Kağıt

Karanlıklar onun için derin sessizliğin sesiydi. Ruhunu içinde bulundurduğu kaosa karşı kalkan olarak kullanıyordu. Yalnızlığına sığınmış ardı arkası kesilmeyen sessizliğinde adeta boğuşuyordu. Zamanın nasıl geçtiğinden ziyade nasıl geçmesi gerektiğine kuruyordu ruhunu. Ruhu tükenmek bilmeyen bir çaresizliğe gebeyken o sadece hayal kuruyordu. İmkansızlıklarla boğuşurken,  yalnızlığına sığınmışçasına kahroluyordu. Yarınlar o kadar karanlık bir perde gibi iniyordu ki göz bebeklerine, sadece gördüğü siyahın bin bir tonuydu. Yarın diye bir gelecek kaygısı yakasına yapışmış, bir türlü bırakmıyordu. Düştükçe kalkası gelmiyor her düşüşte feryat figan ediyordu. Ruhunu teslim edeceği bir ruh arayışında çırpınıp duruyordu

Onu karanlıktan aydınlığa çıkaracak bir ruhu olacak mıydı? O ruh ona elini verip ,diz çöktürüp yarınlarına yoldaş olacak mıydı ?Kim bilir diye geçirdi içinden. Dışarıda yağan yağmurun sesi, odasındaki karanlığı adeta destekler niteliğinde penceresine vuruyordu. Saatine baktı yatma zamanı gelmiş, saatlerce üzerinde uzandığı koltuk ağır bedenini istercesine onu yerinden kaldırıyordu. Sabah olmasını istemiyor, ruhu ve bedenini ana teslim etmek istiyordu. Derin bir iç çekip ayağı kalktı, sokak lambasının ışığı eşliğinde bir sağa bir sola yalpalayarak odasının yolunu tuttu. Odasına girdiğinde lambayı dahi yakma isteği oluşmamıştı.. Dışarıdan içeriye ışık sızdırmayan siyah fon perdesini duvara doğru sert bir şekilde çekti. Yarın, istemeyerek de olsa yoluna devam edeceği bir sabaha uyum ak için  sessizce yatağına girdi. Sabahın ona hazırlayacağı sürprizlerden habersizdi.

Sabah olmuş çıldırırcasına çalan alarmın sesine kulak vermişti. Önce sağ gözünü araladı daha sonra sol gözünü. Penceresindeki siyah perdeler o kadar odayı karartıyordu ki telefonundaki saate bakmadan ,alarm sesini duymasa adeta gece uykusuna devam edip işe geç kalacaktı. Bu kez  düşünme fırsatı vermişti. İçinde ruh eşini bulacağı umudu ile doğruldu. Apar topar ,özensizce dolaptan eline ne geçtiyse kıyafetlerini aldı ve aynaya bakmadan hızlıca yola koyuldu.

Soğuk bir kış sabahının içini üşütmesine karşılık, derin derin soluk alıp verip burnunu ve  ellerini ısıtıp soğuk Ankara’nın soğuk caddesinde yürümeye başladı. Trafik beklediği gibi değildi bu kez, otobüs durağına arabaları yararak geçip gitmesine de gerek yoktu. Islık çala çala elleri ceplerinde adımlarını daha ağır bir şekilde ata ata yoluna devam ediyordu. Gece uyumadan önce hayal ettiği ruh eşinin yakınlarda olabileceği sevinci içini ısıtıyor, adeta bu sevinç kış güneşi gibi bedenini ve ruhunu ısıtıyordu. Afrika’dan geleli yıllar olmuş, Türkiye’yi ve Türkçeyi yeterince çözmüştü.  Ankara’nın sokaklarına ve yollarına hakimdi. Her sabah cadde başında simit aldığı simitçiye uğradı, simitini aldı ve sıcacık gülümseme ile yoluna devam etti. Ankara simitînin lezzeti ile de mest oluyor, her susam tanesinde ise yediği simitin lezzetini sorguluyordu. Yoluna tebessüm ile devam ederken hiç dikkat etmediği şekilde birden gözleri kaldırımın yanında duran bir kağıt parçasına ilişti. Kağıt parçası sabah zoraki ışık saçmakta olan güneşin ölü ışığı ile gözüne daha parlak geldi. Biraz daha yaklaşıp ,sağ elinde elindeki simiti sol eline alıp, eğilip gözüne

