Devlet Kuracağım
Felsefi,siyasi,edebi ve mizahi hikayeleri çok seviyorum çünkü 'küçük de olsalar her hikayenin vermek istediği bir mesaj' olmalıdır diye düşünüyorum ve abuk sabuk kurgularla sözü uzatmak,zaman hırsızlığıdır.
Adamın biri "devlet kuracağım" deyince şimşekleri üstüne çekmiş.
"Sen iki koyunu güdemezsin,ne tahsilin var ne tanıdığın ne de kabiliyetin.Toplum önüne çıksan ağzından salyalar akar iki lafı bir araya getiremezsin sen kim,devlet kurmak kim?"diyerek makaraya sarmaya başlamışlar.Aradan bir kaç ay geçtikten sonra elindeki zarfları arkadaşlarına uzatıp:
"Düğünüme bekliyorum."demiş.
"Hani devlet kuruyordun,evlilik nerden çıktı,"diye soranlara şöyle cevap vermiş:
"Aile,küçük devlet demektir iktidarı da olur muhalefeti de.Çocuklar ise milleti oluşturur."
Söz üstüne söz söylemeyi pek sevmem ancak bir nebze katkım olması için:
Aile,ilkokulumuzdur.
Aile,ilk meclisimizdir.
Aile,ilk mahkememizdir.
Aile,ilk iş yerimizdir.
Güçlü aileler güçlü toplumları,güçlü toplumlar da güçlü devletleri oluşturur.
Kısa ama mesajı derindi. Çekirdek aile olmak, onu sürdürmek, ilim, irfan, tahsil, siyaset her şeyi ister evet. Aile olmaya ehliyeti olmayan, devleti tarumar eder bu da açık. Ben de yıllar önce bir şeyler karalamışım bu minvalde. tebrik ediyorum bu arada.
Devlet dağların ardına düştü ruhum, bulutlarca bir aşk aradı önce... gözleriydi hep yakan serserice, beni de düşürdü bir gün peşine...
orada bir bahar varmış, aşıklar hiç ölmeden yaşarmış, sevgiye acıkmadan hep aşkı tadarmış meğer "aşk" denen şey, "sonsuz" bir hayatmış...
onların ülkesinde kinle nefret, bir kez bile edilmemiş davet, sevenler aşkına bu derin devlet, yok olmamış ilelebet...
tarih:2006-2008
Şule Meryem Canpolat Şimşek
Devlet kurmak… Ne iddialı, ne ihtişamlı bir hayal! Ancak hayallerin ihtişamı, onları somut birer gerçekliğe dönüştürmenin yollarında değil midir? O adamın “devlet kuracağım” sözündeki devasa hayali, dalga geçişlerle küçültülemez. Belki de herkesin gözden kaçırdığı şey, kurduğu devleti taş, toprak ve sınırlarla değil; kelimelerle, hayallerle ve insan ruhuyla inşa etme niyetiydi.
Edebiyat, en görkemli devletlerin mimarı değil midir? Kitap sayfalarından yükselen tahtlar, kağıda dökülen kelimelerden yapılan saraylar, mürekkebin akışındadır halkların hikayeleri… İnsan bir kalemle bir dünya kurabilir; öyle bir dünya ki ne ordular ne de silahlar onu yıkabilir. Bu devletin sınırları okuyucunun hayal gücüyle çizilir, başkenti bir cümlenin ortasında parlar ve halkı da kelimelerin arasında yaşayan ruhlardır.
Aile, küçük bir devlettir belki, evet. Ama edebiyat, sınırsız bir imparatorluktur. Aile bir insanın ilk adımlarını attığı, tökezlemeyi ve kalkmayı öğrendiği bir minyatür dünyadır. Ancak edebiyat, o adımları sonsuz ufuklara taşıyan bir rüzgar olur. Her paragraf bir ülke, her hikaye bir çağdır. Öyle ki insan, edebiyatla kendine bir dünya kurar; o dünyada ne zulüm olur ne adaletsizlik, ne yoksulluk olur ne yalnızlık. Hayal edenler, yazanlar ve okuyanlar o dünyanın vatandaşlarıdır.