Çakalın Derdi Acaba Neydi

.........Bilenler iyi bilirler köy yaşantısını. Köylerde kış gelince vakit geçirmek veya bir iş ile uğraşmak güçtür. Yok denilecek kadar da azdır. Hayvanları olan hayvanlarına bakar, odunu olmayan kışlık odununu getirir, tarlası olan tarlasının kışlık bakımını yapar. Velhasıl kışı geçirmek için bir şeylerle oyalanır köylü.
...... Anlatacağım öyküde kışın bir köy odasındaki yaşantıyı dile getirmekte. Dedim ya köylü olup köyde yetişenler iyi bilirler, köylerdeki köy odalarını. Burada köyün gençler olsun yaşlıları olsun kışın tadını daha güzel çıkarmak için bir araya gelip hoş sohbetlerde bulunurlar. Yani bir nevi sosyal aktivite de bulunur köylüler kendilerince.Köylerde eskiden nerede böyle tv, telefon veya en ufak bir teknoloji denilen şu illet. Yok, insanoğlu vakit geçirmek kışın tadını çıkarmak için böyle odalarda günlerini geçirirlerdi teknolojiden uzak.
...... Böyle bir kış günü idi. Bizim köyde bulunan geç odasında gençler toplanmış sohbet ediyorlardı kendi aralarında. Odada ben diyeyim on, siz deyin onbeş kişi ya vardı ya yoktu. Ama sohbet koyu vede çokta hoştu. Böyle şimdiki gibi eften püften sayılacak sohbetlerden değildi sizin anlayacağınız. Sohbetin cidiyetliğini herkes benimserdi.İşte o gün aralarında şu sohbet geçiyordu.
...... Bizim muhtarın Ahmet söz aldı. Dedi ki; arkadaşlar bu yıl safariye çıkmayacak mıyız. Bakın kış geldi. Av mevsimi de açıldı, dışarıda avlanmak için güzelde kar var. Yani böyle hava böyle bir gün daha yakalayamayız bir daha.Hem yapacak herhangi bir işimizde yok. Eğer herkes müsait olursa gelin derim yarın safariye çıkalım. Hem kimin nasıl avcılık yaptığı da ortaya çıkar. Anlatır durursunuz yalandan dolandan. İşte ben öyle avcıyım, ben böyle avcıyım. Görelim bakalım kim nasıl avcı. Odada bir sessizlik belirdi ve arkasından fırıldak Necmi söz aldı.
...... Necmi;35-40 yaşlarında gençliğini geçirmiş fakat yinede gençliğinden vazgeçememiş yalancının üç kağıtcının birisidir kendisi. Dedi ya arkadaşlar hakikaten siz nasıl gençsiniz böyle. Ahmet kardeş doğru söyler. Niye bir safari düzenlemiyorsunuz ki. Hem bir abinin olarak ben de sizinle gelirim. Dağları buralarda benim kadar iyi bilen var mı ki bu köyde. Yok, ee o zaman daha ne susarsınız. Yarın tezinden yok safariye çıkıyoruz. Bugün biraz erken dağılalım. Yarın sabah gün ağarmadan yola koyuluruz. Şimdi burada herkesin ne getirip getirmeyeceğini listeleyelim.
...... Yaz Ahmet ben işte hepimize yetecek kadar ekmek getiririm. Sırasıyla herkes yazdırsın bakalım ne getirebilecekse. Değil mi kardeşim sonuçta safari bu.Kış bu.Ne yapacağı veya yapacağımız belli olmaz. Günübirlik deriz dönemeyiz değil mi?Hadi herkes yazdırsın listeye kendi getirebileceğini....
