Bir Beylğin Çöküşü

Dorukları buz tutmuş,sivri tepelerin,akarsularla yarılmış derin vadisinde,iç içe girmiş ve toprak evlerin oluşturduğu,iki katlı,yontma taş konakta,büyük bir sessizlik ve heyacan hakimdi.

Ev'in büyük oğlunun çocuğu doğmak üzereydi,Büyük baba,ellerini oğuşturarak,sofada bir sağa,bir sola turalıyor,heyacanını bastıramıyor,sürekli gümüş tabağını açıyor,kaçak tütünden sarmış olduğu sigarasını,kehribar ağızlığına takarak sigarasının dumanını ciğerlerine dolduruyordu.Nihayet kapı açılmış,
koşarak gelen ebe,gözünüz aydın Dursun ağa,bir oğlumuz oldu,diyerek müjdesini vermişti.

Mavi ve turuncunun hakim olduğu,kuşağının arasını elini hızla sokarak,çıkarttığı iki altını Gül kız ebeye vermiş,yine sigarasından bayram havasıyla,derin bir nefes çekmişti.Dursun ağa,ilk defa büyük baba oluyor,parlayan gözleriyle ilk torununu koklama ve sarılma hevesiyle,kapıya yanaşıyordu.Fakat gül kız ebe,kapıyı kapamış,daha sonra diyerek,onun isteğini ertelemişti.Akşama kadar sabırsızlıkla,merakla bekleyen Dursun ağa:

_Getirin veleti,diyerek,gür sesiyle haykırmıştı.Kundaklanmış sıkı sıkı sarılmış bebek,Dursun ağanın kolarına verildi,Dursun ağa,prıl pırıl parlayan bebeğin gözlerine bakarak yanağına bir öpücük kondurmuş,ne kadar da bana benziyor diye,mırıldanarak,yüzündeki hatlar değşimiş,o sert mizaçlı ağanın yüzü,mutlu ve gülümseyen çizgilerle dolmuştu.

Dursun ağa bebeği,tekrar kokladıktan sonra önce Allah'a,sonra size emanet,ona canınız gibi bakın diyerek,ebenin kucağına vermişti.
_Şu anda benim en değerli varlığım bu bebektir,gözümde intibar kazanmak istiyorsanız,ona gözünüz gibi iyi bakın,ona vereceğiniz her emek bana verilmiş sayılacaktır.deyip sert adımlarla yürüdü.sedire yayılmış,kalın minderinin üzerine oturarak,bağdaş kurdu,Şömine de büyük bir çatırdıyla yanan ocağa doğru bakarak derin bir iç geçirdi.

_Şerif çayı demle,ocaktaki çay suyu kaynıyor,diye seslendi.Şerif konağın kapısını aralayarak,elinde çaydanlık,ve koltuğunun altında sıkıştırmış olduğu kuru odunlarla konağa girdi.Heybetli bıyıkları,hafifçe buz tutmuş kot pantolonunun dar poaçalarını,içine sokmuş olduğu kalın yün çoraplarından ince buz parçacıkları sarkıyordu.

_Dursun ağa:Şerif ne avladın diye sordu.

