Tebdil-i kıyafet

Yükselme Dönemi padişahlarından biri, halkının düzeni ve refahını merak edip tebdil-i kıyafet gezmeye karar vermiş. Vezirine de kararını açıklayıp iki arkadaş saraydan ayrılmış. Her şey gayet tertip ve düzen içinde görünmüş, akşam üstü asayiş berkemal deyip saraya dönecekleri vakit, bir cami yolunda yaşlı bir hamal ile karşılaşmışlar.

Padişah şaşırmış ama yaşlı adama yaklaşınca onda bir bilgelik sezmiş. Veziriyle birlikte selam verince, ihtiyar başını kaldırıp bu iki adama dikkatlice bakmış:
-Aleykümselam ey serdar-i cihan ve serdar-ı ekremi...



Padişah sormuş:
-Altılarda ne yaptın?



İhtiyar cevap vermiş:
-Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor...



Padişah gene sormuş:
-Geceleri kalkmadın mı?



İhtiyar cevaplamış:
-Kalktık... Lakin, ellere yaradı...



Padişah gülmüş:
-Bir kaz göndersem yolar mısın?



İhtiyar cevaplamış:
-Hem de cıyaklatmadan yollarım...
...........

Padişah eyvallah deyip vezirine işaret etmiş ve ihtiyardan uzaklaşmışlar. Bütün olup bitenler karşısında vezir şaşakalmıştı. Dayanamayıp sordu:

-Hünkarım, sizi can kulağıyla dinledim ama konuştuklarınıza bir anlam veremedim.



Padişah sinirlenmiş:
-Yarın akşama kadar konuştuğumuzu anlamazsan seni vazifenden alırım.



Korkuya kapılan sadrazam, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla ihtiyara dönmüş, fakat kendinden emin bir ifade ile:
-Az evvel hünkarımla ne konuştunuz, tez söyle bakalım ey ihtiyar...



Adam, sadrazamı görür görmez neşelenmiş:
-Kusura bakmayın efendim, bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın anlatayım.



Sadrazam, hiç itirazsız yüz altın vermiş.
-Sen padişahı, serdar-ı cihan, diye selamladın. Nereden anladın padişah
olduğunu?



İhtiyar cevaplamış:
-Ben zenginliği yaşamış bir fakirim saray ehlini bilirim.



Vezir kafasını kaşımış.
-Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne demek?...



Adam, bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha istemiş.
-Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki kış günü çalışıyorsun, diye sordu. Ben de, bu yıl öyle nadaslı bir yıl ki yalnızca altı ay yaz değil, altı ay da kış çalışmazsak, yemek bulamayız, dedim.



Vezir bir soru daha sormuş...
-Geceleri kalkmadın mı ne demek?



İhtiyar bir yüz altın daha istemiş.
-Çocukların yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kız. Evlendiler, başkasına
yaradılar, dedim...



Vezir gene kafasını sallamış.
-Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek...



İhtiyar gülmüş ve:
-Bana bu kadar altın yeter... demiş.


Dileyen okusun www.beyazkivilcim.com

17 Mart 2009 2-3 dakika 1 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 11 yıl önce

    Çok hoş Kaleminize sağlık...

  • 7 yıl önce

    Finali özellikle öykünün çok iyiydi Ahmet bey içtenlikle kutlarım🙂