Davul Bile Dengi Dengine Çalar

İlk buluşmasının heyecanını ellerini bağlayıp göğsüne yapıştırmasından belli ediyordu, zaten vücut dilini kullanmayı oldum olası becerememişti, yakışıklı adam güzel kadın masalını sahneye uyarlarken gelecekte var olabilecek sevgi dünyasının temelini atacakları buluşma yerine ilk gelen oydu.

Garsonun defalarca masasına gelip ne alırdınız sorusundan bunalmış, gözlerini restoran kapısına dikmiş, avlanmayı bekleyen masum bir hayvandan farksız görünüyordu, geçen süreçte düşünceleri zaman dilimi tanımıyor her düşüncesinde kalkıp kaçmak istiyordu.

Aralarında uçurumu çok iyi biliyor dengeler ayrı dünyaların insanları olduğunu söylüyordu. Aralarındaki ilk sorun kültür farkıydı, sanat birikimi teksas, zagor ve benzeri çizgi romanları okumaktan ibaretti. Derin bir nefes alarak iç çekti,'keşke Agahta Cristie okuyacağıma Barbara Carland okusaydımda kadınlara nasıl hitap edebileceğimi bilseydim'dedi. Hayıflanması bitmedi adamın, lüks restoran da nasıl davranacağını dahi bilmiyordu, adana kebap,şiş benzeri türlerinden etobur olduğu belliydi. Peki ya İtalyan veya Fransız mutfağını tercih ederse! Kendine sorduğu sorular cevapsız kaldığı her anında kendinden kaçıyor, heyecanı artıyordu.

Kalkıp gideceği esnada kadın restoran kapısında belirdi. 40 yaşlarında İngiliz vari tipli, hoş ve modern giyimli bayan kendine yakalaşan her adımı savurduğunda, adam masanın altına girecek kadar kayboluyordu. Selamlaştılar, tokalaştılar, adam oturmuş kadın ayakta bekliyordu, yerinden kalktı kadının sandalyesini çekti masaya oturma kuralını yerine getirdi, zaten nezaket kuraları dersinden hep zayıf alırdı.

Kibar ve güzel konuşan bayan adamın her sözüne müdahale ediyor, ya eksik Türkçesini düzeltiyor, yada yerli yersiz diksiyon dersi veriyordu. Adamın dayanacak gücü kalmamıştı, yerinden kalktı, kadının masmavi gözlerinin bebeklerine bakarak;'ders almaya ihtiyacım yok, bu yaştan sonra sizden öğreneceğim Türkçeyi de konuşmayacağım, adana şivesi, değiştiremem, saygısızlık olsa da gidiyorum, hoşça kalın.'

Adam koşar adımlarla restorandan çıktı, ilk bulduğu taksiye binerek oturduğu semte gitti, taksiden iner inmez apartmanın merdivenleri kaşarcasına çıkp kapı ziline alacaklı gibi bastı, karşısına çıkan Zehra'nın önünde diz çöktü, gözlerine bakarak; 'benimle evlenir misin' dedi. Zehra gülüşen gözlerinde kekeleyerek 'evet' dedi.

Adam sakin ve huzurluydu, sessizce söyledi' davul bile dengi dengine çalar'.

11 Temmuz 2010 2-3 dakika 3 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Aslında kurgu olarak güzel. Gerçekliğe bağlı kalınarak bir hayalde gezinir havası veriyordu yazı. Yalnız hikayenin bayan kahramanları hakkında biraz daha bilgi verilmiş olsaydı sanırım çok daha yoğun ve çekici bir anlatım olurdu. Mesela Zehra? Kimdi bu kadın. Öncesinde adamın aşık olduğu kadın mı yokda adamın kendisinden hoşlandığı biri mi. Yoksa öylesine biri mi. Adam hikayenin sonunda "Sev seni seveni dağlarda çoban olsa da, sevme seni sevmeyeni mısıra sultan olsa da" mı demiştir. Yoksa "O olmadı bari bu olsun" mu demiştir.Bence Zehra karakteri biraz daha açılabilirdi.

    Tabi şunu da söylemek gerekir ki Zehranın bilinmezliği hikayeyi daha bir gizemli kılmış.

    Kutlarım yazarı.