Sessiz Ölüm

Sabahın serinliği yavaş yavaş yerini haylaz sıcağa devreden saat...Kahvaltıya erken daha, oysa zaman, tam zamanı, ilk öğün olarak altında koca masmavi göğün. Köyün havasından , benim alışkanlığımdan geç yenen geniş sofra , bol çeşit kahvaltılar. Zaman ilerlesin de bir güzel acıkıp oturayım niyetiyle yeni aldığım yoncalığın etrafındaki çalılığı temizlemeye çalışıyorum.

Ruhumda bir kasvet, kollarım dermansız gibi. Kaldırıp indirdikçe elimden düşecek gibi oluyor dahre. Fazla uğraşmadım. Döndüm eve. Sofra hazır; eski günlerdeki kalabalık değiliz.Her lokma ağzımda macunlaşıp yutulmaz hal alıyor. Tat yok. Bir büyük iştahla götürdüğüm sebzelere dokununca çatalın ucuyla ağzıma gelmeye nazlanır gibi oluyor. Nasıl yaptım , nasıl kalktım bilmiyorum o sabah kahvaltıyı. Ne bahçenin güzelliği , ne evin yemeği ne kuşların sesi...Hiç birinden bana dokunan yok. Ruhumu mahkum edip işkence etmişler sanki; yorgun, yaralı, acı ve derin bir hüzüne boğulmuş gibi.Her zamanki gevezeliği yerini derin bir sükuta bırakmış, ağırbaşlı roler biçer gibi bana. Evdeki atmosferden ve benden hayır yok gibi. Hafta sonu ama tatil gibi, tatil tadı yok. Herkeste bir garip haller.

Akşam üstleri hazırlık ve heyecan olurdu çocuk zamanlarımızda. Gençlik dönemlerinde de babası oğluyla beraber bizim oraya has tabirle"top oynamaya" koşardık. Hafta sonu , köy her günkünden kalabalık.İlçede çalışanlar, öğrenciler... Öğlen kırılıp , akşama dönünce sarı saçlı güneş, bizde hazırlık ve telaş... Kimi spor ayakkabı, kimi forma, kimi takımda yer bulma telaşına düşer.

Zaman çakılıp kalmış, eli kolu kırılmış sanki yürüyemez halde saatler. Hatırlamadığım bir kaç saat. Çıktım her zaman oyunun müdavimi arkadaşlara doğru gidiyorum. O ıra küçük bir yamaca oturtulmuş büyük amcamın evine takıldım. Metruk halde. Çatısı var ama öndeki damın ve merdivenin hali iç yaralayan halde. Yıkılmış öylece duruyor. Acılı bir geçmişi var zaten evin.Bir de ıssızlık ve harabolmuş bu manzara iyiden iyiye hüzün veriyordu. Bir süre bakıp dalmışım; Kimler vardı ,kimler...Damına sandalyesini atıp oturan Abbas Amca,yanına toplanan kirveler,komşular...Ağırlık ve beni boğan sıkıntım artarak döndüm. Yolda bir iki arkadaş daha katılınca akşam futbol maçına eleman tamam. Hala zamanın dolmasını bekliyoruz ama. Hazır vakit erken diye bari oyalanıp akşamı getirelim dedim. Dutların altı diye bizim köyün orta yeri sayılan,daha doğrusu arabaların manevra yeri. Tam oraya varıp az üstte yamaçta dedemin ve dayımların evlerine bakıyordum ki , birden yengem ve yanında başka bir bayan alışık olmadığım bir edayla duruyor evin önündeki seki benzeri yerde. Yaklaştıkça el kol hareketleri seçilir oldu. Ayaklarım geri geri gider gibi yürürüyorum arkadaşlarla ama sessizlik var. Ne her zaman yapılan şakalaşmalar , ne heyecan. Yengemin eliyle beni çağırdığını farkettim. Çıktım dik yokuşu ve aramızda iki metrelik mesafe, alışık olmadığım bir duruş ve çağırma şekli.

Orta yaşlı ve şişman kadındır yengem, o sıra kayınvalidem hem. Aradaki mesafeye bakmadan gözlerime dikti gözlerini. Hafiften ıslanmış bakışlarıyla ve titreyen sesiyle : "anne ölmüş"! dedi. Şive ve aksan pek düzgün değildir bizim köyün. Demek istediği : Tahsin annen ölmüş" aslında.Köyde sadece bir evin telefonu var o zaman. Oraya haber gelmiş Ankara'dan.

