Islanmışın Yağmurdan Korkusu Olmaz
Arkadaşım Erkan sağ olsun. Atasözlerini çok güzel bir şekilde hikayelerinde kullanıyor. Atasözleri çok anlamlıdır.Ne kadar ararsanız arayın yanlış bir tarafını bulamazsınız.
Bu anıyı yaşadığım zaman epeyce eski bir zaman. Sabah sabah yağmurla uyanıp, yağmurla işe gelince birden bire aklıma geliverdi.
Okulu bitirip askere gidinceye kadar olan dönemler çok zor dönemlerdi.Bulunan her işte çalışılan
dönemler.O dönemde okuduğum okulla en ilgili olan işi tam askerlik öncesi dönemde bulmuştum.
Bir Ansiklopedi pazarlama şirketinin muhasebe departmanında dört ay çalışıp, oradan da askere gitmiştim.
Askerlik bittikten sonra da şef olarak geldim aynı şirkete.Kısmete bakın ki çok geçmeden şirketin durumu kötüye gitmeye başladı.Yeni bir ortak bulundu.Ülkemizde işler iyi gittiği zaman bu patronların,kötüye gittiği zaman da çalışanların yüzündendir hep. Fatura çalışanlara kesilir.Burada da öyle oldu. Önce öğle yemeklerini karşılamamaya başladılar,sonra yol paralarına el atıldı, ikramiyeler kaldırıldı.
Bu arada eski ortaklardan olan , askere giderken fazladan bir maaş harçlık veren,askerlik bittikten sonra beni tekrar oraya alan patronumu dışarıda tutmalıyım.Bu çalkantılı dönemde aynı iş üzerine olan başka bir şirketine çağırdı beni.
Gittim, giderken onbeş günlük maaşımı ve vergi iadesini alamadan. Aradan birkaç gün geçtikten sonra telefonla aradım hala bir ses yok.Gün geçtikçe bu bende takıntı oldu.Neden hakkım olan parayı alamıyorum ? Nasıl olabilir böyle bir şey ?
Aradan onbeş-yirmi gün geçti. Her gün arıyorum. Muhasebedeki kızların yapabileceği bir şey yok.
-'Kime söylerseniz söyleyin ben bu parayı alacağım' diyorum her arayışımda.
Bir gün telefonum çaldı.Muhasebedeki kızlardan birisi :
-'Dursun Bey söylediklerinizi ..... Bey'e ilettik.Bu gün sizi bekliyor.Ne olur dikkat edin,bu adamlar çok tehlikeli' diyor.
Sözünü ettikleri kişi yeni ortakların avukatı.
'Ne olabilir' diyorum, kendi kendime . Sonuçta avukat.Avukattan da mafya olmaz ya!
Yanılmışım.Odaya girdiğimde masanın üzerinde duran silahı gördüğümde korkmadım dersem yalan olur.
-'Sen kim oluyorsun lan' diye söze başladı.'Sen kim oluyorsun da bizi tehdit ediyorsun.'
Demek ki maaşımı vermezlerse şöyle yaparım,böyle yaparım diye söylendim telefonda.Eksiksiz iletmişler adama.
-'Sen biliyormusun'dedi. 'Dışarıda bir gram esrar fiyatına adam öldürüyorlar.Ben bu maaşı sana vereceğime dışarıda çocuğun birine iki simit parası veririm,hanın kapısından çıkınca ancak üç metre yol alabilirsin.'
O anda neler oldu bilmiyorum.Kafamda okulu bitirdikten sonra geçen bir-iki yıl film şeridi gibi geçti.
Sonra sakin sakin konuşmaya başladım.
-'....... Bey.Söylediklerinizin hepsi doğru.Ben geçen yıl üniversiteyi bitirdim.Kahvelerde garsonluk yaptım, lokantalarda garsonluk yaptım, bulaşıkçı gelmedi o zamanlarda da bulaşık yıkadım.Dondurmacıda çalıştım, patronun oğlu benim bitirdiğim Üniversitenin 1.sınıfında okuyan bir öğrenci çıktı.'
Adamın yüzündeki ifade bana çok tanıdık gelmeye başlamıştı artık.Devam ettim.
-'Bütün bunlar size sıradan gelebilir.Çok daha kötü durumlar yaşayanlar da vardır.Ama bana bu yaşta hiç de sıradan gelmiyor.Hatta ölümden daha da ağır geliyor.Bu koşullarda bana vereceğiniz üç kuruş maaş için söylediklerinizi yapmak size ağır gelmeyecekse yapın.Ama ben bu üç kuruşu almak için gerekirse, öğretmenlikten emekli olan babamın yılların yegane birikimi olan evini sattırıp , alacağım paranın yüzlerce katını mahkemelerde harcayacağım ve biliyorum ki babam da buna razı olacak'
Onun o arada telefona uzandığını gördüm. Karşıda birine :
-'İki tane orta kahve getirir misiniz' dedi.
Ondan sonra bir iki telefon konuşması daha yaptı. Maaşım ve vergi iadem yoldaydı.
Sonra ani bir hareketle ayağa kalktı.'Kalk' dedi bana da.Masanın üzerinden uzanıp bir eliyle elimi sıkması diğer eliyle başımı kendine doğru çekip alnımdan öpmesi saniyeler içinde oldu.
Kahvelerimizi içerken hiç konuşmadı ama yüzündeki ifadeden onun da bir sinema şeridinden
hızlı bir film seyrettiğini anlayabiliyordum.