Söz Vurgunu -2-

?Derin Su heyy arkadaş duymadın galiba bir şartım var dedim cevap alamadım cevabını söyler misin, tekrarını yaptığında,
?Ali Fuat peki arkadaş neymiş o istediğin yapamayacağım şeyse söz veremem.
?Derin su yapabilirsin zor bir şey değil. Bu tabloyu eve gidip odana çıktığında kendi kendinle kaldığın zaman açacaksın demesiyle Ali Fuat'ın yüzünde ki gerilme geçmiş, tebessüme yüz çevirmişti. Derin su elini uzatıp,
?Veda zamanı beni ararsan! Ama ben, ama gölgem, ama ruhum buralarda bir yerlerde olacak, dediğinde.
Ali Fuat'ın aklında yine o çılgına çeviren düşünceler yerini almıştı. Ya gelmezse, ya göremezsem diye.
Ellerin birbirine kenetlenerek gözlerin birbirinin içinde kayboluşuydu bu an. Geçenlerin şaşkın bakışlarına aldırış etmeyen bu iki çift o kısacık an'ların içine neleri sığdırdıklarını kim bilebilirdi ki! O kaçınılmaz vedanın, ardından ayrılıp yine arkalarına bakmadan kalabalığın içine karışıp ait oldukları yere döndüklerinde hayatın zor anları başlamıştı. Ali Fuat'ın içinde hem sevinç hem korku mücadele veriyordu hangisine mağlup olacaktı hangisi galip gelecekti?

Kapıyı çaldığında annesi açtı kapıyı her zaman ki gibi. Ali Fuat'ın yüzündeki gerginliği annesi anlamıştı. Hoş geldin oğlum demesine rağmen ne merhaba demişti nede annesinin yanaklarından öpmüştü. Annesinin şaşkın bakışları altında Ali Fuat ayakkabılarını çıkartıp merdivenlerden hızla çıkarak odasına ulaşmıştı bile. Odasının kapısını kapattıktan sonra yatağının üzerine Derin Suyun verdiği kapalı olan fakat içinde ne olduğunu bilmediği paketi koymuş elleri bir türlü açmasına müsaade etmiyordu. Donup kalmıştı o hayaller kurduğu odanın dört suskun duvarın önünde. Saatler su gibi akıp gitmişti.
?Annesinin alt kattan hadi oğlum yemek hazır aşağıya in, diye seslenmesine
?Ali Fuat tamam anne geliyorum, demesiyle paketi hiç ellemeden aşağıya inmiş yemeğe başlamıştılar. Ama ne Ali Fuat konuşuyordu nede annesi. İkisinin de iştahı kaçmış; Ali Fuat'ta sarılı paketin içinde ne var düşüncesi, annesinin ise oğlunun üzüntüsüne ortak oluşu. Keyifsiz yenilen bir akşam yemeğinin ardından Ali Fuat tekrar odasına çıktığında kararlıydı artık bu merak bitmeliydi ve kapının açılmasıyla da öyle oldu. Dosdoğru yatağının önüne geldi ve paketi açtığında; küçük dili alınmıştı sanki. ?Aman tanrımmm', demesiyle sandalyeye oturması bir olmuştu. Alt kattan bu çığlığı duyan annesi koşarak yukarıya çıkıp Ali Fuat'ın odasının kapısını açması bir olmuştu. Annesi de şaşkındı çünkü Ali Fuat'ın elinde tuttuğu resim Ali Fuat'ın resmiydi.

?Oğlum bu ne güzel resim kim yaptı, demesiyle Ali Fuat kendine gelebilmişti. Annesinin yüzüne bakarak
?Anlatırım annem anlatırım az sabır et kendime geleyim, demesiyle anne oğul yatağın üstünde duran resme bakıyorlardı. Annesi kendini toparlayarak,
?Oğlum ben aşağıya iniyorum gündüzden yaptığım o çok sevdiğin patlıcanlı kıymalı Boşnak böreği var çaylarımızı içerken bahçede konuşalım, bakalım bu güzel resmi yapan kimmiş diyerek odandan ayrıldığında. Ali Fuat hala şok içindeydi,

?Annesinin tekrar hadi oğlum çaylar börekler hazır seni bekliyorum, demesiyle Ali Fuat kendine gelmiş yüzünü yıkamak için lavabonun yolunu tutmuştu. Yüzünü yıkayıp kuruladıktan sonra merdivenlerden aşağıya inip annesinin karşısına oturup bütün her şeyi teker teker anlatmıştı. Gecenin ilerleyen saatlerinde annesinin dudaklarının arasından yalnızca üç soru düşmüştü...
Seviyor musun? Evet... Âşık mısın? Evet... Söyledin mi? Hayır. Bu sorulardan sonra annesinin aklından zor bir sürecin geçeceğini bunu Ali Fuat'ın nasıl kaldıracağını düşünmeye başlamıştı ama oğluna destek olmak için elinden ne geliyorsa yapmalıydı. Lafı uzatmadan girdi konuya.

?Oğlum yarın gidersin olmadı öbürsü gün olmadı daha öbürsü gün, bulursun bu güzel kızı, demesiyle
Ali Fuat'ın içine su serpilmişti sanki. Anne oğul bahçeden kalkıp odalarının yolunu tuttuğunda yukarıdan tak tak ses geldiğini duyan annesi
?Oğlum yarın yaparsın komşuları rahatsız etmeyelim, demesine rağmen bir çiviyi duvara çakıp resmini baş uçuna asmıştı bile.