Tek kelime şekillenemmedi kuruyan ağzımda. Yüzümü çevirdim hızla ve geri döndüm. Ağlamaya gayret ederken , bir yandan da şaşkınlık geçiriyorum. Beni asıl vicdani bir azaba sürükleyen şey süpriz ölüm. Ben askerdeyken annemin hasta olduğunu söylemişler ama ciddiyetinden haberdar atmemişlerdi. Kısa dönem yapıp döndüm askerliği. Kütahya dönüşü Ankara' da hastahanede görmüştüm. Zayıflamıştı bayağı. Bana kırgın ve mesafeliydi. Benim de söyleyecek ve yapacak bir şeyim yoktu. İçime aktı bişeyler ama onu da yansıtamadan Elazığ'a döndüm. Ben hala iyileşip dönecek diye yakın zamanda bekliyorken bu haber bitirirken birşeyleri , en büyük acının başlangıcı oluyordu.

Gözlerimde canlanıyor o kısacık yolda birer birer birbirinden kötü hatırası olan sahneler. Keşkelerim başladı sahne almaya yüreğimde. Kulaklarıma acıyla çarpan keşkeler. Değmeyecek basit, ceviz kabuğuna yetmez sözler, kırılmalar. Vakit çok geç. Dönülmez akşamın ufku şairin dediği gibi.
Eve vardım. Aslan, şaşkın ifadeyle bana bakıyor, ben belli etmemeye çalışıyorum. Gözlerimi kaçırdım, hala birikiyor damlalar arkasında gözlerin. Tuttukça tutuyorum kendimi. Boğazıma dek yürüyen kırkayak gibi bir şeyler. Tırmalayıp çıkmaya çalışıyor. Daha fazla tutamadım ve boşaldım aniden. Yüzü koyun somyanın üstüne abanmış halimle ağlıyorum. Aslan seslenip yüzümü görmeyeuğraşıyor. Benden daha fazla ölüme hazırlıklı olduğundan bir kötü haberin geldiğini anlamış sanki. Emin olmak istiyor . Birden benden küçük yaşıyla bana seslenip "ağlama , kalk " demeye başladı. Kapıdan girince arka arkaya dayılarım tam bir matem havası. Ağlayan yok ama içi parçalanan var.

Bir süre önce elleriyle yaptığı iki yeni oda,altta banyo ve mutfak...Talihe bak, daha kapısı boyanmayan yerrde yıkayıp üst katındaki yeni odada kefenleyip kaldıracaklar. Aşağıdan yukarıya parçalanır oldu tüm uzuvlarım. Bir ara yüzünü açıp gösterdi biri şimdi tam hatırlamadığım. Endamlı ve yapılıydı annem. Bir ufacık beden olarak geldi bir yııl evvel yaptığı yere. Neyleyim sarayı, neyleyim köşkü diye sevgilinin yokluğuna sitem yollayan türkü gibi... Koca ev,yetmemiş yenisi eklenmiş. Yapıp yatamadan, hayat sürmeden gitmek...

Bin türlü depremler kopuyor o an içimde. Yapacak hiç bir şey yok. Dedem, kızının mezarını kazacağımız yeri buluyor; köyün duvar ustası. Her mezarda taşı var. Baba annemin yanına defnedip döndük. Hikaye-ihakikat hayatımda. Hayatımın durduğu ve geçmiş senelerini karaya boyadığı zaman. Ölüm, ölenle ölünmez demeye inat ölümler yaşatır işte. Ölen ölmüş haber yok ahvalinden ama ölümüyle öldürüyorsa ölen, işte sana ,ölümlerden öte ölüm; beğen....

21 Ekim 2009 6-7 dakika 1 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (3)
  • 14 yıl önce

    Yorum yapmasam sadece dursam bu hikayenin sağ köşesinde🙂

  • 14 yıl önce

    🙂 Yeterince boynu bükük insan durmuş zaten hikayenin içinde; sen de dur bari bir köşesinde... Teşekkürler yüreğindeki sıcacık sevgi ve yakın ilgiye...

  • 6 yıl önce

    Günün öyküsünü ve yazarımızı kutlarızud83eudd20