Limoni Kahve/ 3. Bölüm

Çocukluğu ölmüş Firuze Hanım'ın ve kimse teselli etmeye gelmemiş. İçinde bir yerlerde gömülü duruyor...
Rıfat Beyi takip ederken çevredeki peşi sıra ağaçlar dedikoduya koyuluyor. Bu güzel kadının suretini izlemek için heyecan duyuyor gibi doğa. Bir kaç kuş ve bir sürü kelebek hayran hayran bakıyor gibiler.
Rıfat Bey biraz yürüdükten sonra,
-İşte, görmeni istediğim yer burası diyor.
Bir dizi kayın ağacının çevrelediği küçük bir bahçeyi gösteriyor parmağı ile. Papatyaların hakim olduğu bu bahçenin ne bir kapısı ne de bir çiti var. Biraz çiçek biraz ağaç, hepsi bu kadar.
Firuze hanım yol boyunca çevreyi seyretse de kulak misafiri olduğu ve övgüler savrulan yerin daha şaşaalı olacağını düşünüyor olacak ki bir süre tepki vermiyor. Sonra bozuntuya vermeden,
-Gayet hoş bir yermiş. Söylediğiniz kadar var hakikaten.
Rıfat Bey bu sözleri komik bularak,
-Alaycı davranmadığın için teşekkür ederim lakin ben de farkındayım burası övülesi bir yer değil. Ailemle sıkça gelirdim buraya. Oyunlar oynardık babamla, koşuştururduk. Saklambaç oynardık hep birlikte. Hoş, hiçbir zaman saymaları bitene kadar saklanamazdım. Orası mı? burası mı? Derken biterdi, saklanamazdım. Babam pek umursamazdı ama annem hep beni görmüyormuş sanki saklanmışım gibi yapardı.
Ömrümün gün doğumu burda geçti. Bu zaman çizgisine seni de eklemek istedim.
Firuze hanım böyle konuşmalara hiç gelemiyordu.
Gelemiyor dediysem de siz yanlış anlamayın. Çok çabuk utanıyor anlamında. Bakın şimdiden kızardı yanakları. Bir insanın birinin hayatına girmesi elbette güzeldir lakin onun çocukluğuna dahil olması mükemmel bir histir. Geçmişin rüzgarlarının saçını okşaması anlatılamaz. Dedim ya size. Çocuk büyümüş Firuze hanım, çocukluğu ölmüş. Rıfat Bey in çocukluğuna sığamaz mı bu iki ruh? Kim bilir...
Mavi bir örtünün üzerine yerleştirmeye başlıyorlar yanlarında getirdiklerini. Biraz bal, biraz peynir, bi kaç simit...
Karşılıklı oturdukları bu sofrada ikisi de yavaş yavaş acıkmış gibiler. Çimenler halen biraz ıslak.
Gecenin gözyaşları diyorlar bu çiğ tanelerine.
Gece, günahların üzerini kapatıp onlara ağlarmış.
Bunca siyaha karşı verilen bir vergi kısacası.
Sessiz sakin yapılan bu kahvaltının sonunda
Rıfat Bey simitin kenarını yavaşça koparıp ağzına atan Firuze hanımı izlerken göz göze geliyorlar. İlk defa Firuze hanımın gözlerine dikkatlice bakan Rıfat Bey gözlerini kaçırıp,
-Ee şey yürümek ister misin? diye soruyor etraftaki Kayın ağaçlarını izleyerek. Her erkeğin yaşadığı bi durumdur bu. Bir kadın vardır karşınızda, hoş bir kadın. Gözlerinizi görünmez zincirlerle bağlarsınız gözlerine. Ta ki göz göze gelene kadar. O andan itibaren bir daha bakamazsınız gözlerine. Nerden mi biliyorum? Hadi dönelim hikayeye...
Firuze hanımın da bu ortamda ki sessizliği dağıtmak için aklından geçen ilk şey yürümek.
-Olur, nefes almış oluruz.
Uzun kavakların güneşi göğüslediği patika yolda yürürken Rıfat Bey çocukluğundan bahsediyor.
Yaramaz bir çocukmuş Rıfat Bey. Abisi doğumda ölmüş. Günlerce ağlamış Nadide hanım. Nadide hanımı tanıtmadım mı? Rıfat Bey'in annesi. Kendi halinde tatlı bir kadın. Rıfat Bey'le yıllarca o ilgilendi. Rıfat Bey dillendirmez ama orta okula kadar geceleri yatmadan kitap okurmuş. Siz benden duymadınız ben de hiç söylemedim...
Kaldıramamış Mustafa' yı kaybetmeyi (Rıfatın abisi). Canını kaybetmektir evladını kaybetmez. Canını kaybetmiş Nadide hanım, acısına ağlamış o da. Sonra Rıfat doğmuş. Ömrünü adamış Rıfat Bey'e. Rıfat demişler ona. Arif Beyin babasının adı (Rıfatın babası). Dedesi de aynı Rıfat bey gibi deli dolu ve çocuk ruhlu bir adammış.

