavgalarımız da oldu. Şakalaşmalarımız da oldu. Yeri geldi; sen sustun. Zamanı geldi; ben sustum. Bazen de birlikte sustuk. Altmış sene birlikte yaşadık. Altmışıncı senemizi kutlayacaktık ki; öldün. Neden? Sen, çok güzel Harmandalı oynardın. Hadi gel, bir de herkesin gıptayla izlediği valsımızı yapalım.'

.../...

Hatice öğretmen 08.08.2010 aramızdan ayrıldı. Rüyasında eşine bu mektubu yazdıktan kısa bir süre sonra.

Karşılıksız bir aşkla başlayan altmış yıllık evliliğin şifresini tamamlamış oldu. Sekizinci ayın sekizi.

.../...

Mahmut ve Hatice gerçekten yaşadılar ve öldüler. Altı çocukları ve torunları oldu. Ben onları haberleri izlerken tanıdım. Okuduğunuz öyküye çok az katkım oldu. Benden çok önce yazmışlardı onlar kendi öykülerini.

Sekizinci ayın sekizinde...

.../...

İnanır mısınız? Böyle şeylere...
İnanmasanız da hayat inandırıyor.


08.08.2010...şifreyi bozmamak, Hatice ve Mahmut öğretmeni rahatsız etmemek, üzmemek için.
İzmir

.

12 Ağustos 2010 2-3 dakika 17 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar