Çift Hapşuruk

UNUTAMADIKLARIM

Haziran aylarında yaylalara çıkarız ineğimizi koyunlarımızı otlatıp yağımızı
peynirimizi yapardık bir de torbalarda süzdürüp tuzlayıp yoğurup elimizle küçük küçük kalıplar yaparak yaygının üzerine yerleştirip güneşte kurumaya bırakıyoruz.
Bunun adına kurut diyoruz, anam şeker torbalarını biri birine ekleyerek büyük bir kurut yaygısı dikmişti, anam o diktiği yaygıyı derede yıkadı. Yukarı çıktık bir kayanın başına serdi sekiz dokuz yaşlarındaydım...
Beni de o yaygını başına oturttu tembihledi yaygıya göz kulak ol dedi. Eve gitti, benim de yanımda birkaç arkadaşım var onlarla oyuna daldım. Bir de baktım ki yaygıyı çalmışlar hemen eve koştum. ''Anaaa yaygıyı çalmışlar.'' dedim anam bana bir iki şaplak vurdu. Azarlamaya başladı seni yetimce kal dedi şimdi ben ne yapacağım. Anam hem iş yapıyor, hem beni azarlıyor bıktım usandım azar işitmekten..
Akşam güneşi de yavaş yavaş batıyor bu kadın beni bu gece yatırmaz dedim.
Bir çare düşünüyorum gidip gelip beni azarlıyor bende anamın bir huyunu biliyorum...
Çift hapşuruğa çok inanıyor onun için bir uğur gidip gelip azarlıyor arada dürtüklüyor... Kendi kendime düşündüm çift hapşurmam lazım yerden bir yerden bir tüy buldum. Burnumu kurcaladım hapşurdum anam bir yürekten haak Allah dedi... Birde burnumun öbür tarafını kurcaladım hapşurunca anam çok şükür dedi... Çifte sabur geldi yarın arar yaygıyı bulurum dedi bende rahatladım azar da işitmiyorum...
O geceyi sabah ettik anam erkenden kalktı mahalleye yaygıyı aramaya çıktı.
Hiç kimse gördüm dememiş en az iki saat komşuları dolaşmış. Geldi anam ne gele ter kan içinde kalmış gelir gelmez yine beni azarladı. Bir iki yapıştırdı akşam çift sabır geldi ben rahat ettim dedi...
Yoksa ben akşamdan arar bulmadan yatmazdım dedi şimdiyse üzülüyorum
Yazık anam o yaygı onun için çok büyük bir ihtiyaçtı çarşı yok pazar yok.
Nereden torba bulup ekleyecekti ki yaygı palazı yapsın. Şimdiyse hiç araç gereçlerin o zaman ki kadar kıymeti yoktur


BESDİ CE