Öteki Yüzü

--- Merkez darp olayı var efendim Asayiş Ekiplerini hastaneye yönlendirmeniz uygun olur tamam...
Anonsu duyan Haber merkezi ivedi hastaneye ilgili ekipleri sevk etmişti. Bir süre sonra ekipler Hastane acil servisine intikal etmişlerdi.Müşahade odasına doktorların biri giriyor biri çıkıyordu.Hemşirelerde bir telaş bir panik hali her hallerinden belli oluyordu.sabahın henüz 7 si olmasına rağmen tüm acil personeli ayaktaydı. Ekip Amiri Komiser Serdar ve yanında bulunan iki resmi polis memuru hızlı adımlarla içeri girdiler. Komiser Serdar etrafa şöyle bir göz gezdirdikten sonra polis noktasına yöneldi. O gece nöbetçi Hastane Polisi Özgür'ün yüzüne bakınca bu gece ilçede farklı bir şeyler olduğunu hissetmişti. Kendisi sormadan Özgür anlatmaya başladı.

--Komiserim hoş geldiniz. Komiserim hasta 6.35 de hastaneye giriş yaptı.Geldiğinde genel durumu kötü, bilinci kapalı idi.Nöbetçi Acil Doktoru Ali Bey darp olayı olduğunu beyan etti. Adam nerdeyse ödüresiye dövülmüş komiserim.
--Kim getirdi hastaneye?
--Komşuları getirdiler komiserim.Yoldan geçenler Evde inleme sesini duymuşlar.Kapı içerden kilitliymiş, kapıyı kırıp getirmişler.
--Eee yani adamı kendi evinde mi darp etmişler?
--Evet komiserim durum onu gösteriyor...Etrafa bir göz gezdirdi yeniden,Şöyle bir nefes aldı

Serdar komiser, soğuk kanlı bir tavırla..
--Neyse, neticede basit bir darp olayı, çok fazla büyütmeye gerek yok...
--Sanırım bu kadarla sınırlı değil komiserim.dedi Özgür...
--Nasıl yani ?
--Adam evliymiş komiserim.2 de küçük çocuğu varmış. Onlardan henüz bir haber yok, nerde oldukları belli değil...
--Hımmm dedi Serdar komiser. Usul usul acil müşahade odasına doğru yürümeye başladı. Ardından iki arkadaşı ve hastane polisi kendisini takip ediyordu. Bir süre sonra Doktor Ali Bey gözüktü. Polis Memurlarını görünce usulca yanlarına yaklaştı.

--Arkadaşlar hoş geldiniz.
--Hoşbulduk dedi Komiser Serdar...
--Hastanın durumu nedir hocam ?
--Hasta geldiğinde bilinci kapalı idi.Vücudunun muhtelif yerlerinde darp ve cebir izleri var. Muhtemelen tahta yada benzeri cisim ile vurulmuş.Başında da sert bir yere çarpmaya yada düşmeye bağlı eziklik mevcut. İlk bulgular hayati tehlike arz etmiyor ama iç kanama riskine binaen bir süre müşahade altında kalması gerekiyor.Serdar Komiser ;

--Şuan bilinci yerinde mi, ifade verebilir mi?
--Evet şu an bilinci yerinde ama dediğim gibi iç kanama riski fazla, kısa bir süre içerisinde ilk ifadesini alırsanız servise alacağız...
--Tamam... dedi komiser Serdar.

İçeri girdiler. Kapının açıldığını duyan hasta usulca başını gelenlere çevirdi. Sonra gözlerini tavana dikti. Komiser Serdar soruyor o usul usul anlatıyordu.

Anlattığına göre , saat sabahın 4 ü civarı kapı hızlı hızlı çalmıştı. Kendisi ve eşi korkarak yerlerinden doğrulmuşlardı. Ürperti ve korkuyla karışık kapıya yaklaşan eşi, tedbirsiz davranıp kapıyı kim olduğunu sormadan açmıştı. Davet beklemeden içeri dalan üç kişi, birden ellerindeki sopalarla kendisine vurmaya başlamışlardı. 2 ve 4 yaşlarındaki çocukları gürültüye uyanmışlar, gördükleri karşısında çığlık çığlığa kalmışlardı. Bir süre sonra aldığı tekme, yumruk ve darbelerden sonra kendisinden geçmiş yere yığılmıştı.Bu üç kişi eşini ve çocuklarını zorla bir arabaya bindirip götürmüşlerdi.

