Yaşlılık
Gözüne bir gıdım uyku girmemişti geceden beri.
Gelinin söyledikleri yumruk gibi oturmuştu bağrına.
Babacım! Ağzını şapırdatmadan yesen şu yemeği
Ne ediverim gızım? Sen de bilirsin, dişlerim yok benim
Tamam anladık, hemen de üste çık.
Off! Hem bu koku ne? Ahırdan mı geldin?
Sofradaki ekmek, çorba değil de gelinin sözleri doyurmuştu...
Üstelik bu olup bitenlere şahit olup da sandalye de put gibi duran oğlu...
Ben doydum gari, size afiyet olsun.
Sana da dedeciğim.
Olanları küçük utançlarla izleyen minicik torunun ağzından çıkmıştı tek cevap.
Akşamki lafları düşünürken ezan sesi duyuldu.
Usulca yatağından doğrulup elbiselerini giydi.
Baletler misali parmak uçlarında yürüyüp çıktı evden.
Camiin kapısına kadar aynı sözler vurdu yorgun zihnini.
İçeri girince de dünyayı bırakıp kapı eşiğinde, abbine koştu.
Sünnet, farz, tesbihat derken tekrar ayrılık vakti ilahi huzurdan.
Alabildiğince dar, bir o kadar bozuk yoldan ay eşliğinde yürüyordu.
Bir an eli kendisine ayak uyduran eski ceketinin cebine baktı.
O da ne anahtarı evde unutmuştu.
Şimdi kapıya dayansa zili çalsa; İhtimal gelinin ekşi suratı.
Mecburen Muhacir Hasan'ın işlettiği kahveye yola koyuldu.
Başını sokabileceği başka da yer yoktu bu ayazda.
Sobaya en yakın yere oturup katran karası bir çay istedi
Bütün ağırlığını en az kendi kadar yorgun iskemleye bırakarak yine akşama gitti:
Off bu ne ya ahırdan mı geldin ?
Ağzını şapırdatmadan yemek yesen baba.
Yavru vatanda askerdeyken, Urum'un boğazından girip ensesinden çıkan kurşun bile o kadar acıtmamıştı.
Ah ulan gelin ah... Şöyle bi beyninin bekmezini ağıtmak vardı emmeeeee...
Ben ki goskoca devletin albayını Palulu Zaza Cemo'yu sibepsiz dövdügü için yire seren Pehlivan Servet...
Sonra şöyle bir göz gezdirdi kahveye.
Bir yandan gözleri ergenliğe yeni girdiği belli olan boyacı çocuğa ilişti.
Kim bilir,bu saatte yatakta olması gerekirken buraya getiren sebep neydi?
Az ötesinde gece vardiyasından dönen polis memurları
Yüzlerindeki soğuk ve korkmuş ifade hemen göze çarpıyor
Bir polisin şu sözleri kulaklarında çınladı
-Ustam o neydi ya? Herif bizi öldürmek için yemin etmişti sanki.
Adama bak ya, hem hırsızlık yap sonra da zeytinyağı gibi üste çık.
Çok şükür allaha, bugün de bizi çocuklarmıza bağışladı...
Sonra da gözü Muhacir Hasan'a ilişti.
Daha geçen hafta sevdiği biricik kızı istediği adama varmadı diye canına kıymıştı
Dayanamadı Pehlivan Servet. Doğruldu yerinden belinin acısıyla.
Galk Servet galk... Yöce mevlam derdi bir tek saa mı vermiş?...
Nurullah bey kaleminize sağlık,yaşlılık can sağ kalırsa inşallah herkes için yaşanılacak bir çağ,cocukluktan sayılır.İnsan yavaş yavaş dünyadan aldığı bilgi ,beceri,güç vs. dünyada gerisin geriye bırakır, istemeden kimilerinde melekeler hızla kaybolur.Çocuklara ilgi sevgi nasıl çok önemli ise onlar içinde çok önemli hayat yürüyen bir merdiven o uca herkes gelecek ve herkes ektiğini biçecek. Selam ve sevgilerle öyküleriniz bol olsun.