Oyuncak Kuş / Ölüm

Rüzgârın şiddetiyle pencere açıldı hafifçe, içerisi loş bir ışıkla aydınlanıyordu ve telefon çalmasına rağmen açılmıyordu. Kuvvetli bir şimşek çaktı ardından gök gürültüsü eşlik etti...

Villada sessizlik hüküm sürüyordu yağmur camları olanca gücüyle çarparken, ağaçların dalları yere kadar eğiliyor yaprak hışırtıları ürpertici bir şekilde mozaik kaplı yerlere düşüyordu. Yine bir gök gürültüsüyle villanın emniyet alarmı çalmaya başladı.

Beş dakika geçmeden polis arabası villanın önüne geldi eş zamanda sitenin güvenlik görevlisi koşarak geldi. Kapının zilini çalmalarına rağmen kapı açılmamıştı. Yağmur şiddetini gittikçe artırıyordu. Güvenlik görevlisinde bulunan yedek anahtarla kapıyı açtılar.
-Hulusi Bey evde misiniz, diye seslendi site görevlisi.
Cevap veren olmadı. Salon derli topluydu, polisler dört bir yana dağıldı aynı anda elektrikler kesildi villa karanlığa büründü. El feneri yardımıyla odalara bakıp kimse var mı diye araştırdılar...

-Efendim ilginç olan şu ki üst katta yaşanmıyor havası var, hiç eşya yok, kimse de yok üstelik.
-Çatı katına baktınız mı?
-Çatı katında sadece bir sandık var, açmadık siz bakmak isterseniz diye.

Salonda toplanmışlardı, etraf düzenliydi, hırsız girmiş olma ihtimali yok gibi görünüyordu. Orta sehpanın üstünde iki adet çay fincanı ikisinin de içinde çay olduğunu fark ettiler, komiser fincanlara dokundu, soğuktu. Polis Memuru site görevlisine döndü.
-Kimler yaşıyor bu villada ve genelde bu saatte evde olurlar mı?
-Hulusi Bey yalnız yaşıyor ama geleni gideni çok olur, bu saatlerde çoğunlukla evde olurdu.
-Belli ki hava durumu şartları neden oldu alarmın çalmasına diye devam etti.
-Peki telefon numarası var mı sende veya ulaşabileceğimiz her hangi bir şey, diye sordu komiser.
-Numarası var efendim, arayalım kendisini, dedi görevli.

Telefon ısrarla çalınmasına karşılık açılmadı.
Yapılacak bir şey olmadığına gözlemleyen polis memuru villayı terk etmeye karar verdi, site görevlisine alışılmışın dışında bir şey olursa telefon etmesini tembihledi.

Villanın dış kapısına yaklaşmışlardı ki kısık bir sesle inleme duydular, el fenerleriyle araştırmaya başladılar. İnleme sesi daha yakından gelmeye başladı, derken;
-Efendim burada birisi var, diye seslendi genç bir polis.
Herkes koştu, yağmurdan çamurlaşmış toprak üstünde kanlar içinde yatan, elli yaşlarında bir adam gördüler.
-Hulusi Bey ne oldu size, diye eğildi site görevlisi.
Komiser,
-İyi misiniz, diye sorarken ambulansı aramalarını emretti.
Hulusi Bey'den cevap gelmiyordu, gözlerini polis memurunun gözlerine dikmiş öylece bomboş bakıyordu, oldukça yarası vardı, tecrübeli polis memuru bunların bıçak darbeleriyle alınmış yaralar olduğunu anladı...

Ambulansın gelmesiyle ortalık iyice karışmıştı, siren seslerini duyan villa komşuları dışarı çıkmıştı. Herkes bir şeyler söylüyor tahmin yürütüyorlardı. Ambulans sirenlerini çalarak uzaklaşırken Hulusi Bey'in yakınlarına haber verildi. Hiç evlenmemiş olan Hulusi Bey'in evlatları yoktu, kız kardeşi Aynur Hanım ve eşi Nihat Bey hemen olay yerine geldiler.

Polis memuru Komiser Fırat'ı aradı, olanları detayıyla anlattı. Komiser Fırat hastaneden telefon geldiğini Hulusi Bey'in öldüğünü son sözlerinin ' hak yerini...' Olduğunu kendisinin de yola çıktığını hiçbir şeye el sürmemelerini tembih etti.