ışıldayan kağıt parçasına yöneldi. O da neydi yerde gördüğü bir adet kadın kimliği idi. Bir kadın yolda kimliğini düşürmüş ve dün gece yağan yağmurla ağırlaşmış geceki rüzgara inat kaldırım kenarında adeta onu bekliyordu. Kimlikteki kadına baktı. Hayran olmamak elde değildi, hayalindeki kadına birebir uyan görsele sahipti. Hemen adına ve doğum tarihine baktı yaşları da denkti. İçinde dün gecenin vermiş olduğu umudun sevinci sarıp en yakın karakola doğru hızlıca ilerlemeye başladı. Karakola kimliği teslim etmek isterken, günümüz sosyal medyasını da kullanmak istedi. Bu kimlik tesadüfü karşısına çıkmamış kaderin belki de  birleştirici gücü olduğuna inanmaya başladı. En yakın kafeye gitti, aklından işe geç kalmak dahi geçmedi. Tek hevesi ve heyecanı o güzel sarışın kadına ulaşıp kimliğini teslim etmekti. Sokağın sonuna gelip tam köşeyi dönerken bir butik kafeye denk geldi. Apar topar içeri girip, cam kenarındaki masaya sessizce oturdu. Garsonun günaydın efendim söylemini dahi duymadı. Buz gibi olan ellerini hiçe sayıp cebinden hemen cep telefonu çıkardı ve sosyal medyaya sarıldı. Kimlikteki isim soy ismi aratıp bulduğu kimliğin sahibi kadını aramaya koyuldu ve ilk araması ile aynı isimden az kişi olunca içinde sevinç çığlıkları atarak, kimlikteki

kadına ulaştı. Kadın ise bir gün önceden kaybettiği kimliğini evin içinde yana yakıla arıyor. Eş dosta onlarda düşürüp düşürmediğini sorguluyordu. Kadın çantasından acele bir şekilde kartvizit alırken cüzdanını sokakta düşürdüğünün farkında değildi. Kayıp cüzdanı için o da sosyal medyada kayıp ilanı açmış ,herkese görünür kılmıştı. İşte o an ruhunu dün gece karanlığa teslim eden karanlık adam, herkese açık kayıp kimlik ilanını görünce adeta havalara uçtu. Direkt sosyal medyadan mesaj yazma isteği ile yanıp tutuşup, mesaj atmaya kimliği teslim ederken tanışmak istediğini de aklından geçirdi.

Kısa bir mesaj yazdı, kimliğinin onda olup en kısa sürede en yakın ortak bir yerde teslim edeceğini yazdı. Kadın da kimliği biri bulur da bana yazar umudu ile gelen kutusunu saat başı kontrol ediyordu. Umudunu kesip son kez gelen kutusuna bakma kararı alıp bir gelişme yoksa karakola gitmeye hazırlanırken bir de ne görsün bir mesaj ile kimliğin teslim edileceği yazıyordu. Derin bir oh çekip mesaja karşılık verdi…

Buluşuldu, kağıt parçası kimlik teslim edildi.

Sohbetler edildi. Yüzlerde tebessümler oluştu. Numaralar alındı veda edildi. Haftalar konuşmalarla buluşmalarla geçti. İki ruh bir bedene ait olduklarını bir kimlik ile fark etti. Ruhunun eşini ,karanlıklar ardından bulacağına inanan adam, hayalini kurduğu kadını, yağmurlu bir sabahın ardından umarsızca uyandığı bir soğuk kış sabahında buldu.

Evlendiler ve kadının dilinden şu cümle döküldü. İlk kez kimliğimi kaybettim ve onu bana dilini ırkını tanımadığım bir adam getirdi. Ve şimdi o adamın soy adı benim kimliğim...

05 Mart 2021 6-7 dakika 2 öyküsü var.
Beğenenler (9)
Yorumlar (10)
  • 3 yıl önce

    Güzeldi. Tebrikler...

  • 3 yıl önce

    Diğer yarısını bulmak ne zordur insan için Nuray hanım güzel bir öyküydü kutlarım

  • Tebrik ederim Nuray hanım. 🧿

  • 3 yıl önce

    Bir çokları hayat tesadüfler toplamdır der, bunu onaylayan insanlarda vardır, onaylamayanlarda. Bana kalırsa hayatta tesadüflere yer yoktur, başımıza gelen her olay ilahi kaderin bir tecellisidir. Bu öyküde de o seziliyor, kim ne derse desin. Anlamlı bir öyküydü kutlarım içtenlikle Nuray Hanımı...

  • 3 yıl önce

    Bu güzel öykü için tebrik ediyorum kaleminizi, sevgiyle.