Radyodan Gelen Ses 2

Evine ulaştığında, saat 03.00' ü gösteriyordu. Mutlu sayılabilecek bir evliliği vardı. Karısı, Feride ile on bir yıldır süren bir beraberliği vardı. O'nun iş yaşamına pek karışmayan, kendi halinde, müşfik bir yapısı vardı. Aralarında, aşk olmasa da, saygı ve saygıya dayanan bir bağ oluşmuştu.

Sessizce kapıdan içeriye girdi. Salona geçti. Dışarıdan, içeriye yansıyan ışıkların aydınlığında, bir süre dışarısını seyretti. Sonra, kızı Buse' nin odasına girdi sessizce. Bir meleği andıran yüzüne baktı bir müddet. Derin bir uykudaydı. Uykusunun arasında, gülümsüyor, her zamanki alışkanlığı olan uykuda konuştuğu gibi anlaşılmaz kelimeler çıkıyordu ağzından. Yavaşça, yanına yaklaştı. Yanağına, bir öpücük kondurdu. Açmış olduğu yorganını özenle örttü. Sessizce çıktı odadan. Yatak odasına girdi. Üzerini değişti. Yavaşça, karısının yanına yattı. Sonra da ona sarıldı.

Sabah olduğunda, kızının sesiyle ve yüzüne kondurduğu öpücükle açtı gözlerini. Ela gözleri, sevgi ve özlemle bakıyordu ona. Yorganı açtı. Her zaman yaptığı gibi kolunun üzerine yatırdı. Sarıldı ve onu yatağın içinde, göbeğinden ve ayaklarından gıdıklamaya başladı. Onunla geçiremediği zamanları, bu şekilde telafi etmeye çalışıyordu. Mutfaktan, odaya kadar yayılan, sucuğun kokusunu aldıklarında, yataktan fırladılar.

Serdar, elini ve yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa girdi. Feride, kahvaltı masasını envai çeşit yiyecekle süslemişti. Her zamanki gibi, yüzündeki gülümseme ile ona baktı.

' Günaydın canımmmmmm '

' Günaydın karıcığım. Harikasın. Yine, bir tek kuş sütü eksik sofrada. Nasılsın ? İnan öyle özlüyorum ki sizi. Sizinle, vakit geçiremiyorum. Bugün, kahvaltıdan sonra çıkalım. Gezelim. Her istediğimizi yapalım. Doya doya bir gün geçirelim olmaz mı ? '

' Olur canım. Biz de seni özlüyoruz fakat senin işinin gereği bu şekilde oluyor. Mutluyuz biz. Önemli olan evimizdeki huzur. Birbirimize olan saygı ve sevgimiz. '

' Anneciğim, Babacığım sizi çok seviyorum. '

Serdar ve Feride, kızlarına baktılar aynı anda. Masadaki tabakta bulunan, haşlanmış yumurtalardan iki tane aldı eline. Birini eline aldı, diğerini de kızına verdi. Yumurta, tokuşturmaya başladılar.
O gün akşama kadar istedikleri şekilde gezdiler. Eve geldiklerinde, kızı ve karısının yüzlerindeki mutluluk ifadesini gördüğünde, suçluluk duygusu hissetti. Bu suçluluk duygusunun yanında, dün akşam konuştuğu Gül' ün sesinin yumuşaklığını anımsadı. Tekrar konuşmak istiyordu onunla.

Gitme vakti yaklaştığında, her zamankinden daha erken, radyoya gitmek üzere yola çıktı. Onunla, bir an önce konuşmalıydı.

Odasına girdi. Telefonu çevirdi. Heyecanlanmıştı. Karşısında, yine o sesin sahibi vardı.

' Alo '

Bir müddet dinledi sessizce. Sonra, bütün cesaretini toplayarak ;

' Alo! İyi akşamlar Gül Hanım. Ben serdar . '


DEVAM EDECEK !

04 Temmuz 2010 2-3 dakika 14 öyküsü var.
Yorumlar (2)
  • 15 yıl önce

    Sanırım düzenli bir hayatta sıkıcı geliyor ve macera aramak istiyor insan,

    Hani derler ya evde ki huzursuzluk kadın olsun erkek olsun dışarıya yöneltir diye.

    Eve geliş ve evde ki sıcak ortam çok güzel anlatılmış bunu okuyan hissedebilir,

    Bakalım Serdar Efendi hem kendi başına hem başkalarının başına ne sorunlar açacak,

    Değer mi? sorusu geliveriyor insanın dudaklarına..

    Devamını bekliyorum🙂

  • 15 yıl önce

    Kendiniz gibi naif kaleminizi

    Çok önceden tanıyorum

    Aynı naiflik,yine dokunmuş satırlara

    Sizi okumak keyifli ve öğretici

    En yakın zamanda devamı dileklerimle

    Kutlarım Nermin hanım,selamlar.