Geciken Kavuşma

Bitip tükenmek bilmeyen aramalar yılları geride bırakmıştı. Selma ve annesi tam yirmi dört senedir kendilerinden ç/alınıp uzaklara götürülen kardeşi Sedat'ı arıyorlardı...

Annesi oğlunu yeniden görebilmek umuduyla yaşıyordu. Her günün sonunda üzgün bir yüz ifadesiyle ve titreyen sesiyle;
-Yine onun anılarıyla dolu, onsuz bir gün daha geçti Selma.
-Evet ama bir gün mutlaka bulacağız annem, derken sesindeki umutsuzluğu saklayabilmiş miydi, emin değildi.
- Kaç bahar geçti kızım, yatağından kokusunu da alıp götüreli kaç bahar geçti, leylaklar tomurcukta ama oğlum hâlâ yok...
-Bir bahar günü elinde leylaklarla gelecek Sedat anneciğim, bir gün mutlaka kavuşacağız, dedi... Söylediğine kendi de inanmaz gibiydi.
Annesi içinde kışı yaşarken dilinde hep baharın umudu vardı...

Selma annesinin gözünün önünde eriyip gitmesine dayanamıyordu. Kardeşi Sedat evlerinin önünde arkadaşlarıyla oynarken kaybolduğunda henüz beş yaşındaydı Tüm aramalara rağmen bulunamamıştı. Babası, Sedat kaybolduktan beş yıl sonra trafik ışıklarında karşıdan karşıya geçerken alkollü bir sürücünün hız tutkusuna kurban olmuştu. Tüm bunlar kendisini etkilemiş ama annesini daha çok etkilemişti, içine kapanmış hayatla mücadelesini yarı yarıya bırakmıştı. Ne komşulara gidiyor ne de evinde misafir kabul ediyordu, tüm ilişkilerini koparmıştı...

Acaba Sedat yaşıyor muydu, kendilerini arıyor muydu? Bilinmezlik çok canlarını yakıyordu. Selma sadece yarım gün çalışabiliyor geriye kalan zamanda hep annesinin yanında oluyordu. Geçim sıkıntıları yoktu ama eve düşen yıldırım gibiydi Sedat'ın kayboluşu. Yıllar geçse de etkisi hiç geçmiyordu.

Sedat'ı bir gün bulmak umudu onları yaşama bağlıyordu. Kötü bir şey olma olasılığını akıllarına bile getirmek istemiyorlardı. Yürekleri yangın yeri gibiydi, her çalan telefon bu yangını körüklüyordu. Bazen Sedat'a yaklaştıklarını sanıyorlar sonunda hayal kırıklığına uğruyorlardı.

Selma ve annesi sıkça konuşurlardı, nasıl vicdansız insanlar vardı hiç mi yürekleri sızlamazdı, kötülüklerini nasıl örterlerdi. Yine de ümitli olmak istiyorlardı bir gün belki de Sedat onları bulup gelecekti. Bedenen olmasa da zaten ruhen hep onlarla birlikteydi kardeşi...

Yine umutsuzluğun umut doğurduğu bir sabah annesi sabah namazını kılıyordu. Bitkin vücudu zorlanıyordu başını secdeye koyarken. Selma işe gitmek için hazırlanırken annesine baktı sevgiyle ve işe gidene kadar düşündü durdu, annesinde son zamanlarda unutkanlık başlamıştı bazı olayları ve söylediklerini karıştırmaya başlamıştı. Bu iyi miydi kötü mü bilemedi ama içi sızladı...

Çalışırken içi içine sığmıyordu bir an önce eve gitmek istiyordu bunun nedeni annesinde hissettiği durgunluk olabilirdi. İş çıkışı biraz mutfak alışverişi yaptı hızlı adımlarla evin yolunu tuttu. Kapıyı açıp girdiğinde annesini karşısında yirmi dokuz/otuz yaşlarında bir erkekle konuşurken buldu.

Genç adam yerinden kalktı,gözlerinde sıkıntılı bir ifade olmasına rağmen heyecanı belli oluyordu.
-Merhaba,
-Merhaba, siz kimsiniz?
Bir tuhaflık vardı, annesi boş bakışlarla kendisine bakıyordu, Selma içinde bir sıkıntı hissetti, garip bir sıkıntı.
-Nasıl söylesem bilemiyorum, öncelikle oturur musunuz lütfen.
-Annem iyi mi?
-Kapı açılığında gayet iyiydi kim olduğumu söylediğimde sustu ve tek kelime etmedi.
-Peki kimsiniz siz?
-Ben Sedat'ım yani kardeşin, yıllar önce kaybettiğiniz Sedat.