Komiser Fırat'ın gelmesiyle villanın etrafı iyice hareketlenmişti, Hulusi Bey'in kardeşi oldukça sakin görünüyordu, eşi biraz huzursuz gibiydi.
-Başınız sağ olsun.
-Sağ olun, diyebildi Hulusi Bey'in kardeşi Aynur.
-Sizlere birkaç soru sormalıyım.
-Elbette,elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
-Ağabeyinizin düşmanı var mıydı?
-Bildiğim kadarıyla yoktu, içine kapanık birisiydi bizimle hiçbir şey paylaşmazdı.
Sorulara cevap verirken ağabeyini hiç sevmediğini az çok anlamıştı komiser Fırat. Bir kaç soru da Aynur Hanım'ın eşine sorduktan sonra komşulara yöneldi...

Cinayet mahalline gelen olay yeri inceleme ekipleri araştırmaya başladı. Büyük bir titizlikle çalışmaya başladı. Yerdeki çamur izlerinden Hulusi Bey'in ayak izlerinden hariç en az üç kişinin ayak izini tespit etti, her ne kadar silinmeye çalışılmışsa da dikkatli gözlerden kaçmamıştı ama bundan da bir sonuç çıkmamıştı. Planlı bir cinayetle karşı karşıya kaldıklarını anladılar...

Komiser Fırat komşulardan epeyce bilgi almıştı, polis memuruna dönerek,
-Anlaşılan o ki Hulusi Bey biraz esrarengiz bir adam, geçmişini araştıralım, kardeşinin ve eşinin de. Mal varlığına bakalım, sevgilisi var mı, kimler geliyor gidiyormuş evine araştıralım hemen, dedi.
------
Sabah olmuş yağmur dinmişti, olay yeri inceleme villanın kapısında oyuncak bir kuş bulmuştu üzerinde minyatür üç ayrı bıçak saplanmış vaziyette kapının eşiğinde duruyordu. Anlaşılan o ki Hulusi Bey'in öldüğü geceyle aynı gün kapı önüne asılmıştı bu kuş.

Günler süren araştırma sonucunda pek çok bilgiye ulaşıldı. Cinayet masası ekibi olayı sıkı bir şekilde araştırdı. Hulusi Bey'in yıllar önce genç bir kızın intiharına ve ölümüne neden olduğu suçlamasıyla gözaltına alındığı ancak delil yetersizliğinden serbest kaldığını ortaya çıkardı.

Bu olayın ölümüyle ilişkisi olup olmadığını araştırdı, olayda adı geçen kişilerle tek tek görüştü, şaşırtıcı sonuçlara ulaştı. Kiminle konuşsa aynı şeyleri duydu ve hepsinin cinayet saatinde birbirlerine şahitlik yaptıkları için yeterli delil bulamadı...

Çatı katındaki sandık açılınca içinden çıkan birkaç gazeteden kesilmiş haber ve notlar cinayetin aydınlanması için ışık olacak gibi olsa da yeterli delil bulunamadığından kimse gözaltına alınamadı...

****


Site görevlisi yine yağmurlu bir gecede sandalyesine yaslanmış bir şekilde telefonda konuşuyordu,
-Ben yeniden yurt dışına çıkıyorum, bu iş tamamlandı, hak yerini buldu, artık huzur içinde ayrılabilirim...

14 Mayıs 2012 5-6 dakika 11 öyküsü var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (8)
  • 12 yıl önce

    😙😙😙BEĞENEREK OKUDUM.KUTLUYORUM SEVGİLERİMLE👍👍👍

  • 12 yıl önce

    iyiki okudum diyeceğim bir öykü kutlarım👍👍👍👍👍yüreğinize sağlık 👍👍👍👍👍

  • 12 yıl önce

    doğrusu çok akıcı,ve oldukça başarılı buldum öyküyü.Bence daha çok zaman ayırmalısınız öyküye ve güzel bir çalışmaya imza atabilirsiniz,öykülerinizi derleyip okurla paylaşmak gibi...kutluyorum sizi

  • 12 yıl önce

    🙂

    Teşekkür ederim,yazmaya çalışıyorum işte,aslında konu sıkıntısı yok sadece uzun yazmak sıkıntı🙂

  • 12 yıl önce

    bu konuda da hayli başarılısınız kutlarım içten..

    sevgilerimle...