Serdar komiser ve yanında bulunan diğer memurlar duyduklarının şoku içerisindeydiler. Serdar Komiser ve ekibi, bir süre sonra ayrıldılar hastaneden. Öncelikle Emniyet Müdürlerine olay hakkında gerekli bilgiyi verip, ince bir araştırmaya koyuldular.
Basit bir darp olayı diye geldikleri olay büyüdükçe büyüyordu. İçerisine Meskun Mahane Tecavüz, Ev Basma, Kadın, Çocuk Kaçırma olayları girmişti.

On iki bin nüfuslu küçük bir kasaba idi burası. Sessiz sakin huzurlu bir şehirdi. Ufak tefek trafik kazaları ile bir iki küçük darp, hakaret olaylarının dışında pek bir olayın vukuu bulduğu söylenemezdi. Hırsızlık dahi pek görülmezdi. Yıl boyu yağan yağmurdan almıştı ismini.Yağmurlu... Yağan yağmurun bereketi ile yemyeşil bir kasabaydı.İçerisinden geçen küçük akarsuyu ile bir başka güzeldi Yağmurlu. Süper, hiper marketlerin henüz hışmına uğramamış bakkalları, küçük küçük elbise mağazaları, simitçisi, berberi ile belirgin simaların olta attığı küçük sessiz huzurlu kasaba Yağmurlu'da bu olay bir bomba gibi patlamıştı adeta. Nasıl olurdu.Bunu kim yapabilirdi. Ev basmak, adam dövmek.. kadınını çocuklarını kaçırmak... Olacak işmiydi. Bakkal, kasap... Öğretmen, veli... Artık herkesin konuştuğu yalnızca bu konu idi.İnsanların yüzünde bir endişe vardı artık.Herkes gece kapısını daha bir sıkı kilitler olmuştu.Anneler babalar çocuklarını gözlerine güvenemiyordu.

Olayın ikinci günü hala faillerden haber yoktu. Kasabada türlü türlü dedikodular dolaşmaya başlamıştı. Organ mafyasından, kadının bekarlıktan kalma sevgilisine varana kadar... Komiser Serdar ve Ekibi, nerdeyse son 24 saattir gözlerini kırpmamışlardı. Kaymakam, Emniyet Müdürü, ilçenin ileri gelenleri hep bu olay üzerinde yoğunlaşmıştı.3. günü elde edilen bulgular kafa karıştırmaya başlamıştı.Darp edilen şahsın uzun süredir işsiz olduğu, eline geçen para ile bir takım arkadaşları ile alkol alıp akarsu kenarında gece yarılarına kadar içki içtikleri, son zamanlarda evinde pek huzur olmadığı ve eşi ile sık sık tartıştıkları komşularının alınan ifadelerinden anlaşılmıştı.Hatta şahsın geçmişte esrar içicisi olarak kayıtlarda suç kaydının bulunması ile ilk tahlillerde kanında alkol ve uyuşturucu çıkması, olaya başka bir açıdan bakmayı gerektiriyordu.

Dördüncü gün Komiser Serdar ve Ekipi, Jandarma ile irtibata geçmişler, Yağmurlu Köyünün 30 km kadar güneyinde bulunan 'kaçırılan' kadının ailesinin bulunduğu köye gelmişlerdi. Amaç olaydan haberdar olup olmadıklarını öğrenmek, varsa bir iki ip ucu elde etmekti. Ancak burada kendilerini büyük bir sürpriz bekliyordu. Gece evi basılarak kocası darp edilen, çocukları ile kaçırıldığı iddia edilen kadın babasının evindeydi. Sakin, huzurlu ve mutluydu. Durumundan da hiç şikayet eder hali yoktu.

Olay çözülmüştü. Mağdur olay gecesi yine alkol almış, gece geç saatlerde evine gelmiş, eşiyle şiddetli bir kavgaya tutuşmuştu.Eşine ve çocuklarına yine şiddet uygulamıştı.Kadın artık dayanamamış pes etmişti. Ağabeyine telefon etmiş, gelip kendisini götürmesini istemişti. Ağabeyi, iki dayısını da alıp, gece bir araba ile gelmişler, kendilerine karşı çıkan eşine de yalnızca tek tokat atmışlardı. Onlar arabaya binip uzaklaştıktan sonra Eşi çektiği esrarın da etkisi ile kapıyı içerden kilitleyip kendisini duvara, kapıya vurmuş, kendi kendisine zarar vermişti. Kafası gözü kanamış, bir süre sonra da sızıp kalmıştı.

Tatlı tatlı yağmurların yağmasına alışkın Yağmurlu Köyü, fırtınalarla dolu bir 4 gün geçirmişti. Olay çözülmüş, insanlar yine eski bildik huzurlu günlerine geri dönmüşlerdi. Yağmurlu köyü rahat bir nefes almıştı.

21 Şubat 2012 6-7 dakika 12 öyküsü var.
Yorumlar