Kar Yolları Kapayınca

Köyün minibüsü dağlık arazideki kayalık taşlık yoldan ağır ağır ilerliyordu. Bir haftadır kar yağıyordu. Hava çok soğuk olmamasına karşılık akşam olduğu için biraz ayaz çökmüştü. Köyün arabası tam bir haftadır köye gidememişti. Çünkü yol kar nedeniyle kapalıydı. O gün biraz açılmaya başladığından yola çıkmaya cesaret etmişlerdi.
İnci ile metin yeni evlenmişler o köye de öğretmen olarak yeni tayin olmuşlardı. İkisinin de meslekte ilk yıllarıydı. İnci hamileydi, köyden ilçeye alışverişe gitmişlerdi ki o gün kar yolları kapatmıştı. Tam bir hafta ilçeye yüz km uzaklıkta olan daha gelişmiş bir ilçede otelde kaldılar.
O gün de köyün minibüsüyle köye gitmek için yola çıktılar. Akşam olmuş ortalık kararmıştı. Minibüs yolun ortasında kara saplanmış olarak patinaj yapmaya başladı. Şoför yolculara Kürtçe bir şeyler söyledi. Yolcular hemen aşağıya inip arabayı itmeye başladılar. Yolun ortası yarı erimiş karın etkisiyle çamurluydu. Metin de indi köylülere yardım etti üstleri çamur içinde kalmıştı. Ama minibüs hareket etmişti. Biraz daha gittiler kar tekrar yağmaya başladı gece de olmuştu. Etraftan kurt ulumaları duyuluyordu. İnci metinin omzuna başını koymuş öylece dışarıyı seyrediyordu. Minibüs doluydu. Alt köyün öğretmeni de minibüsteydi. Gönüllü köyü incilerin köyüyle ilçenin ortasında bir yerdeydi. Minibüs gönüllüye geldiğinde şoför arabayı durdurdu. Buradan ileriye gidemeyeceklerini herkesin başının çaresine bakmasını söyledi. Arabadaki köylüler hemen oracıkta dağılıverdiler herkes beş dakika içinde kaybolmuştu. İnci metinin suratına bakıp ağlamaya başladı akşamın bu saatinde hiç tanımadıkları bu yerde ne yapacaklardı. söylenene göre de bir gece önce köye teröristler gelip ekmek yiyecek istemişlerdi. Alt köyün öğretmeni oranın yerlisiydi lise mezunu vekil öğretmendi. Minibüsçüye ilçeye geri dönelim dedi. şoför dönerim ama sizden bayağı para alırım diye karşılık verdi. Çaresiz kabul ettiler ve aynı yoldan kara saplana çıka geri dönmeye başladılar. Minibüs bir yerde geldi kaldı ileri gidemiyordu. Arabadaki birkaç kişiyle minibüsü ittiler zar zor yola devam ettiler.
İlçe beş bin nüfuslu küçücük bir yerdi. Sadece öğleyin yemek veren bir mecburiyet lokantası ve birkaç bakkal dükkanı , bir manavdan başka hiçbir şey yoktu. otel zaten yoktu. İnciyle metini kapkara bir düşünce almıştı. Geceyi nerede geçireceklerdi. Alt köyün öğretmeninin kayın pederi ilçede oturuyordu. Hiç üzülmeyin dedi sizi oraya götürürüm ben de orada kalacağım zaten. Çaresiz kabul ettiler.ilçeye vardıklarında gece yarısı olmuştu . gidecekleri evin ahalisi çoktan uyumuştu. İnciyle metin çekingen utangaç ve mahcup olarak alt köyün öğretmeninin kayın pederinin kapısına vardılar. Evdekiler hemen ayaklandı bu saatte gelenleri merakla. Öğretmen Kürtçe derdini anlattı. Ötekiler öylece duruyorlardı hemen içeriye buyur edildiler. Ev sadece bir odadan ibaretti. Evdeki kadın çoluk çocuk bir anda yok oldular. Sadece babaları ve birkaç genç kadın kalmıştı.zira ev halkı on beş kişi vardı. Hemen sofrayı kurdular ne varsa önlerine koydular keçi kavurmasına kırılmış yumurta, taze peynir, bal , tere yağ ve yufka ekmeği inciye o yedikleri çok tatlı gelmişti. Metinin pantolonu çamur içindeydi. Pantolonu ve çorapları hemencecik sobanın üstündeki suyla kadınlardan birisi yıkayıp asıverdi. Kış olduğundan metinin içinde pijaması vardı. İnci süklüm püklüm bir kenarda oturuyordu. Erkekler sohbet ediyorlar havadan sudan konuşuyorlardı. Derken ikisine bir yatak serdiler ve evdeki herkes yok oluverdiler . hepsi komşulara gitmişler evi ikisine bırakmışlardı. İnciyle metin sıcacık yatağa yatar yatmaz uyudular. Uyumadan önce de insanların ne kadar sıcak kanlı ve ne kadar misafirperver olduklarını , kendilerinin memleketinde hiç kimsenin hatta kendilerinin bile böyle bir fedakarlık yapmayacağını düşündüler...

03 Ekim 2016 3-4 dakika 6 öyküsü var.
Yorumlar (1)