_Şerif: iki keklik,bir tavşanla döndüm ağam,diye cevap verdi.
,
_Dursun ağa:Desene akşama ziyafetimiz var diyerek,Şerife çayını getirmesi için işaret etti.Şerif çok iyi bir avcı olup,çok sevdiği mavzeriyle haftada iki defa ava gider,hiç eli boş dönmezdi.Tüm ailesinin geçimini Dursun ağa karşılar ona öz kardeşi gibi itibar gösterirdi.Şerif te bunun bilincinde olduğu için Dursun ağayı babasından çok severdi.Dev gibi adam,Dursun ağanın önünde kendini hiç'e sayar,ama en zor olayların karşısında arslan gibi mücadele ederdi,Dursun ağa gayet uzun boylu,çok güçlü,heybetli bir adamdı,Karakteri ve ilmi devrin ilmiyle eşti.çok okur,ve kültürlü insanları dinleyebilmek için ya davet eder,ya da kendi ziyaret ederdi,fındığı iki parmağının arasında kırardı yanakları al al,kaşları kalın ve gürdü,kemer burnuyla yüzünün ortasına oturmuş ona ayrı bir heybet katıyordu.Yavaşça yerinden doğruldu,konağın hakim mavi dokusu içersinde ellerini arkasında birleştirerek,hafif kambur vaziyette dokuma halılar üzerinde,
bir aşağı bir yukarı yürümeye başladı.Şerif. dedi:Otur sana bir şeyler anlatmadığım bir şeyler anlatacağım,gençliğimi anlatacağım,diye seslendi.Tam o sırada kapı çalınmış,Dursun ağa,ordamısın diye,bir ses seslenmişti.

_Şerif: Buyrun ağam burdayım diye cevap verdi.

Boz ağa kapıyı sonuna kadar açıp içeri girdi,Dursun ağanın yanındaki mindere bağdaş kurarak ilişiverdi.

_Dursun ağa. şerife çocukluğumu anlatacaktım,sende dinle,diye söze başladı.Yıl:1914.Mayıs'ı.babam ve amcalarım,babam Ömer ağa,Amcam Feyruz SÜLEYMAN,Ruslara karşı savaşmak üzare cepheye gittiler,Ben daha yedi yaşında,henüz bir şeylerin farkına varamayacak kadar küçüktüm.Aklıma geldiği,kadarıyla bu konak Rusyadan getirilmiş koltuklarla donatılmış,evin içindeki büyük avludan,evin içindeki tandır başına kadar her yeri evin her köşesi uygun yakışan,eşyalarla döşenmişti.Babamın odası,pirinç başlıklı karyola başlıklarıyla ve taşlarla süslüydü,onun üzerinde keyifle uzanıp yatmayı çok severdim,Aniden ne olduysa oldu.Annem: hadi gidiyoruz dedi,elimden tuttu,binmiş olduğu at'a,beni kucağına oturttu.Her gün sabahleyin kalkarak seyretmiş olduğum dönemeçli,eğri,büğrü yollardan köyden hızla uzaklaşarak,bilmediğim bir yere doğru gitmeye başlamıştık.Anneme ne oluyor diye sorduğumda,


_ANNEM:Gezmeye gidiyoruz oğlum diyerek cevap verdi.Büyük bir kalabalıkla,hızla ilerliyorduk.daha önce hiç görmediğim,derecede büyük bir hızla akan,bir suyun kenarına geldik.ANNE bu ne diye sorduğumda,annem suyun Çoruh nehri olduğuınu söyledi,artla sudan geçerken,kafam dönüyor,ve suyun bizi içine çekeceğini zannediyordum.annemin ayakları suya değiyor,fakat atlar aldırmadan sudan geçiyordu.Daha sonra bu büyük suya katılan bir derenin kenarındaki,yoldan hızla dere yukarı,yolumuza devam ettik,altı saatlik bir yolculuktan sonra,ilk defa başka bir köye gitmiş oluyorduk.Köylü bizi karşılayarak,herkesi paylaştırıp gittiler,fakat biz annemle,hiç tanımadığım iki kadın ve gençle orda bekliyorduk
_ .Annem: yanındaki kadına,açıkta kalan olmadı değilmi?diye sordu.hayır hanım olmadı,herkesi yerleştirdik,diye cevap verdi,Buyrun gidelim,sizde istirahat edin,diyerek tebessümle önden yola düştü,biz onu takip ederek,daha sonra öğrendiğim,köy'ün ağası olan Ali bey'in konağına yerleştik.




Not,bu yaşanmış ve devamı olan gerçek bir öyküdür.

12 Ocak 2011 5-6 dakika 19 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar