Hatit

Bir incir ağacının ardından izledi. Gülüşünü gördü. Sesini duydu. Yeni filizlenen bedeni coştu. Günlerce onu düşündü. Birlikte oyunlar oynadığı "O" istedi. Ol benim. Seni mutlu ederim. Boş baktı. Başını salladı. 

Dedi ki; O senin babanın arkadaşı. Ve bir karısı var. Ve bir oğlu var. Ben seni, onun seveceginden çok severim. 


Dedim ki; muhassar oldu yüreğim. Bende hep o var.

...

Dedim ki; Bilemedim nasıl geçti, Ve seninle durdu hayat. Sen gülünce güzelleşti hayat. Sen bakınca güzelleşti hayat.


Dedi ki; ben senin babanın arkadasiyim. Yaşımda ileride senden. Sevme beni. Hem evliyim. Hem ardımda bir eş ve bir çocuk var.


Dedim ki; ses etmem. Ses etmeden bir köşede durur beklerim. 


Ellerimden tuttu. Filiz bedenim bir yangın. Bir alev...titredi. baktı ve gözlerime sokuldu. İstemişti beni. Sardı bedenimi. Toz toprak atlas olmuştu. Toz toprak atlas bir döşek 

Bir beden olmuştu. Bedenim ruhum onun olmuştu.


Dedi ki; ne kötü iş yaptık...biz tanrılara karşı ne kötü bir iş yaptık.


Dedim ki; sır bende. Demem !


...Ve uzaklaştı atlas topraktan.


Beni seven, vardı yanına...


Dedi ki; sen hainsin!


Sen alcaksin ! O arkadaşının kızıdır. 


Güldü...


Dedi ki; var git işine çocuk...


Dedi ki; çek kılıcını...


Halbuki tazeydi bedeni. Daha hançeri kabzasından çıkarmayı bilmiyordu. 


Dedi ki; hadi korkak çek kılıcını.


İstemedi...


Dedi ki; hadi git...


...Ve savurdu kılıcını. Kolu kanıyordu. 

O da çekti kılıcını...Bir darbe ile saldırınca, yüreğine sapladı.

Ded ki; Tutuklayin beni. Ben birini öldürdüm. 


O iyiydi, mertti, güçlüydü. 


Neden? Diye sordu muhafızlar, aralarında. Neden?

...

Genç bedenini taş dosege bıraktılar. Kul rengi benzine baktı babası. İnanamamisti. 


Dedi ki; o büyük bir komutan ne istedi tazeden. Nedir onun canına kasteden o büyük menfaat?


Ve haykırdı !


Dedi ki; oğlumun canına can, kanına kan isterim. 


Toplandı büyük kurul.


Bir kurulun en önemlisi, itibari, diğeri ise ordunun? Ne zor karardı?


Kral, kuruldakilerin her biriyle ayrı ayrı konuştu. 


Karar verilmişti. 


Dedi ki; tanrıların kutsadigi yüce makamimizin kararıdır. İstememiştir vursun şahitler var. İstememiştir öldürmeyi. Şahitler var. Meydan okumuştur genç cahilliği, genç deliligiyle. Şahitler var. İki kere sallamistir kılıcını. Şahitler var. Ve istemsiz bir darbeyle tanrılara sunulmuştur bedeni. Şahitler var.


Dedi ki; karar tanrılarımizi mutlu edecek. Oğluna karşılık oğlunu ona verecek. 

...

Ardında ki kadın yıkıldı. Verdi yüreğini o adama, verdi yüreğini o kadına. Cennet kokmayacakti artık evi...


Dedi ki; gideceğim. Beni alsınlar. 


Kadınin başı iki elinin arasında. 


Dedi ki; biz tanrıları kızdıracak ne yapmış olabiliriz. Nedir günahımız. Her sunagimizi aksatmadan vermedik mi? Tapınakta çalışmadım mi? 


...ertesi gün


Koşarak yanına geldi muhafız. Yüzü bal mumu gibi solgun. Bir ileri bir geri.


Dedi ki; sabah iklim tanrısına Fırat'ın bedeninde vermiş bedenini. 


Dayanamamisti evladının yokluğuna. Cennet kokmuyordu döşegi. Dayanamamış ve sunmuştu varlığını, oğlunu alan tanrılara.

...

O günden sonra ardında bıraktığı iki ölüm ve giden bir ogulla bin perişan olmuştu... 

...

Dedi ki; Toparla kendini. Yakında cihan yerle bir olacak. Sana ihtiyacım var. Ardında kalanlarla yasayanazsın. Sana bir kadın gerek. Sana bakacak seni anlayacak. 


Dedi; istemem


Dedi ki; isminin isminle anilani iste. Tanrılarda çok sevinir.


Dedi; istemem.


