Gözyaşı Karıştı Hamuruna

' Hay Allah ' diye söylendi, hamurlu ellerini aceleyle yıkamaya çalışırken. Ne zaman elleri kirli olsa illa ki çalardı şu telefon. ' O da dalga geçiyor benimle, kendince. '

' Çal..çal..' diye seslenerek koştu; sanki telefon duyabilirmiş gibi. Özel numara. Genellikle açmazdı özel numaraları. Hatta sinir olurdu. ' Bu telefon benim. Kimin aradığını bilmek hakkımı nasıl alırlar elimden? ' diye kızar ve hep reddederdi. 'Açsam mı? Açmasam mı?' Diye tereddüt etti, kısa bir süre. Sonra ani bir kararla ' yes ' tuşuna bastı.

Hem işinin arasında hem de özel numara ile aranmasının kızgınlığı ile sertçe ' Alo ' dedi.
' Ha ha ha..Ben bu ses tonunu biliyorum. Mutfaktasın ve ellerin kirli.'

Telefon elinden kayıyordu ki; son anda tutmayı başarabildi. En yakın koltuğa çöktü. Bilinçsizce sigaraya uzandı eli. Yaktı. Derin bir nefes çekti.

Uzayan sessizliği adamın ' Merhaba ' sı böldü.
' Merhaba '
' Nasılsın?'
' iyiyim, teşekkür ederim. Sen nasılsın?'

Yutkundu. Toparlanmaya çalışırken aklı deli gibi çalışıyordu. ' Neden aramış olabilir?' sorusuna yanıt bulmaya çalışıyordu.

Vakit kazanmak için:
' Bir dakika, yemeğin altını kısayım ' diye bir yalan uydurdu.

Telefonu göğsüne kapattı. ' Düşün..düşün ' dedi beynine. ' Deli gibi çarpmayı keser misin lütfen?' diye azarladı yüreğini.

' Pardon, geldim '
' Seni özledim '

' Yapma !' diye inledi duyulmayan sesiyle ' Yapma, yalvarırım'

' Sen özlemedin mi beni? ' diye sordu uzayan sessizlikte.

' Özlemek? ' diye güldü sessiz kahkahasıyla. Uykusuz geceleri, beynini oyan, yanıt bulamadığı soruları geldi aklına. Acısını dindirmek için mahkûmlar gibi adımladığı salonunda gezdirdi gözlerini. 'Kaç adımdı sahi?' Diye düşündü. Ne çok saymıştı salonun enini ve boyunu. Bulamadı. ' Bu kadar kolay mıydı unutmak? O zaman niye....?'

' Bana, bize, bir şans daha verir misin? Hala yüreğinde olduğumdan eminim '

'Eminsin ha? Onun için mi böyle rahatça arayabiliyorsun beni? Bu kadar mı; Ben hep buradayım dedim sana? Bu kadar mı eminsin; seni hala sevdiğimden? Ya sen? Neden bekledin bunca zaman? Yokluğum ancak mı dank etti kafana? Yoksa bir arayıp sorayım mı dedin? Nasılsa' Gidiyorum' dediğimde sorun çıkartmadan; 'Peki, git' der yine diye mi düşündün? '

' Bir cevabın yok mu? '
' Var tabi ki, olmaz mı? '
' ?? '
' Gidiyorum, dediğin gün, gittin sen. Bizden ve yüreğimden. Son şansını bir tercih yaparak kullandın ve o tercih ben değildim. Üzgünüm, ama ben de tercih hakkımı kullandım, senden sonra. Ve seni tamamen gönderdim, içimden. Çok uzun sürdü ama başardım. Bir daha gel diyemem sana. '
' Hiç mi şansım yok?'
' Sen gidiyorum derken; yalnız gittiğini düşündün. Oysa çok önemli bir şeyi de almıştın yanına: Sana olan güvenimi. Güven gittiğinde sevgi de takılıyor peşine. Şimdi iznin olursa, mutfağıma dönmek istiyorum. Sana iyilikler ve mutluluklar diliyorum.'

' Anne, ben geldim '
' Hoş geldin bebiş '
' Mmmm bu koku da ne? Kurabiyemi yoksa? '
' Evet, küçük hanım. Çıkarken sipariş vermiştiniz ya? Pişti ve yemenizi bekliyor mutfakta '
' Anne?'
' Efendim, yine ne var? '
' Anne, bu kurabiyenin tadı bir garip olmuş?'
' Saçmalama, her zaman yaptığım kurabiye işte '

'Gözyaşı karıştı hamuruna......' diyemedi.

04 Mayıs 2010 3-4 dakika 17 öyküsü var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (5)
  • 14 yıl önce

    Duyumsayarak okudum, hüzünle...

  • 14 yıl önce

    Günün öyküsünü ve yazarini kutlarim. Saygilarimla

  • 14 yıl önce

    Çok teşekkür ediyorum. Bu kadar yenisi olduğum bir sitede günün yazısı seçilmek bana onur verdi.

    Saygım ve sevgimle.

  • 14 yıl önce

    İçimizi titretir bazen sözcükler, kendi dehlizlerimizde gün ışığını arakken buluruz ya bazen kendimizi, işte öyle bir an yaşattınız bana

    Tebrik ediyorum...

  • 14 yıl önce

    Yapması gerekeni yapmış,bravo..

    Keşke hamura gözyaşıda karışmamış olsaydı..

    İnsanlar bir diğerinin hayatına elini kolunu sallayarak istediği zaman girip çıkamaz..

    Kutluyorum..