...... Sırasıyla odada bulunanlar yazdırdılar getirebileceklerini.Ve arkasından tekrar başka konulara verdiler kendilerini. Ha bu arada da çaylarda olmuştu çoktan. Odanın meşhur da çaycısı vardı elbet. Adı Mustafa idi. Bir çay yapar namussuz sanki mübarek tavşan kanının tıpkısı. Nasıl yapar,ne eder de o kadar güzel çay yapar söylemez sırrını. Neyse lafı fazla uzatmayalım da soğutmadan içelim tavşan kanı çaylarımızı.
..........Çaylar içildi.Hoş sohbetler edildi.Ve zamanda bayağı ilerledi bu arada.Fırıldak Necmi kalktı hemen ayağa.Dedi;arkadaşlar yarın gün ağarmadan burada göreceğim hepinizi.Gelmeyen olursa eğer gelir ayağınızdan sürüyerek çıkartırım yatağınızdan ona göre ha.
.....Her şey kararlaştırıldı. Liste hazırlandı.Herkes evinin yolunu tuttu gecenin o saatinde.Tabi sabah erken kalkmaları gerekiyordu. O yüzden bugün sohbet kısa ve öz oldu. Etrafı temizlemekte yine bizim çaycı Mustafa'ya kaldı tabi ki. O da şöyle etrafı kabadan temizleyip evinin yolunu tuttu. Çünkü sabah o da erken kalkacaktı.
..... Nihayetinde tan yeri ağarmaya başladı. İlk önce kılavuz fırıldak Necmi geldi odaya. Elinde akşam yazdırdığı gibi ekmeklerle. Kendisi kılavuzluk yapacak ya tüfek almamıştı omzuna. Biliyordu herkes onun dalavereci olduğunu. En hafifinden onun için en ağır yük. Buda neydi tabi ki ekmek. Arkasından yavaş yavaş gençler toplandılar odaya. Ha bizim garip çaycı Mustafa erken gelip çay hazırlamıştı onlara. Gelen çayını alıp beklemek için oturdu diğerlerini. Neyse herkes gelmişti. Kim ne getirecekse getirmişti yanında.Fazla gün ağarmadan koyuldu millet yola.
..... Akşamdan her şey konuşulmuştu. Kim kiminle gezecek,kim ne avlayacak. Tabi safarinin kuralı bu.Gruplar halinde farklı avlar yapmaktı amaç. Bu sayede doğanın düzenine de fazla zarar gelmeyecekti elbet.Av yapılacak yere varıldı nihayetinde. Burası köyün yukarısında bulunan yarı meşelik yarı çamlık,yarı çalılık bir yayla dağıydı. Önce tabi ki bir dinlenmek yorgunluk atmak gerekliydi.Yaylada bulunan bir köylünün yayla evine geldiler sonunda.Oturdular bir ateş yaktılar ısınmak için ocakta.Ateş yanarken de herkes son hazırlıklarını yapıyordu avlanmak için.Kimisi kamasını,kimi tüfeğini,kimide fişeklerini gözden geçiriyordu sigaralarını ağızlarında tüttürerek.
.....Gruplar kendi avlanacağı mevkilere doğru yola koyuldular yavaş yavaş.Tavşan avlayacak tavşanın bol olduğu yöne,tilki avlayacak tilkinin bol olduğu yöne,domuz avlayacaklarda domuzların yatak yerlerine doğru yola koyuldu.Fazla av yapmakta yasaktı aldıkları karara göre.Her grup 3 hayvanı geçmeyecek şekilde av yapacaktı.Çünkü aralarında böyle karar almışlardı.
..... Bizim fırıldak Necmi domuz avcılığı yapacakların gurubuna katıldı.Hani dağları en iyi o biliyordu ya. Domuz yataklarını gösterecekti sözde avcı gruba. Herkes biliyordu neyin nerede avlanacağını. Epey zaman geçtikten sonra fırıldak Necmi bir şeyler bahane ederek yayla evine geri döndü. Diğerleri avına devam ettiler.
