Hasretinle Yandı Gönlüm

Zamanla çok hem de çoook üzülür kaybettiği değerler için ve göz yaşı döker insan...

Değerini kıymetini gidince veya yok olunca bilmek, yanındayken bile yokluğunu hissetmek, kalbinin bir buz denizinin ayazında üşüdüğünü düşünmek veya beraberken oturup bir ayrılık şiiri, ona duyduğumuz hasret mektubu yazmak hiç aklına gelmez ...

Şimdiye kadar hangisini düşündük ve ne kadar değer bildik sahip olduğumuz değerleri yitirmemek adına...

Nelerden vaz geçmeli, neleri göze almalı, nelerden caymalı, ne kadar cesaretli olmalı ve ne kadar hiçe saymalı gururu 'Hasret ' duymamak adına...

"' insan ölmekten değil, ölümden değil, yaşayamadıklarından korkmalı değil mi ? '"


Benimsin duygusu ne kadar bitimsiz bir istekse insan ömründe, hasret ve özlem duymakta o kadar kaçınılmaz değil mi hayatımızda...


Geleceğe dair keşken ve keşkeklerin kaldıysa, şansının veya kaderin sana çizdiği o güzellikleri yaşayamamak adına harcanan o zalim günler, aylar, yıllar ve zalimce geçen dakikaların saatlerinin , sende bıraktığı izler ruhunu karartacak kadar acı iz bırakmadıysa o kadar üzülecek yoksa hayatında, yaşayamadıklarına karşın yanında kalanlar sana keşkeklerini unutturuyorsa unutturmak adına ne güzel değil mi ....

Yoksa yaşayamadıklarına karşı bir hayıflanma mı var kaderine ?

'özlemek veya özlenmek' bence bu paragrafın başına dönüp tekrar düşünmeliyiz 'insan yaşayamadıklarını özler.." Siyah beyaz resimlere bakıp , beraber yaşayıp gezdiğiniz ve el ele omuz omuza gezemediğiniz vb gibilere dair hala hasret çektiğimiz ve özlediğimiz varsa, eski keşken ve keşkelerini bir tarafa atmak değimlidir...

Hasret çekmenin susamanın, acıkmanın ve özlemenin ne yazık ki tam bir kelime karşılığı yok, onun için anlatmaya kelimeler yetmiyor ... Yalnızca kendi yüreğinde hissedersin bu duyguyu... Neyi ne kadar yaşadıysan o kadar onu duyumsarsın ruhunda...

' Cismi de yok resmi de '

Hasret; İnsana duyulan yürekte hissedilen en derin boyutu bence... Hasreti çekilmeyen özlenmeyen biri olmaksa anılarda bıraktığın izler adına ne büyük bir kayıp...

Titrek bir mum alevinde, aşk şarabından tattığın , sigarandan soluklandığın, gök kuşağından esinlediğin her renkde, her dumanda duyumsadığın, rüzgarla gelen her çiçek kokusunda hayal kurup birinin hasretini çekmek özlemek, gelmeyeceğini bile-bile her gün her dakika yolunu beklemek ve dilemek, hem de; yaşananları yinelemek adına ne büyük bir sabırdır, değimli...
Eyyy ' hasretinle yandığım gönlüm '

Her insan hak ettiği yerdedir... Düşünce gücün ne kadar olumluysa ne kadar hayal kurabiliyorsan ve ne kadar hoşgörülüysen yaşama ve insana karşı, bir o kadar alırsın karşılığını
'özlemek veya özlenmek ' adına...

İnsan her beraberlikte her gün yeni bir şey keşfetmek ve yarına keşke bırakmamak için zorluyorsa kaderini ve her şeyden önce adam gibi sevmesini ve paylaşmasını biliyorsa yüreği yettiğince, Hasret çekmek özlem duymak onu yıkacak kadar güçlü olmaz hiçbir zaman, bir merdiveni adım-adım çıkıyorsan, ayağının takılma şansı azdır tökezlenme adına...

'Hasret'
Nasıl anlatılır ki! hangi harfi-hangi kelimeyle, hangi cümleyi hangi paragrafla birleştirip anlatmalı, şiirlerle mi ? Öykülerle mi ? Türkülerle mi ? Romanlarla mı ? Mektuplarla mı ? Yoksa denemelerle mi ? Kimi zaman Güneş kızılı kadar yakıcı, kimi zaman çöl gündüzleri kadar serap sıcak ve gergin, kimi zaman çöl geceleri kadar ıssız ve serin, kimi zaman ulaşılmaz dağlar kadar yüce ve engin , kimi zaman virajlı yollar kadar uzun ve tehlikeli değil mi...

Eyy "" hasretinle yandığım gönül..."" Ocak beyazı-şubat ayazı... Eyy "" hasretinle yandığım gönül "" Mart çamuru-nisan yağmuru... Eyy "" hasretinle yandığım gönül "" Mayıs güneşi-haziran ateşi... Eyy "" hasretinle yandığım gönül "" Temmuz yangını-ağustos kızgını... Eyy "" hasretinle yandığım gönül "" Eylül hüznü-ekim sürgünü.. Eyy " hasretinle yandığım gönül"" Kasım soğuğu-aralık buzluğu... Eyy "" hasretinle yandığım gönül ""

Hasret, hasret, hasret bazen çok, bazen az ama hep var olan değil mi...

' ...hasret...'

Her yıla, her aya, her haftaya, her güne, her saate, her dakikaya, her saliseye, her ana yetecek bir hasret yaratabiliriz beynimizin kıvrımlarında... Hayal gücünün sınırlarını zorlayacak kadar çok hasrete özleme sahip olabiliriz...

Hadi gelin; 'sahip olduğumuz değerlere, sahip olduğumuz anlarda, hasret özlem duyarak yaşamayı öğretelim yüreğimize' olur mu dostlarım..

(N.K. Ekim 2009)

15 Haziran 2011 4-5 dakika 14 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (4)
  • 13 yıl önce

    En kötüsü geri dönemeyecek olana duyulan özlem,hasret..Yaşarken özledikçe görmenin çaresi var en azından sesini duymak gibi..

    Evett en iyisi mümkün olduğunca çok geç olmadan sürekli görüşmek..

    Necip Bey öğretilmez ki yüreğe hasret🙂

  • 13 yıl önce

    Yorum için teşekkürler ve Selam olsun hasret çeken gönüllere.. 🙂 Eline sağlık Kürklü, sağolasın..👍 Saygılarla..

  • Özlemlere alışığız belki ama hasret kelimelerle tarif edilemeyen bir duygu gerçekten de..Yokluk nasıl anlatılsın hem hüzünlü dillerde..En iyi varlık tarif eder belki hasretiiO da bilinmez yeterince kıymeti..

    Güzeldi yazı Necip apabey..Kalemine, yüreğine sağlık..👍👍👍

    Hep gelmek istedim sayfana..Nugüne nasipmiş..👧

  • 12 yıl önce

    Eyvallah abisiii hoş gelmişin eline sağlık sevgiler.. 🙂