Seni Sevmediğim Yalandı

dünyanın öte tarafında değildi sevişmek. giderken öyle bir tümce kurdum.

kaskıma düşen her sicim damlası ciğerlerime ok olup saplanıyordu. konuştuklarımızın yüzdesi içimizden geçenlerin dışa vurumuydu adice ve çoğunlukla benim kırıcılığımla dolu tam kurulamamış, bir yığın tam oturmamış duygu yumağı. neden böyleyim anormal hanımlarla aram bu kadar iyiyken normal hanımlara karşı neden paramparça edilmiş sözcükler kurup duruyordum? ben sahiden hasta biri miyim sağlıklı biri miyim ve her an ama her an kendime ihanet içinde olan bir kişilik miyim?

böyleydim.

en samimi arkadaşımın karısıyla iş pişirdiğim düşünülürse.

sana ne diye itiraflarda bulunuyorum ki? saatlerce İbrahim Tatlıses'i dinlerken, aklım hâla sevişme isteğimin bahanesi altında bir düşün ortasında can çekiştiğimi görebiliyorken. ama hayır düşündüğün ya da giderken düşündüğüm sevişme isteği öldü. ben herkesi öldürürken doğrusu yüzsüzce yaşamayı seçtiğime övgüler düzerken. sevişmeyi de öldürüyordum. ablam oğlum sen de bir değişiklik var derken bir yandan da bana balık etli bir kadını gösterip ne dersin deyip duruyordu hava o gün sıcaktı. zavallı Onur. bana aldanıp yok etti kendini. doğrusu ben de denemedim değil. bir kış gecesi amansız fırtınanın ortasında o ayağı sakat kadınla holde birbirimize ciddi ayılabilecek yaralar açarken, hem de Onur'un yaşamına son verdiği saatlerde, kendi hayatıma son vermek yerine; Onur'un cesedi yirmi dört saati doldurmamışken ve henüz soğumamışken , ben Necmi Dayan karşı apartmanın ikinci katındaki kadınla holde belki de içimdeki yokluğumla ya da tanımsız yokluğumun verdiği acıyla Onur'un yerine de seviştim ayağı sakat kadınla. nasıl bir fırtına vardı o gece ve ben o fırtınanın ortasındaydım kimsenin görmediği göremediği fırtınanın rahmine tohumlarımı ekerken o gece ben evime girdikten sonra Onur'un acılı kederli o...pu karısı Onur'a yattığımızı söyledikten sonra sanki bilerek yapıyordu o fırtınalı gece de ben evime sıcak yuvama girmişken sevişmeden kalan tırnak izlerine pansuman yaparken telefonda nasılsın bakalım deyişinden sonra muradıma erdiğimi söyleyerek ve şuh bir kahkaha patlatarak; uyumsuz uyumsuz bir kahkaha desem daha doğru olur, ne istiyorsun dedim? artık senden hiç bir şey istemiyorum. bu gün senin piçini aldırdım o...pu çocuğu derken hem de Onur'un cesedi hangi hastanenin morgundan henüz çıkmamışken, Filiz bu her şey beklenir bu insanlıktan kadınlıktan nasibini almamış dişiden dedim kendi kendime ama sonra benim piçlerimin üstüne basarak sözcüklerinin ikiz olduğunu söyleyip haftasında dostuyla Fransa'ya gidişini Sevgi'den öğreniyordum...ikiz çocuklarım..ikiz kızlarım...yaptıklarımla şimdi şu motor yağmurun altında asfalt yolda jilet gibi kayarken ister misin gitsin bir yere toslasın ya da ön frene basmamla bir an da kuşun yemiş biri gibi beni üstünden atıp, yüzlerce metre öteye duygusuz et parçası gibi fırlatsın? sağ parmaklarım kaşınıp duruyor ama sevişme isteğim ağır basıyor ve ben o gece ölmeliydim bu Necmi Dayan tarih olmalıydı piçleriyle...doğrusu avuçlarıma doldurduğum haplar bana bakarlarken canıma kıyamamamın tek nedeni neydi ki?

neyse kapıyı Kezban açtı. kızgındı...ama sandığın ya da düşündüğüm sevişme ne yazık ki gerçekleşmedi...oturup dertleştik...iyi mi?

31 Ocak 2014 3-4 dakika 57 öyküsü var.
Yorumlar