Bir Fincan Kahvenin Hatırlanan Manisi
Sene 1955 -1956 . Genç muallim ,ilk defa geldiği köyde kahvehaneye uğrar. Kahvehanedeki herkes bu genç muallimi saygıyla ve merakla ayakta karşılar.
Tombul yanaklı tombul göbekli yaşlı başlı kahveci köye muallim olarak yeni atanan kara yağız delikanlıya “hoş geldin” diyerek bir fincan kahve getirmek üzere eski püskü ocaklığa doğru yönelir. Bu arada köyün belli başlı ihtiyarları merak içinde yeni muallimin etrafını sararak çeşitli sorular sorarak onu tanımaya çalışırlar.
Bir müddet sonra, yürürken hafif aksayan kahve sahibi elinde bir fincan kahve ile yanlarına gelir ,afiyet olsun dedikten sonra diğer müşterilerle ilgilenmek üzere masadan ayrılır.
Kendisine gösterilen saygı ve ilgiden son derece memnun olan genç muallim ,gitmek üzereyken kahve fincanının yanına bir miktar bozuk para bırakarak ayağa kalkar. Tam o sırada kahvehaneci:
Muallim Bey Muallim Bey !
Kahvem yemenden gelir yolu ırak
Verdiğin para yetmez ,azıcık daha bırak manisini söyler.
Genç muallim kahveciye dönerek;
Bey amca ! Bey amca !
Bilirim kahven yemenden gelir yolu ırak
Verdiğim para idare etmezse sen de bu kahveciliği bırak der….
Kahveci gözleri yaşlı bir vaziyette, büyük bir sevinç ve heyecanla genç muallimin boynuna sarılır. Ağlamaktadır.Herkes hayretler içinde :
- Hah işte aldın mı cevabını ! Nasılmış ? diyerek bu mutlu ana tanıklık ederler.
Meğer ,uzun bir süredir bu maninin devamını hatırlamaya çalışan kahveci, köye her yeni gelen misafire bu maniyi söyler fakat yanıt alamazmış.
Sonunda gözleri yaş dolu ve elinde kağıt -kalemle bu karayağız delikanlının yanına tekrar gelerek kendisinin hatırlayamadığı kısmını ,devamını ,not etmiş.
İşte öğretmen ,işte halk,İşte merak ,İşte Cevap !
hea 06.08.2025 16.00
Beğenileriniz ve günün yazısı seçilmesinden dolayı çok teşekkür ederim.Sağolun varolun.