..... Bu arada öğle saati geçmiş ikindi vakti yaklaşmıştı. Dururken tavşan avcı grubu ellerinde iki tavşanla göründü karşı ki yamaçtan. Yayla evine geliyorlardı, tavşanları temizleyip akşam yemeği hazırlamak için. Eve geldiler elindeki tavşanlarla birlikte. Ocakta ateş yanıyordu.Çünkü bu görev için çaycı Mustafa görevlendirilmişti. Ateşin üzerinde taptaze sıcacık çay kaynamaktaydı gelenler içsin üşümeleri geçsin diye. Birer çay içtikten sonra tavşanlar gerekli temizlik yapıldıktan sonra pişirilmek üzere ateşin üzerine getirildi. Bu arada yavaş yavaş diğer gruplarda dökülmeye başladılar yayla evine. Herkesin dilinde şu vardı. Avladıkları hayvanların nasıl avladıkları. Avcı işte vuramasa da sallar ya.İşte sallıyordu herkes böyle kaçtı, şöyle vurdum.Hepside birer palavraydı tabi ki. Maksat sohbet olsun, zaman geçsin.Kimsede kimseyi kırmazdı bu palavralardan dolayı.
...... Derken tavşanlar pişmiş, bütün grup toplanmıştı yayla evinde. Sofrada hazırdı bu arada.Oturdular sofraya kimi bağdaş kurarak, kimi diz çökerek. Tadını çıkartıyorlardı safaride avladıkları tavşanın etiyle. Yemekler yenildi.Doyan sofradan ayrılarak bir kenara çekildi. Bunun üzerine bi sigara yakılmazsa olmazdı elbet. Fırıldak Necmi yeleğinin cebinden bi maltepe sigara paketi çıkartarak dağıttı orada bulunanlara.
....... Çaycı Mustafa ateşe odun atmak için bir ara dışarı çıktı. Ne olduysa o zaman oldu zaten. Bu dağlarda hiç görülmemiş bir hayvan evin biraz uzağında dilini çıkartmış eve doğru bakmakta. Mustafa biraz afalladı önce. Hemen içeri koşarak;arkadaşlar dedi. Dışarıda hiç görmediğimiz bir hayvan türü buraya doğru gelmekte. Orada bulunan diğer gençler merakla tüfeklerine sarılıp dışarı fırladılar birden. Muhtarın Ahmet fazla beklemeden ateşledi birden tüfeğimi. Yaraladı hayvancağızı. Yere yığıldı hayvan. Arkasından yavaş yavaş yaklaştılar,onu öldürmekte istemiyorlardı tabi ki. Fırıldak Necmi atıldı birden. Ben bu hayvanı tanıyorum diyerek.Dedi bu bir Çakal. Tabi ki çakal olduğunu onlarda yanına vardıklarında bildiler ama çakalın buralarda acaba işi neydi.Gezmezdi buralarda çakal. Nasıl oldu da buralara yolu düştü veya düşürüldü.Bu bir şaşkınlık verici,birazda düşündürücü olaydı.
...... Neyse olayı fazla uzatmayalım çakalın gerekli bakımını yaptıktan, acıkan karnını doyurduktan sonra tekrar bırakıldı doğal ortamına. Bu arada akşamda olmuştu. Belli ki gitmek için yola çıkmak gerekiyordu. Hep birden herkes toparlanarak daha fazla karanlık çökmeden yola koyuldu oradakiler.
.......Herkesin aklında da şu vardı bende de olduğu gibi acaba Çakalın derdi neydi, onu buralara sürükleyen sebep ne olabilirdi.

(Kısaltılarak bir özet halinde siz okuyuculara bu öykümü saygıyla sunarım)

02 Kasım 2009 8-9 dakika 3 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    çok güzel hikaye edilmiş köy ve köy odasındaki sıcak ortam av öncesi ve sonrası..ama çakalın orda ne işi vardı hikayede anafikir çakalla nasıl bağdaşıyordu onu anlamadım👧 tebrik ederim👍