Gerçek Hayat

Yeşil çam Türk filmlerini izlerken, kendimi fena kaptırıyorum replik sözlere. Birisi bana Cüneyt Arkın'ın filmlerinden sorsanız, muhakkak ezberimde belli senaryonun replik sözleri aklımdadır. Mesela ' Ala Geyik ' filmden örnek verecek olursak :

- Ne işe yarar bu boynuzun bize ?

- Halil'i dağa çeker ya, kudurtur ya. Hiç kimsenin bu ses karşısında sessiz kalamaz. Geyik sesi bu ağam, geyik.

Ondan sonra boynuz sesini geyik sesi sanıp süratle dağa çıkan Halil'in arkasından bağıran Gök Hüseyin'in o sözü :

- Halil dur, pusuya gidiyorsun Haliiil...

Veya Kemal Sunal'ın filmleri için de bu geçerli. Hemen hemen hepsi aklımda, ezberimdedir replik sözleri. Yine örnek verecek olursak 'Üçkağıtçı' filminden, pazar günü saat 15 : 00'de öleceğini ilan eden belediye başkanı vardır. Yolda giderken mahalleli kavga eder. Birisine sorar :

- Niçin kavga ediyorlar bunlar ?

- Sizin için başkanım kavga ediyorlar. Tabutunuzu bizim kaldırmamız lazım diye.

- Sence sonuç ne olur ?

 - Beş ölü, on yaralı olur derim başkanım.

- Bence bu az. Sen de katıl da ölü sayısı artsın

Ve bunun gibi daha çok komik dolu senaryoların replik sözlerini anlatır anlatır dururum bizim evde. Kendi kendime adeta o filmi yaşarım. Yine böyle hal içindeyken, hanım bana kızmış olacak ki :

- Biraz gerçek hayata dönsen iyi olur. Ne bu böyle konuşursun kendi kendine ? Fiyatlardan hiç haberin var mı ? Evin vergi borcu gelmiş, ne zaman ödemeyi düşünüyorsun ? Buzdolabı ve çamaşır makinesinin taksitleri ne alemde, takip ediyor musun ?

Ve buna benzer hayatın acı konularını bir bir hatırlatıyordu hanım, sağ olsun. Eksik olmasın... 

Ama haklıydı. Hayat, toz pembe değildi öyle. Acı gerçekti...  Ben :

- Tamam hanım, daha böyle yapmayacağım. Haklısın. Artık gerçeklere dönmenin zamanı geldi.

Öyle diyordum ama, yine duramayıp o replik sözlerini dilimden eksik etmiyordum hala bizim evde. Ertesi gün Kadir İnanır'dan, Şener Şen'den, İlyas Salman'dan filmlere devam...