Güzelliklere Ağlamak
Yine sıkıcı bir gün oluyordu. Bahçeye indi. Çevresini araştıran gözlerle didikledi. Önce çiçekleri inceledi. Yıldız çiçeğinin üzerine iki tane saka kuşu konmuştu. Ötüşüyorlardı. Bu kuşları ilk kez gördüğünü fark etti Demir. Yavaşça yanlarına doğru yaklaşırken güzel ötüşleriyle uzaklaşmalarını seyretti. Neden hemen kaçmışlardı ki? Güzellik kolay ele geçmez miydi? Ya da tüm güzellikler biraz nazlı mıydı? Emek mi isterdi, ilgi kurmak mı gerekti? Soruları da uçurdu sonra. Biraz toprağı eşelemeye karar verdi. Kuşlar uçmuştu ama çiçekleri hala elindeydi. Bu kadar güzel çiçekleri çekmişti saka kuşlarını. E o zaman bir güzellik diğerini yanına mı çekerdi? Bazı istediklerimiz elimizden uçup gidince kuş misali üzülürdük ve bizden uzaklaştıklarını düşünürdük. Ama elimizin altındaki çiçeği hiç fark edemiyorduk. Zaten o kuşlar bizim bahçemizdeki çiçeğe gelmişlerdi ya. O zaman bahçesini, gönlünü temiz mi tutmalıydı insan ki güzellikler dallarına konsun? Belki de öyleydi. Çiçeklerin diplerini yumuşak elleriyle çapaladı, yabani otları temizledi. O kadar iyi gelmişti ki. Mahallenin haylaz kedisi pırtık göründü çitlerin arasından. Bir miyavlamayla selamladı Demiri. "Gel Pisi pisi " diyerek çağırdı kediciği. Ve okşamaya başladı. Şu hayvanlar ne garipti. Bir anda stresini dağıtıyordu insanın. Bir yuva yaptı. Bir kap su ve mama koydu sonra. O yedikçe keyiflendi. Onların bu neşeli hallerini gören Kamil ve Samet kardeşler de yanlarına geldi. İkisi de heyecanlı, neşeli bir o kadar da kibar çocuklardı.
-O oo Demir kolay gelsin bulmuşsun arkadaşını.
- Buldum ama yine de aklım bir yerlerde takılı kaldı. Sizi benim kediyi sevmem mi getirdi yoksa zaten benimle oynamak için mi geldiniz.?
-Belki de ikisi de Demir. Kim bilir ki dedi Kamil.
Önce topraklı ellerine baktı, ailesinin kurduğu bahçeye, canlıların uym içinde yaşamasına ve sonra da arkadaşlarına... Sonra döndü ve dedi ki ;
- Ağlamak istiyorum.
- Hayır. dedi Samet. Anlaşılmak istiyorsun.
nemli gözlerle Samete baktı Demir. Verilmiş her hücremi, bahçemi, kedileri, annemi babamı, arkadaşlarımı... Hepinizi çok seviyorum. Dedi hıçkırarak.

