Kukalı Saklambaç

Yaz günleri çocukluk yıllarımızın vazgeçilmez oyunlarındandı o kukalı saklambaç. Ama ben bilemezdim o yaz günü bir kukalı saklambaç oyununda o saçmasapan arkadaşımla tanışacağımı. Artık kader mi dersiniz yoksa başka birşey mi ona siz karar verin anlatacaklarımı dinledikten sonra...

Adı mı; farzedin ki Abdülgafur, hem ne önemi var canım. Yeni taşınmıştık o mahalleye ve ilk tanıdığım çocuklardan biriydi, hemen hemen benim yaşlarda. Yaz gecesi evin önündeki demirlerin üstünde otururken ''Gel arkadaş sen de bizle oyna yeni taşındın herhalde mahalleye, tanışalım, benim adım Abdülgafur ama sen kısaltarak Abdül de diyebilirsin'' dedi... Baktım tıfıl bir bebe benim gibi o da kurak yerde büyümüş belli zaar. Elini sıktım ''Ben de Ahmet olur oynayalım bakalım.''

Bilemezdim hayatının palavralarla dolu dolu olduğunu ve yalanlarını kendine hayat felsefesi yaptığını. Sonradan anladım ama o zaman da hayatıma doludizgin girmişti...

Ebe olan çocuk tenekeyi yerine koyduktan sonra saklanan çocukları, yani bizleri aramaya başladı. Biz de tanıdık bir apartmana giriverdik bu Abdülgafur ile. Hımmm baktım asansörlü bir apartman, o zamana kadar asansör görmüşlüğüm de pek yok. Bu bana döndü'' Bak Aaaamet, bu iner çıkar böyle annıyon mu'' sonra cebinden bir kibrit çöpü çıkardı, ben şoke oldum o anda ''Ne arkadaş sen sigara mı içiyorsun'' dememe kalmadı bu asansörün yanına giderek kibrit çöpünü asansörün kapısına sıkıştırdı. ''Ne yaptın sen Abdül'cüm ya'' dedim. Bana döndü ''Sen anlamazsın oğlum, şimdi bak burada asansör hareket etmez billahi, buranın kapıcısı geçende bana süpürge fırlattıydı gıcığım herife Aaamet''

O arada dışarıdan ses gelince ''Çanaak çömlek patladı çanak çömlek patladı'' diye biz de bu Abdül ile dışarı çıktık gayriihtiyari...

Bu sefer başka bir arkadaş ebe oldu ve saymaya başladı. Tenekeyi yerine koyduktan sonra başladı gizlenenleri aramaya. Biz de bu sefer bu Abdül ile başka bir apartmana giriverdik. Yabancı bir apartman, biri çıksa kapıdan ''Hırsız mısınız arsız mısınız'' dese şapa oturacağız, çocuk kalbimiz küt küt atıyor sanki yerinden fırlayacak gibi. Aslında benimki atıyormuş da onun hiç umurunda değil. Bu yine cebinden bir kibrit çıkardı, ben yine şaşırma moduna girdim ''Yine kibrit çıkardın bu sefer garanti sigara içicen değil mi'' bu döndü bana ''Yok be oğlum, bu sefer zilleri yakacağız'' ben bir kez daha yer ile yeksan ''Ne dedim ne zili ne yakması kafayı mı yedin sen'' bu yine bana umursamaz bir bakış fırlattı, adam da zerre korku çekinme yok kibrit ile başladı zilleri yakmaya...

Neyse o gün kukalı saklambaç faslını kazasız belasız bitirdik, başımız belaya girmedi ise tamamen Allah'ın bize lütfu başka da birşey değil. Birgün bu yanıma geldi yine ''Oğlum ben tekvandocuyum, kırmızı kuşak, sen biliyor musun'' dedi. Ben de ne bileyim doğrudur herhalde, çatmamak lazım buna diye aklımdan geçiriyorum. Bu başladı havaya tekmeler sallamaya arada ah hu ha apçaaaagi yopçagiiiii, çima çirigi çimbiiiiii diye de sesler çıkarıyor. Ben de korktum resmen, çekindim bayağı bayağı, o arada yine yeni tanışıklığımız olan arkadaşımız Aytekin geldi. Abdül bana doğru hareketler yaparken, Aytekin bunu bir ittirdi ''Yürü git bebe artistliğini başka yerde yap Abdül'' dedi. Aytekin'e bayağı bozuldu Abdül ama sesini de çıkaramadı. Aytekin'de Abdül ile benim yanımda insan azmanı bir arkadaş o yaşlarda, zeballah gibi, yani uzaktan düşmana göster göster geri çek o hesap...

Yine başka bir kukalı saklambaç faslında, bir yaz günü daldık bir bahçeye. Bu bizim Abdül kiraz ağacını bir gördü ''Aha Ahmet cillop gibi kirazlar gel çıkalım şu ağaca da beş on kiraz aşıralım'' dedi. Tepemin tası bir attı'' Oğlum Abdül haram onlar haram'' demeye kalmadan iki dakkada ağaca zıpladı, o arada apartmanın kapıcısı da gelmesin mi, bunun ağacın tepesinden bir atlayışı var, sanırsın ki güvercin olup da uçuyor kerata, bizim oradan bir topuklayışımız var, yani Hüseyin Bolt halt etmiş yanımızda, hem vallahi hem billahi onu bilem geçerdik. İşte böyle bizim çocukluktaki kukalı saklambaç hikayelerimiz...

04 Nisan 2012 4-5 dakika 640 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar