Nal Mıh Soruları

Bizi her gördüğünde sorardı, biz de her seferinde bilemezdik şu nal-mıh sorularını. O kıs kıs gülerken biz yerin dibine girer, bir daha karşılaşıp rezil olmamak için çocuk aklımızla dua ederdik. Ne matematik öğretmenimizden, ne fen bilgisi hocamızdan çekinirdik, amcamızdan çekindiğimiz kadar üstelik her yıl aynı soruları sorardı, hiç değişmezdi:

– Kaçıncı sınıftasın?

– Dördüncü.

– Bir çift ata kaç mıh çakılır?

Ertesi sene yine karşılaşırdık:

– Kaçıncı sınıfta okuyorsun?

– Beşinci sınıfta.

– O halde iki çift öküze kaç tane nal ve mıh çakılır?

İddia ediyorum, şimdiki yeni neslin bilemeyeceği türden sorulardı bunlar. Öyle ki test kitaplarında örneği bile yok. Zaten bilebilmeleri için önce öküzün ne olduğunu bilmeleri gerek, ki çoğu çocuk öküzle boğa arasındaki farkı bile bilmiyor. Nal nedir, mıh nedir, nereden bilsinler? Unutulmaya yüz tutmuş mesleklerden biri olan nalbantlığı sorsanız, abuk sabuk cevaplar verecekler ya da masal kahramanı sanacaklar.

Bizden üç-dört yaş büyük ablamız vardı, başlardı anlatmaya: “Bir öküzün dört ayağı vardır, her ayakta iki tırnak olur; yani her ayağa iki nal demek. Bir nala da dört mıh çakılır.”

Kafamız iyice karışır, yine sorardık: “Yani toplam kaç tane?”

Ablamız sayardı: “Bir öküze sekiz nal, otuz iki mıh çakılır.”

Bunu ezberler, bir dahaki karşılaşmaya hazırlanırdık ama amcamız bu sefer de başka bir soru sorardı:

“Peki üç eşeğe kaç nal, kaç mıh çakılır?”