Ali Fuat her gün gidiyordu ama ne Derin Su vardı nede Derin Sudan bir haber. Umudu kırılmıştı artık haftada yedi gün aynı yere giden Ali Fuat beşe, üçe oradan da haftada bire indirmişti. Sonraları Ali Fuat hiç gitmemeye başlamıştı çünkü her gidişinden sonra içi acıyor ve üzülüyordu. Unutmak için elinden ne geliyorsa yapıyor ama bir türlü olmuyordu. Zaman su gibi akıp giderken bayram gelmiş temizlik faslı başlamıştı duvarlar badana yapılacak, masa örtüleri yıkanıp kolalanıp ütülenecek dip temel temizlik yapılacaktı. O hafta sonu annesi Ali Fuat'a

?Oğlum bak bayram geliyor ben gündüzleri yıkanacak eşyaları yıkayıp ütülerken sende Cumartesi, Pazar badanayı yapar ben gündüzleri yerleştiririm, dediğinde,
?Ali Fuat olur annem benim tonton annem sen merakta kalma dediğinde annesi mutlu olmuştu ilk defa Ali Fuat neşeli idi. Ali Fuat yukarıda ki odalardan başlamıştı badanaya aşağıya inmeye başladığında annesi de bir taraftan yerleştiriyor bir taraftan da dinleniyordu. Ali Fuat badanayı bitirmişti bitirmesine de çok yorulmuştu. Çünkü ertesi gün işe gitmesi gerektiği için erken yatmalıydı. Ertesi gün işe gitmeden annesi çayını demlemiş

?Yukarıdan başlayayım yerleştirmeye, diyerek Ali Fuat'ın odasına geçti. Duvarda duran resim masanın üstündeydi eline toz bezine alıp çerçeveyi sildikten sonra asacaktı ki arkasını çevirdiğinde resmin arka kısmında tam ortasında yazıların olduğunu fark etti yakın gözlüğünü alıp okumaya başladığında; İçinde fırtınalar kopmuştu. Yaşam herkese yüzünü iki kere mi gösterirdi diye düşündü. Kendi yazgısını söyleyemediklerini hala unutamadığı sevdalısı aklına gelmişti...

/Anne ile oğlun kaderi aynıydı sanki. Arkada yazılanlar ise Derin Suyun yazdığı bir not içindeydi. Yaşamda olması gerekenler ama gözden kaçan detaylar yazılıydı. Söylenilmeyen, unutulan kelimeler zaman geçtiğinde hiçbir anlamın olmadığını anlatıyordu. /

Ali Fuat'ın gelişini beklemeye başlamıştı annesi. Ali Fuat ise akşamın ilk saatinde kapıyı çalmıştı bile. Her zamanki gibi annesi kapıyı açtığında bu sefer Ali Fuat annesinin çok üzgün olduğunu görünce yanaklarını birer öpücük kondurduktan sonra
?Söyle bakalım anaların anası bu gün çok mu yorulmuş ki yüzünü asmış oğlu şuna, dediğinde. Annesi derin bir nefes çekerek. ?Ahhh benim deli oğlum üzüntüm yorgunluğumdan değil okuduğum bir yazıdan kaynaklanıyor. Ali Fuat meraklanmıştı nedir bu kadar seni üzecek şey. Annesi elinden tutup hiç konuşmadan odasına çıkartıp resmin arkasını çevirdiğinde Ali Fuat bir şok daha yaşamıştı.
Notta şunlar yazılıydı:

?'Kıymetlim biz yalnızca tesadüflerle başlayan arkadaş, sonra dost, sonra sırdaş olduk. Aynı heyecanla buluştuk defalarca, aynı coşkuyla konuştuk saatlerce, ama benim baktığım pencereden gördüklerimi sen göremedin. O kadar yakın olmamıza rağmen nefesin nefesime karışmadı, tenimde teninin sıcaklığını duyamadım, aynı denize baktığımızda ben balıkçı kayıklarını, gemileri, balıkları, martıları, dalgaları gördüm! Sense hep beni seyretmeyi benimle konuşmayı yeğledin oysaki bir bedende tek vücut olunduğunda bütünleşiyor âşıklar. Bir gün olsun kim olduğumu nerede oturduğumu ne iş yaptığımı merak bile etmedin? Ama ben sana ait her şeyi senin haberin olmadan üç sokak yukarıda bahçelikli iki katlı babadan kalma bir evde annenle birlikte oturduğunu, babanın bir trafik kazasında kaybettiğini ve evine çok sadık olduğunu, sigaradan nefret ettiğini, nede alkolün olduğunu. Varın yoğun ak pak saçlarıyla eli öpülesi bir anneye sahipsin. Bunların hepsini bir günde öğrenmiştim hep senden bekledim bir adım gelmeni sormanı hayatıma ait geçmişime aitleri bilmeni istedim. Onu bile sormaya cesaretin olmadı... Gözlerinde hep bir korku, bir telaş vardı. Offf deli çocuk offf aşkta korkulara yer yoktur, deli bir sevdalıyı yüreğinde taşıyacaksan benim diyebileceksen her şeye katlanacaktın. Elinde tuttuğun resmi ben seni sen olmadan da çizebiliyor ve yaşayabildim. Sen bu yazıyı hemen okuduysan ben yine oradayım. Yokkk resmine bakmaya devam ettiğinde Vakit o zaman çok geç olmuş olacak... Ben o zaman olmam gereken yerde olmayacağım. Ya sen? Deli çocuk ya sen?

Unutma deli çocuk
nereye gidersen git
yüreğinde ki yara ile gölgen
hep seninle gelecektir
bensiz gittiğin her yere...

Derin Su Çağlar



- Son -

19 Temmuz 2014 8-9 dakika 29 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (1)