Yorgun Siyah

Bildiğin gibi hoyratım yine. Dışarıda olması gereken boğuk bir hava tütüyor. Ben senden ötürü hiçbir mevsimi sevemez oldum. Tekdüze düşüncelerimin renklenmesini umarak bekliyorum. Bu benim her zamanki halim diyorum. Oysa ki bildirmediğim daha bir yığın sersemliğim var.

Sustum. Yıllar geçti. Romanımdaki baş kahramana benzer biriyle tanışmayı umdum her defasında. Yani, seni çok aradım. Bulduğumda ise sana yaklaşamamanın burukluğu sardı beni. Bu da olmayacaktı. Böyle hiçbir yere varamayacaktım. Koyu bir mavinin içersine yorgun siyahlar kattım. Sonraları ise parlak yeşili aramak için sarılar bulandırdım. Dört elden sarıldım bu işe. Yine olmayacağını bile bile uğraş verdim bir yığın.

Kötü bir sonuç doğurdu yaptıklarım. Yine seni elde edememenin kırık tonunda pusmak istedim bir kenara. Fakat buldular beni yine. Heyhat! O küçük çocuğun benden mendil almamı istediğindeki halini unutmamalıydım. Geçti. Onun kalbini tuzla buz eden binlerce insanın arasına karıştım. Hem buruldu içim, hem de bana kimsenin bulaşmamasını dileyen bir bencildim.

Bildiğin gibi hep seni yazdım. Notalardan doğan bir karakter oluştu bir anda karşımda. Onu sevdim, çok sevdim. Durmadan haline yenilerini ekledim. Sevdiği kadını hiçbir zaman unutamayacak bir erkek hamuruyla yoğurdum seni. Hep yeni acılar, yeni vedalar bağışladım kaderine. Böyle böyle bir bedene bürüdüm seni, ruhunun her bir zerreciğine umutsuzluklar iliştirdim. Susturdum dilini. Konuşmana izin vermedim hiç. Sonra güzel ezgiler yaratmanı istedim senden. Sevdiğin kadına hitap edebileceğin hüzünlü notalar yaptın hızla. Harmanladık bunları mektuplarınla. Okuduk sonra onları. Yolladık sevdiğin kadına. Öyle ki seni hep acılarla düşledim ben. Senin mutlu olmanı hiç istemiyormuşum gibi cani hissediyordum kendimi. Fakat öyle değil kahramanım. Umduğum tek şey seni acılardan arındırıp huzurlu bir müzisyen yapmaktı. Beceremedim oysa ki. Kendimdeki kahırları sana buladım. Adeta kendimden yeni bir umutsuz inşa ettim. En sonunda kırılgan, mutsuz, gözü yaşlı bir adam duruyordu karşımda. Yepyeni ama epeski. Konuşkan ama suskun. Üretici ama pasif. Karmaşık ama derli toplu. Öyle derin bir algıydı ki bu, zamanla sana acımaya başladığımda, hikayenin sonunun çoktan geldiğini fark ettim. Acı bir sondu yazdığım. Bildiğim, benim yüzümden senin çok acı çektiğindi. Bunu bile bile yapmıştım. Zehir gibi işlemiştim kanına kötü yazgımı. Pişman olmak gereksizdi şimdi.

Evet kahramanım, ben hep bildiğin gibiyim. Hala senin var ettiğin acılarla yaşıyorum. Gözüm ağlamaklı. Kalbimde önleyemediğim bir yangın gizli. Hava nemli, sözüm ketum. Buz gibiyim aynı vakitte. Öyle ya da böyle sensiz hayat devam ediyor.

Acılar içersindeki adam, işte bütün bunlar bildiğin gibi. Üzerimde dayanamayacağım kadar ağır bir hafiflik var...

OCAK/2014

05 Ocak 2014 2-3 dakika 34 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 10 yıl önce

    Hüzünbaz bir öykü aşk ve acı, aşk ve hüzün, aşk ve gözyaşı çoğu zaman birlikte anılıyor hayatta... Kutlarım Filiz seni...😅

  • 10 yıl önce

    hüzünlü notalar gibiydi...

    yüreğine sağlık sevgili adaşım...😙