Dedi ki; tamam. Sen bilirsin. Git komşu kavimlere. Devleti konuş. Tanrıları konuş. Savaşı konuş. Ulusu yücelt.


Dedi; bu iyi. Bu beni kendime getirir. Bu tanrılara borcumu ödememi sağlar.


...aradan aylar geçmişti. Yorgun...hasta dönmüştü kente.


Duydu, "o" gelmişti. Bir masa, bir dosekli eve vardı. 


Dediler ki;Sen onun ne sisin ? Neden böyle ilgilisin ? 


Dedim; o benim babamın arkadaşıdır. Tanır beni çok yıllar. Duydum hastaymış. Duydum zordaymis. 


İnanmadilar, 


Dedim ki; Neden perişan ediyorsun kendini de beni de ? Suçlu benim. 


Dedi ki; hayır. Bir suçlu varsa o da benim. Ben neden oldum. Ben kızdırdım tanrıları. Ben olmeliydim. Kılıç'ım kınında kalmalı ve yüreğime ben yemeliydim o darbeyi.


Dedim ki; neden beni almiyorsun döşeğine. Neden sevmiyorsun beni. Ben sensiz günlerce kan kusanım. İsyan edenim. Al beni...


Dedi ki; aramızda iki ölüm var. Tanrıların izni olmadan alamam seni döşeğime..buna tanrılar karar verecek.


Sevindim...günler sonra ilk defa baharın çiçekleri açtı dalimda.


Dedim; ne zaman?


Dedi ; rahipler bakacak...


Vardı rahiplerin tapınağına. İki kara yılanı saldı bulanık suya. 


Dedi ki; bir savaş olacak, bir barış olacak bir yabancı gelecek. Beklesin...sende bekle


Bu haberi alınca umutlandı. 

Dedi ki; Bak ! demekki olacak demek ki o ulak gelince beni dosegine alacak...

Dedi ki; kızım ! Nedir herkezi. Konuştuğu. Var mi aslı ?


Dedim ki; doğru sözdür söyledikleri Baba. Sevdim. Bekledim.


Dedi ki; diller egrilir kızım. Çatal olur...koru kem hallerden kendini...


Gözleri yaşlı ayrıldı yanından. 


Cihan birbirine girecekti. Tanrılara sundu bir öküzün sağını ve içinden çıkanları. Onları memnun etti ve en önde çıktı en önde cikanlarla yola. Şehirde bir ağıt. Canlar gidecek ve canlar gelecekti. Onun ağıtı da duyuldu döşeginde. 


Ve aylar geçti. 


Ulak şehrin kapısında belirdi. 


Dediler ki; nedir haberin ? 


 Dedi ki; Biz kazandık. 


Dedi ki; o tümen erken davranıp ganimete saldırmasa hepsi yok olacaktı.


Dediler ki; erkeklerimizden haber ver bize. 


Bildiklerini söyledi. Bilmediklerini söylemedi.


Dedi ki; " o" nu gördün mü?


Dedi ki; "o" aslan yureklidir. O tanrıların alevidir. O güçlüdür. O ordunun başıdır.


Dedim; haber nedir?


Korktu benden...korktu kadınlardan...


Geçti iki muhafızın ardına. 


Dedi ki; döner. Bilmem ama o iyidir. Onu savaşın yerinde yatar görmedim. Yururde görmedim. Atın sırtında görmedim. Ama o tanrıların alevidir. Tanrıların ateşidir. Elbet gelir.


Günler geçti. Krala esir değildi. Duyardı. Ölmemiştide...bunu da duyardı. 


Dayanamadı babası bu hale...yetmedi yüreği...yalnızdı artık. Tanrıların ona verdiği umutta tükenmişti..


Çok bekledi. Yüzünde ki çizgiler çok olmuştu. Derin çizgiler. O beklemişti. Ama gelmedi. Gelmedi....gel...me...di...Ne haberi geldi, ne kendi...


Ve dedi ki; o gelmiyorsa ben ona giderim. Hem orada buluşuruz belki orada kabul eder.


Vardı tapınağa...Sundu sunagini....Tanrıları mutlu ettikten sonra çıktı taş bilekli direklerin arasından. Vardı iklim tanrısının evine. Fırat' in yanındaydı evi iklim tanrısının.


Dedi ki; Beni kabul et. Beni ona ver. 


Saldı kendini sulara. Fıratin ince belli serin bedenine saldi bedenini...


Ve destan oldu...


                       CEM TAN 30.06.2023


                       





30 Haziran 2023 6-7 dakika 1 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (4)
  • 10 ay önce

    Cem bey merhaba o kadar uzun aralıkla yazmışsınız ki öyküyü okumak hem zor hem gözü çok yoruyor neden böyle bir tercih yaptınız yazım biçiminde anlamadım açıkçası