Selma kulaklarına inanamıyordu ama nasıl emin olabilirdi, annesi neden bu haldeydi? Ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemedi. Karşısında tıpkı babasına benzeyen genç bir adam vardı, duruşu, bakışı sanki babasının gençlik halinin kopyasıydı.. Kesinlikle kardeşi Sedat'tı. Annesine baktı, kardeşine baktı,

-İnanamıyorum, dedi yavaşça, olduğu yere çöker gibi oturdu.

Bu anı ne çok beklemişti. Sarılmak istedi, koklamak, içinden bin bir duygu yükseliyordu, annesine döndü şaşkınlık ve sevinç karışımı sararmış yüzüyle, annesinin bakışları olduğu yerde donup kalmasına neden oldu...

Kardeşi yıllarca onları aradığını, yanlarında büyüdüğü ailenin evlatlar olduğunu tesadüfen bunun doğru olmadığını ve altı yıldır onları aradığını en sonunda nasıl bulduğunu, hatta inanmaları için yanında altı yaşında çekilen fotoğraflarını getirdiğini söyledi. Gözleri ışıl ışıldı, mutluluğu yüzüne yansıyordu.

Selma kardeşine sarılıp sarılmamak içinde bocalarken annesine döndü.
-Anneciğim bak sonunda Sedat bizi buldu, dedi. Hissettiği duygular tarif edilemezdi.
Annesi ağır ağır yerinden kalktı.
-Siz kimsiniz?
-Anneciğim bu Sedat, dedi...
-Sen kimsin?
-Ben kızın Selma'yım bu genç adam da Sedat, senin oğlun...

Günlerini ve yıllarını oğlunu bulmanın düşleriyle dolduran, sabırla kavuşacağı günü bekleyen anneleri Sedat'a kavuştuğu gün sadece tebessüm etmekle yetinmişti. Selma gözlerinden akan yaşlara hâkim olamadı. Çünkü anneleri ikisini de hatırlamıyordu...

01 Haziran 2012 4-5 dakika 11 öyküsü var.
Beğenenler (6)
Yorumlar (8)
  • 12 yıl önce

    😙😙😙Hatice Kürklü Kalem dostum ne güzel bir konuya değinmişsiniz👍

    Buna benzer benim gerçek öyküm var😊Yıllar önce Serdal isminde 9 aylık kardeşim Ankara Ulus Hastanesinde küçük kardeşimi çalmışlardı ve hala içimizde bir yara olarak yer etmektedir.Ben onu her yerde arıyorum aramaktan asla vaz geçmiyorum.Sene 1973 Çocuk Hastanesinden çalınmıştı😊 Çok aradık sonuç alamadık malesef.Ama birgün bir yerde karşıma çıkacağı ümidimi asla yitirmiyorum.Zavallı Annem kadın proğramlarını izliyordu belki çıkar bize seslenir diye?

  • 12 yıl önce

    Öyle çok var ki kayıp çocuk,bazıları şanslı bulunuyor bazıları ne yazık ki bulunamıyor.Allah çocuklarımız kötüyle karşılaştırmasın..İnsanlar insanlıktan çıkmış,vicdanları olmadığı gibi Allah korkusuda yok onlarda.

    İnşallah sizde bir gün vakti geldiğinde kavuşursunuz,dualarımız kardeşin ve tüm kayıp çocuklar için olsun...

  • 12 yıl önce

    Hüzünlü bir hikaye, hastanelerde çocukların karışması veya başkaları tarafından çalınması çok sık rastlanılan olaylar olmasada, yine de talihsiz ailelerin başına gelebiliyor.Şimdilerde DNA testleri ile çocukların kime ait olduğu bilimsel olarak ispatlansada, çocuk bulunana kadar anne ve babasının çektiği eziyet ve sıkıntı insanın ömründen ömür götürecek cinsten. Güzeldi abla kutladım ...👍

  • 12 yıl önce

    hayatın içinden gerçek bir hikaye. Tebrikler..

  • 12 yıl önce

    Kayıp ayrılıkları gerçekten zor, her an bulabilecek ve kavuşabilecek gibi hayal içinde,bazen de hiç buluşulamayacak gibi umutsuzluk insanı yorar ne akıl kalır ne sağlık kalır insanda. Öyküde zaten pek güzel anlatıyor olayı... Tebrikler, kaleminize ve yüreğinize sağlık. Selamlar,Saygılar...