Tekrardan kahvaltı yaptıkları yere dönerken gülüşmeleri arşınlarca öteden duyuluyor.
Anlatılan onca şey var, konuşulan bir ton hikaye. Lakin Rıfat Bey'i güldüren bunlar değil. Rıfat Bey'i
mutlu eden Firuze Hanım'ım tebessümü.
Rıfat Bey,
-Yürümek iyi geldi. Ben şurayı toplayayım artık.
Firuze hanım ile birlikte kahvaltıyı toplarlarken ikisinin de içinde bir burukluk var. Güzel geçen bu vaktin son solukları.
Malzemeleri topladıktan sonra arabaya gidiyorlar. Rıfat Bey Firuze Hanım'ın kapısını açtıktan sonra geçiyor yanına.
Son kez göz ucuyla bahçeye bakıyor Rıfat Bey. Papatyalara ve Kayın ağaçlarını süzüyor usulca.
Yavaş yavaş uzaklaşıyorlar, hem bahçeden hem de oradaki ruh hallerinden.
Aynı yollar aynı meşe ağaçlarını geçiyorlar ama baştaki kadar tatlı değil. Firuze hanım pencereden dışarıyı izliyor yine. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor.
Bir sürü an var Firuze hanımın kalbinin hızlandığı. Bugüne kadar süre gelen bir sürü an. Şuan da bunlardan biri. Burukluğun kelepçesi boğazında yumruk olmuş. Güzel zamanlar sonsuza dek sürecek sanıyor insan bazen. Lakin geçerken bir selam bile vermiyor böyle anlar.
Firuze hanımın sokağına doğru dönüyor arabanın yönü. Figen Teyze yine pencereden sokaktaki mahallenin gençlerini izliyor. Sadece izlemekle kalsa iyi.
-Bunlar da bir baltaya sap olacaklar da ben de görücem, demeyi de ihmal etmiyor.
Kapının önüne gelindiğinde ikisinin de aklında bin türlü şey var. "Pazar günü kahve içmeye gidelim mi? Hafta sonu bir planın var mı?" Ve türevi bir sürü soru.
Hiçbirini sormuyorlar ama. Çekingen insanların duyguları parmaklıklar ardındadır. Öğrenebilmek için sizde suçlu duygulara sahip olmalısınız. Ya da bunu farkettirmelisiniz.
-Bu güzel kahvaltı ve herşey için teşekkür ederim, diyor Firuze hanım.
Rıfat Bey tebessüm ederek,
-Eşlik ettiğiniz için ben teşekkür ederim.
Firuze hanım içeri girip kapıyı kaparken son bir kez göz ucuyla bakıyor Rıfat Bey'e. Başını hafif eğerek tekrardan teşekkürlerini yineleyip kapatıyor kapıyı.
Çakıl taşları Rıfat Bey'in gidişini alkışlarken sokaktaki çocukları arabanın peşinden koşuyorlar.
Köşeyi döndüğünde sokak eski haline dönüyor. Figen teyze halen çocuklara bağırıyor. Çocuklar duymuyorlar bile.
Firuze hanım ise salonun penceresinden halen sokağın köşesini izliyor.
Sanki Rıfat Bey geriye dönecek gibi...

28 Ekim 2020 5-6 dakika 5 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (6)
  • 4 yıl önce

    Doğa tasvirleri Firuze hanım ve Rıfat beyin taşıdığı yoğun duygu aktarımları sohbet havasında ki söylemler anlatımıyla hikaye oldukça güzel ilerliyor

  • 4 yıl önce

    Ömrümün gün doğumu... Anlatı ve tasvir; çok güzel gerçekten,kutlarım genç şair arkadaşım ,yüreğine ve kalemine sağlık ...

  • 4 yıl önce

    Her öyküde belki bir kaç tane belki de onlarca hayatın özeti yaşanmışlığı vardır mutlaka. İnsanı anlatıyorsa yazar, kendinden bir takım yaşanmışlıklar mutlaka katıyor ya da çok geniş perspektiften bir gözlem yeteneği var demektir. Devam edecek belli ki öykü, bekleyelim bakalım daha neler neler olacak. Kutlarım içtenlikle...